Kesikbaş, Eskişehir.Net’in canlı yayınında Soner Yüksel’in sorularını yanıtladı. Kesikbaş’ın verdiği cevaplar, değindiği konular ve tavsiyeleri şöyle…

Eskişehir orta gelir tuzağında olan…
Seçim zamanında da hep bunu söyledim. Biz hep kentle birlikte olacağız. Sanayi Odası’nın 752 üyesi var. Toplam dokuz milyar dolara yakın cirosu var. 2,5 milyar dolara yakın ihracatı var. 65 bin çalışanı var. 65 bin çalışanı üçle, dörtle çarptığınızda nereden baksanız Eskişehir’in bütününde en az 200 bin kişiye değiyoruz biz. Yan sanayileri koyun, küçük sanayi sitelerinde üretim yapan firmaları koyun onlar Sanayi Odası üyesi değil EMKO’da, Baksan’da, Teksan’da, Tornacılar’da birçok yerde küçük küçük firmalarımızda var. Onlar da sanayinin bir parçası… Servis çekenleri var. Lojistik sağlayanları var. Yemek sağlayanları var. Baktığınız zaman Eskişehir sanayisi çok önemli bir güce sahip. Ciddi bir satın alma yapıyor ve ciddi bir işgücü sağlayıcısı… Bu anlamda siz isteseniz de istemeseniz de aslında kente değiyorsunuz. Düşünsenize 250-300 bin insan Eskişehir sanayisinden o veya bu şekilde sistemin içine entegre oluyor. Sistemin bir parçası oluyor. Doğal olarak sizin de kente karşı sorumluluklarınız var. Bunlar sosyal sorumluluk projeleri olabilir, kentte biraz daha sanayici açısından söylemiyorum sanayinin gelişmesi açısından farkındalık yaratmak gerekiyor. Çünkü ben hep şunu söylüyorum. Toplumları zenginleştirmek lazım. Bugün Eskişehir orta gelir tuzağında olan kentlerimizden bir tanesi. Kenti zenginleştirmenizin birçok yöntemi var. Eskişehir’de kenti zenginleştirmek için mutlaka sanayileşmek gerekiyor daha fazla sanayiyi ihtiyaç var. Ama bu vahşi kapitalizmin gerektirdiği, hunharca yapılaşmanın olduğu, bacalarından her tarafın kirletildiği bir sanayiden bahsetmiyorum. Öyle sanayiler artık yok. Bugün Eskişehir özelinde baktığınızda ne diyoruz? Raylı Sistemler, havacılık, makine, metal vs... Bunların bacalarından dumanlar tütmüyor. Bunlar son derece çevreye duyarlı, ekolojik ve çevreyi kirletmeyen tesisler. Bizlerin Eskişehir’e potansiyeli yüksek yatırımları getirmemiz gerekiyor. Bu yatırımlar geldikçe kent zenginleşecek. Kentin burjuvazisinin artması gerekiyor. Kenti değer katanların insanların daha olması gerekiyor. Kentin içindeki o entelektüel yapının daha da gelişmesi gerekiyor. Okuluyla, üniversitesiyle, kütüphanesiyle, sanatıyla her şeyiyle kentin içinde olmanız gerekiyor. Sanayi odası olarak Türk sanat Musikisi Korusu kurduk. Şimdi ne işi var Sanayi Odası’nın… Konu bu değil… Konu Eskişehir Sanayi Odası’nın marka değerini yüceltmek, kente değmekle ilgili… Marka değeri yüksek, güvenilir bir kuruluş olduğunuz zaman bir gecede 869 katalitik sobayı deprem bölgesine gönderebiliyorsunuz. Neden? Çünkü insanlar size güveniyorlar. Eskişehir Sanayi Odası’nın marka algısının çok yükseldiğine inanıyorum son birkaç yıldır. Burada hep toplumla barışık olmamız, toplumun içinde olmamız gerekiyor. Hepimiz neticede bu ülkenin, bu şehrin çocuklarıyız. Kılığımız, kıyafetimiz, yediğimiz, içtiğimiz, gezdiğimiz… Hepimiz aynı çorbacıda çorba içiyoruz. Aynı kahveciye gidip oturuyoruz veya aynı restorana gidiyoruz. Bu az para kazanıyor, bu çok para kazanıyor, bu sanayici böyle bi şey yok bu kentte.

