Haber: Atahan Gezer

Okay, mahalledeki sorunları şu sözlerle dile getirdi;

ÇALINAN KABLOYU ÜÇ AYDA YERİNE KOYDULAR

Mahallemdeki insanların da yaşamaya hakkı var

“Biliyorsunuz; muhtarlar kurumlarla mahallenin arasında bir köprü… Bizim sadece mahalle için değil kurumlar için de empati yapmamız gerekiyor. Tamam, bazı kurumlar bazı zorluklar yaşıyorlar ama şöyle bir şey var; çarşıdaki insanların ne kadar yaşama hakkı varsa benim mahallemdeki insanların da o kadar yaşama hakkı var. Mesela Türk Telekom’la sorun yaşıyoruz… Bir örnek vereyim; mahallemde birkaç ay önce Türk Telekom’a ait 50-60 metrelik bir kablo çalındı. Yenisini koydurana kadar üç ay geçti.

Aylık 1000 lira fatura ödeyenler oldu

“Burada şöyle bir durum var; insanlar bu hattı sadece telefon için kullanmıyorlar. Biliyorsunuz ki pandemi döneminde bütün çocuklar eğitimlerini internet üzerinden yaptılar. Şimdi insanlar burada asgari ücretle çalışıyorlar. Adam şimdi hem kullanmadığı internetin parasını ödüyor hem de ‘çocuğum eğitimden geri kalmasın’ diye cep telefonu interneti aracılığıyla çocuklarına ders yaptırmaya çalışıyor. Ben örneklerini biliyorum; aylık 1000 liranın üzerinde internet parası veren arkadaşlarımız oldu…

Bu kadar zor olmaması lazım

Şöyle düşünün; 3000 lira maaş alan birisi aylık 1000 lirasını sadece internete verirse bu insanların ev kirası ne olacak? Bu kışın yaşandı; doğalgazı… Doğalgaz yoksa odunu, kömürü… Bu insanlar ne yapacaklar? Türk Telekom’da muhatap bulmak çok zor… Kopan kabloyu yaptırabilmek için artık devreye tanıdık vs. sokuyoruz. Muhtarlar Derneği Başkanımız Hasan Güler… Sağ olsun; onu devreye sokuyoruz… En son artık bakıyoruz olmuyor; Kaymakamlığa bildiriyoruz, Valiliğe bildiriyoruz… Ya bu kadar zor olmaması lazım…

FOSSEPTİK FIŞKIRIYOR

Vatandaşı isyan ettiriyor

“Büyükşehir’le de biraz problemlerimiz var. Bulunduğumuz Sırma Sokak… Çok uzun bir süre önce yıkıldı. Tamam, ileride buradan bir tramvay geçecek, asfalt çalışması yapılacak, altyapı çalışmaları yapılması lazım. Ama bu çok gecikiyor… Gecikince ne oluyor? Üç gün sonra yine yağmurlar başlayacak. Sokağın yarısı kaldırım taşı; diğer yarısı da yıkılmış vaziyette duruyor. Bu da tabi vatandaşı isyan ettiriyor biraz…

Mahallenin kuzeydoğusunda toplanan bir su var

“Asıl bizim kronik problemimiz şu; mahallemiz adı üzerinde Esentepe Mahallesi… Mahallemiz biraz tepe şeklinde. Mahallenin kuzeydoğu kısmına yıllardan beri toplanan bir su var. Yağmur yağdığında kuzeydoğu kısmının bütün suyu ‘Çayırlık’ dediğimiz bölgeye toplanırdı. Biz hatta çocukken o suda oynardık, yüzerdik. Ama şimdi iş öyle değil… Mahallemizin doğu kısmına TEI fabrika yaptı. Gayet de doğal, olacak… Güzel de bir şey. Alt kısmına da Sivil Havacılık geldi. Her ikisi de doğal olarak istinat duvarı ördüler.”

Bana patlıyorlar

“Şimdi benim mahallemin kuzeydoğusundaki su buraya toplanıyor. Toplandığında mahallenin tam kuzeydoğusunda 40-50 santimlik bir su birikintisi oluyor ve bu su gidecek yer bulamıyor… Aynı zamanda yağmur sularıyla anladığım kadarıyla kanalizasyon suyu birbirine karışıyor. Bu mahallenin kuzeydoğusunda kalan 10-15 evde insanların tuvaletlerinden fosseptik fışkırıyor… Bu insanlar da o esnada erişebilecekleri kimseyi bulamadıkları için bana geliyorlar; daha doğrusu bana patlıyorlar. Bu soruna bir çözüm bulunması lazım…”

İnsanlar zor durumda

“Daha önce biz bunun için ESKİ’ye dilekçe verdik. Burası için bir proje yapıldı. Buraya üç tane büyük su pompası koyulması gerekli, projede var bildiğim kadarıyla. Bu pompalar aracılığıyla Zincirlikuyu Mahallesi’ne suyun basılması gerektiğini söylüyorlar. Tabi bu biraz da bütçe istiyor… Tamam, belediye belki şu an buna bütçe ayıramıyor ama buradaki insanlar da çok zor durumdalar… Buna bir çözüm bulunması lazım.

