Çakırözer, geçmişte gazetecilere yönelik saldırıları gündeme getirerek, “Yavuz Selim Demirağ, Ahmet Takan, Orhan Uğuroğlu, Levent Gültekin ve daha onlarca gazeteciye yönelik saldırılarda saldırıyı gerçekleştirenler hiçbir şekilde caydırıcı cezaya çarptırılmadı. Bunun neticesinde de yangın bölgesinden yayıncılık yapmaya çalışan Halk TV’ye yönelik saldırı gerçekleşti. Bu saldırıda da aynı zamanda cana kastedildi. Saldırganlara caydırıcı cezaların verilmesi ve bu saldırıyı bütün meslek örgütlerinin, gazetecilerin, siyasetçilerin kınaması, karşı çıkması ve tepki göstermesi gerekir. Ancak bu şekilde biz halkın haber alma hakkını ve basın özgürlüğünü koruyabiliriz” dedi. Çakırözer, yangın bölgelerinde gazetecilere yönelik akreditasyon uygulamasını da tepki göstererek, “Bu ayrımcılıktır, antidemokratik bir uygulamadır. Asla kabul edilemez” dedi.

Halk TV'de yayınlanan Gökmen Karadağ ile Açıkça programının yangın bölgelerinden Muğla’da yapılan dün akşamki yayını bir grubun saldırısına uğradı. CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer Halk TV ekibini, gazetecileri ve milletvekillerini hedef alan saldırıya TBMM’de düzenlediği basın toplantısı ile kınadı. Çakırözer, “Gazetecilerin görevleri sırasında engellenmesi, şiddete uğraması kabul edilemez. Yangınları haberleştirirken hedefe konan, saldırıya uğrayan, engellenen basın emekçilerimize geçmiş olsun. Bu saldırılar halkın haber alma hakkına ve basın özgürlüğüne yapılmıştır” dedi.

CEZASIZLIK SALDIRILARI ARTTIRIYOR

Gazetecilere yönelik artan saldırılara dikkati çeken Çakırözer, saldırganlara yönelik cezasızlık politikasının saldırıları arttırdığını belirtti. Çakırözer, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Her ay düzenli olarak kamuoyu ile paylaştığımız basın özgürlüğü raporlarında gazetecilere yönelik artan saldırılar maalesef dikkati çekmekte. Bu yılın ilk 7 ayında 60’tan fazla gazeteci haber takibi sırasında şiddete maruz kaldı, gazetecilerin haber yapmaları engellendi. Bir bölümü dışarıdan kişiler tarafından saldırıya uğradı, bir bölümü ise emniyetin Nisan ayında yayınlanan genelgesi gerekçe gösterilerek gazeteciler haber yapmaları engellendi. Öte yandan Yavuz Selim Demirağ, Ahmet Takan, Orhan Uğuroğlu, Levent Gültekin ve daha onlarca gazeteciye yönelik saldırılarda saldırıyı yapanlar hiçbir şekilde caydırıcı cezaya çarptırılmadı. Bunun neticesinde de yangın bölgesinden yayıncılık yapmaya çalışan Halk TV, NTV ve TRT ekiplerine yönelik saldırılar gerçekleşti. Halk TV’de gazeteciler Gökmen Karadağ, Salim Şen, Murat Ağırel ve İsmail Saymaz, Milletvekilimiz hedef alındı. Daha önce de NTV Ege Bölge Temsilcisi Merih Ak ve NTV Kameramanı Burak Uygun ile TRT Muhabiri Duygu Tuncer ve TRT Kameramanı Serhat Alabuğa yayın hazırlığı yaptıkları sırada bir grubun saldırısına uğramıştı. Bu saldırılarda sadece halkın haber alma hakkı engellenmedi, aynı zamanda cana kastedildi. Bu saldırıyı hepimizin bütün basın kuruluşlarının, meslek örgütlerinin, gazetecilerin, siyasetçilerin kınaması, karşı çıkması ve tepki göstermesi gerekir. Ancak bu şekilde biz Türkiye’de halkın gerçeklerden haberdar olmasını sağlayabiliriz.”

ÖZGÜR HABERCİLİK VE ŞEFFAFLIK KORUNMALI

Çakırözer, RTÜK’ün medya kuruluşlarına yangınlarla ilgili haberleri sınırlamaları, aksi halde ‘en ağır cezaların verileceği’ yönündeki mektubunu da eleştirerek, “Bu açıkça bir sansürdür, tehdittir. Ülkenin dört bir yanında yurttaşlar, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, gönüllüler bu yangınların söndürülmesi için seferber olmuşken böyle bir ortamda olması gereken şeffaflıktır ve özgür haberciliktir. Gazetecilere yönelik şiddet, baskı artarken RTÜK’ün yayın kuruluşlarına yönelik bu sansürü de basın özgürlüğüne bir darbedir” dedi.

“Sadece RTÜK değil, afet bölgesinde açıklama yapacak olan Bakanların programını takip etmek isteyen FOX, Halk Tv ve Reutters muhabirlerine akreditasyon uygulanması ve bölgeye alınmaması da basın özgürlüğüne vurulan başka bir darbedir” diyen Çakırözer şu açıklamalarda bulundu:

“Afet bölgesinde bile gazetecilere akreditasyon uygulaması yapılarak ayrımcılık yapılmıştır. Afet bölgesinde her türlü zorluğa rağmen canla başla haber yapmaya çalışan meslektaşlarımıza yönelik bütün engellemeleri, kısıtlamaları kınıyoruz. Bu engellemelerin antidemokratik olduğunu hatırlatıyoruz. Böyle bir ayrımcılık asla ama asla kabul edilemez.”

Çakırözer, “Ancak ve ancak şeffaf, doğru, objektif habercilikle Türkiye’de halk gerçeklerden haberdar olabilir. Yoksa kanalları karartarak, gazeteleri sansürleyerek gerçekleri saklayamazsın. Halk haberdar olduğunda, gerçekleri öğrendiğinde Türkiye’de yanlışları doğru yapabiliriz” diye konuştu.