Sosyal yardımlaşmayı daha da fazla artırmak
Kente değmeniz gerekiyor. İki şey çok önemli... Bu ülkenin bütünü içinde çok değerli. Hükümet politikası veya oda politikası… Hepimiz için çok kıymetli… Birincisi kültürel örgütlenme bir diğeri de eğitim… Biz bu ikisini sağlayamadığımız sürece istediğiniz kadar milyon dolarlık fabrikalarınız olsun… Nerede, kiminle yaşayacaksınız? Sizin çocuğunuz kiminle yaşayacak? Kuşaklararası çatışmalar, gelir dengesine göre çatışmalar… Kazandığınızın önemli bir kısmını da kente vermeniz gerekiyor. Neden? O sosyal eşitliği sağlamanız, belki parasal eşitliği sağlamakla ilgili sıkıntılar olabilir ama en azından sosyal eşitliği sağlamanız gerekiyor. Sizin gittiğiniz tiyatroya kentin de gidiyor olması gerekiyor. Burada o sponsorluklar çok kıymetli… Burjuvazi dediğimiz kısım… Avrupa’(da bugün bu kadar gelişkin olması o kültürel yapının bu kadar evrilmesinin temel sebebi bunlar. Bunları paylaşacağız, o sosyal bütünlüğümüzü sağlayacağız. Bunlara bütün sanayicilerin destek vermesi gerekiyor. Odaların bu konuda sorumlulukları çok fazla. Eskişehir Sanayi Odası olarak zaten bu yolu seçtik. Elbette sanayicilerimize hizmet vermek bizim kanun maddemizde göre de en birinci görevimiz, onların çıkarını kollamak… Bunun yanında çalıştırdığımız insanlar, beyaz yakasıyla, mavi yakasıyla, kentiyle entegre olmadan siz istediğiniz kadar Türkiye’nin en güzel endüstri bölgesini kurun nerede yaşayacaksınız? Eskişehir’de yaşayacaksınız… Lüks bir yerde oturup sadece fabrikaya gidip geldiğinizi düşünün… Böyle bi şey mümkün değil. Hepimiz kot pantolonumuzu aslanlar gibi giyeceğiz, yemeğimizi yiyeceğiz, gecemize gideceğiz, çayımızı kahvemizi içeceğiz… O yüzden kente değmek gerekiyor. Eskişehir Sanayi Odası bu anlamda fazlasıyla görevini yapmaya başladı. Daha da artırarak devam edecek. Sosyalleşmek, zenginleşmek, o burjuva kültürünü ortaya koymak, sosyal yardımlaşmayı daha da fazla artırmak bunlar çok kıymetli. Kent hepimizin…

Çalışan Sanayiciler Günü…
Bizim sanayicilerimiz öyle Hulusi Kentmen sanayicileri değil. Bizler proleteriz yani çalışan sanayicileriz. Neticede hepimiz sabah 8’de işe gidip akşama kadar Allah ne verdiyse çalışıyoruz. Cumartesi-Pazar çalışıyoruz. Açalım da öyle dolar kaç para, Euro ne kadar… Buna kimse bakmıyor. Öyle patronlar yok. Öyle palabıyıklı Hulusi Kentmen Abi yok. Hepimiz gerçekten fazlasıyla çalışıyoruz. Hatta ileride belki Çalışan Sanayiciler Günü de olur…

Eskişehir Milliyetçiliği yaratmak da çok keyifli…
Bu ince, uzun bir süreç… Yaptığımız şey çok da kolay bi şey değil. Aslında çok basit olarak şunu söylüyoruz… Eskişehir’deki 752 sanayici önemli miktarda satın alma yapıyor. Ya hammadde, ya hizmet ya da yan ürünler satın alıyor. Sigorta satın almasından tutun da kırtasiye satın almasına, servisine, yemesine, içmesine kadar birçok şeyi satın alıyorsunuz. Binlerce kalem var. Bir tarafta almak isteyenler, bir tarafta da mal satmak isteyenler var. Bizler, satın almacılar tarafında maalesef Eskişehir’in içine fazla girememişiz. Burada sadece sanayicileri suçlamamak lazım. Esas konu tedarik zincirinde, tedarik sağlayanlar kendilerini fazlasıyla geliştirmemişler ya da gelip ziyaretlerde bulunmamışlar ya da bölgesel stok tutan firmalar haline gelmemişler. Eskişehirdensatınal.com sitesinin başarıya ulaşması için Eskişehirlilerden önemli bi şey rica ediyorum. Lütfen… Eskişehir’in esnafı, ticaretle uğraşanı, mal tedarik edicisi, sağlayıcısı, toptancısı lütfen bu siteye girsinler kendi firmalarının tanımlamalarını, girişlerini bu siteye yapsınlar. Çünkü onlar bu siteye ne kadar çok girerlerse satın almacılar da o kadar fazla rekabet yaratıp malı Eskişehir’den satın alacaklardır. Genel anlamda ya Bursa’dan, ya Ankara’dan, ya İstanbul’dan satın almalar gerçekleşiyor. Aslında çoğu malzeme Eskişehir’de de var. Ya farkında değilsiniz ya zamanı uygun değil ya pahalı gelmiş… Bunları ortadan kaldırmak istiyoruz. Eskişehir’den satın alalım, Eskişehir kazansın. Ama en önemli konu biz buraya sanayicilerin hepsini zaman içinde üye yapacağız.  Önemli miktarı üye zaten… Geçen hafta toplantı yaptık. 70’e yakın satın almacı geldi. Yakın zaman içinde diğer 70 firmayla bir toplantı daha yapacağız. Bugünden yarına çok büyüyeceğini zaten söylemiyoruz bi yerden başlamak lazım. Lütfen, gıda maddesi satan bile üye olsun. Temiz duygularla bunu yapıyoruz. Arkasında hiç bi şey yok. Tamamen dijital bir orta, yazılım konuşuyor. Bu bir süreç… Olmaz diyende çıkacaktır, duyuyorum. İnanmak gerekiyor. Burada Eskişehir Milliyetçiliği yaratmak da çok keyifli… İşin ikinci bacağı da o… Eskişehir’deki barış ortamını sadece kötü günlerde değil iyi günlerde de tesis etmemiz gerekiyor. Eskişehirdensatınil.com iyi günler için tesis edildi. Kötü günde zaten herkes bir araya geliyor. Bu aritmetik değil geometrik büyüyecek. Yeter ki tedarik zincirini iyi kuralım.