70 YAŞINDA BİR İNSAN BİR KİLOMETREYİ NASIL YÜRÜYECEK?

Kurumların başını ağrıtacağız

“Bizim iki tane 51 numaramız var; ring hattı… İkisi de mahallenin altından geçiyor. Bunun için UKOME’ye de gittim ben. Daha önce yüz yüze görüşmelerimiz de oldu UKOME’nin müdürüyle… Mahallenin altından iki tane 51 numara geçiyor; birisi Tıp Fakültesine birisi de Şehir Hastanesine doğru gidiyor. İkisi de alttan geçtiği için mahallenin kenarında kalan yaşlı insanlar zaten yürüyemiyorlar… Şimdi 70 yaşında, 75 yaşında bir insanın 800 metre, 1 kilometreyi ne kadar zamanda yürüyeceğini düşünün… Ben istiyorum ki; ring hatları yukardan dönsünler… Ne olur? İki durak fark eder. Ring hatları aşağıdan gelip Sütlüce’ye girmeyecek de; normal 8 numaranın döndüğü hattan dönüp buradan geçecek. Bunu istiyoruz. Tabi vatandaş bizim başımızı ağrıttığı sürece biz de üst kurumların başını ağrıtacağız. Bizim görevimiz bu zaten…

MAHALLEDE NE YAŞANDIĞINI EN İYİ MUHTARLAR BİLİR

Annesine babasına anlatamadıklarını bize anlatıyorlar

(Uluönder Mahallesi Muhtarı Hasan Güler’in ‘UKOME toplantılarına muhtarlar da katılmalı’ sözlerinin anımsatılması üzerine) “Mutlaka… Şimdi şöyle söyleyeyim; kurumların bazı şeylerden haberi oluyor ama vatandaşın birebir neler yaşadığını biz biliyoruz. İnsanlar annesine babasına anlatamadığı, kardeşine anlatamadığı şeyleri gelip bize söylüyor… Yani ilk sorunun bildirildiği birim biziz… Mahallede neler yaşandığını en iyi muhtar bilir. Sonuç itibariyle bu toplantılara tabi ki bizim de girmemiz lazım. Buna benzer muhtarların bulunması gereken birçok toplantı var…

Kâğıt üzerinde boşananlar var

“Mesela mütevellit toplantıları yapılıyor; ‘Kimlere yardım yapılacak?’ gibi… Şu anda bunu Tepebaşı Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma yapıyor. Sosyal yardımlaşma kâğıt üzerindeki bütün şeyleri görüyor ama aslını biz görüyoruz… Örnek vermek gerekirse; kâğıt üzerinde boşanan karı kocalar var… Kâğıt üzerinde boşanıyor, iki tane evleri var; birinde eşi, diğerinde kendisi var. Aslında yardıma muhtaç değil ama devletten yardım alıyor… Tam tersine; yardıma muhtaç olup da devlete ulaşamayan insanlar var. Bunlar için belki bizden fikir alınabilir. Tamam, devlet yardımı bizim elimizle vermesin. Bizim Mütevellit Heyetinde iki tane muhtarımız var ama 92 tane muhtardan iki tane muhtar giriyor… Kendi mahallesini biliyor; benim mahallemi bilmiyor ki…

BİZDE İKİ ONLARDA 15 ÇOCUK VAR

Göçmenlerle sorun yaşayacağız gibi gözüküyor

“Göçmenlerle yardıma muhtaç insanları birbirinden ayırmak lazım… Devletimizin politikasını biz bilmiyoruz; ama şimdi göçmenlere –işsiz olsunlar ya da olmasınlar- belli bir yardım veriliyor. Ama benim işsiz kalan insanım, işsizlik maaşını aldıktan bir süre sonra tamamen sıfırlıyor. Göçmenlerle şöyle bir sıkıntımız var; 1000 civarı göçmenim var benim mahallemde. Nüfus ise 10 bin civarında. Yani 10 kişiden birisi göçmen… Tabi kültür farkı var. Bu daha önce çok kötüydü… Yani giyim tarzları, hareketleri vs... Yavaş yavaş bize uymaya başladılar ama bizde bir ailede iki çocuk varsa; onlarda bir ailede 10 çocuk çıkıyor… Hatta çift eşliyse 15 çocuk çıkıyor. Kendi aralarında gruplaşmalar vs. de oluyor. Tabi biz aileler arasında bir sıkıntı çıkmasın diye devamlı önlem alıyoruz ama ileride belki daha büyük sıkıntılar yaşayacağız göçmenlerle... Öyle gözüküyor…