Merkezin Eskişehir olacağına inanıyorum
Eskişehir bunu hak ediyor. Eskişehir’in 130 yıllık bir raylı sistemler geçmişi var. Bakan’ın ziyaretinde karşımızda oturan ekibin önemli bir kısmı Eskişehir’deki demiryolları okulundan mezun olmuş insanlar… Eskişehir demiryolculuk, raylı sistemler dediğiniz zaman Türkiye’nin dibine kadar işlemiş. En başından beri “raylı sistemler Eskişehir’in milli davasıdır” diyorum. Hızlı tren setleri mutlaka Eskişehir’de üretilmeli. Bunun için birçok lobi çalışması yapıyoruz. Gelen giden herkese bunu anlatıyoruz. Siyasete bunu anlatıyoruz. Ankara’da anlatıyoruz. Uygun raporlar hazırlayıp veriyoruz. TOBB’a bildiriyoruz. Birçok çalışmalar yapılıyor. Bu konuda TÜLOMSAŞ’ta ciddi çalışmalar yapıyor. Hızlı trenin Eskişehir’de üretilmesi için Eskişehir’de konsensüs var.  Burada en önemli konu Eskişehir’de URAYSİM’in yapılıyor olması… URAYSİM, test merkezi… Bu Eskişehir’de kesin kuruluyor. Anadolu Üniversitesi ciddi çabalar sarf etti ve 11’nci Kalkınma Planı’na bunu soktu. Doğal olarak Eskişehir’in şansı eskiden yüzde 50 ise şimdi 51… Otomobil denince Bursa, raylı sistemler denince de Eskişehir… Bu bir süreç… Ama bilgi birikimiyle TÜLOMSAŞ bunu hak ediyor. Öte yandan kim üretirse üretsin elbette TÜLOMSAŞ’ın üretmesi çok önemli, mutlaka projenin içinde TÜLOMSAŞ olacak… Kim üretirse üretsin önemli olan bunun Eskişehir’de üretilmesi. Bunun içinde TÜLOMSAŞ ile birlikte kuvvetli bir özel sektör firması olacaktır, yabancı lisansla anlaşılmış bir firma da işin içinde olacaktır, Anraka, Bursa, Eskişehir’deki raylı sistemler firmaları da olacaktır. Bu bir eko-sistem… Ama bunun Eskişehir’de üretilmesi, Eskişehir’de toparlanması, Eskişehir’den barkodunun vurulup buradan çıkıyor olması çok kıymetli… Otomobil fabrikası her ne kadar Bursa’da kurulacak da olsa bunun bütün parçaları Bursa’da üretilmeyecek. Eskişehir’den de, Kocaeli’nden de üreten olacak. Hızlı tren Eskişehir’de üretilecek ama bazı parçaları Bursa’dan, Ankara’dan alınabilir. Eskişehir, raylı sistemlerde Türkiye’nin başkenti olur. Ne kadar para kazandırır? Nereden baksanız yıllık 2-3 milyar dolarlık ciro yapar. Eskişehir, Cumhuriyet’in üretim merkezi olarak planlanmış. Şeker Fabrikası, Basma Fabrikası, TÜLOMSAŞ’ı, Hava İkmal’iyle… Eskişehir, stratejik bir kent… Bir dönem belki bunu kaybetmişiz belki ama raylı sistemlerle Eskişehir’in son noktayı koyacağına inanıyorum. Çok çeşitli firmalar işin içinde olacaktır ama merkezin Eskişehir olacağına inanıyorum.

52 başkanı bir araya getirmek kolay değil
Bir ay öncesinde birkaç oda başkanımızla otururken ‘neden böyle bir şey olmasın’ gibi bir fikir çıktı. Eskişehir Sanayi Odası olarak biz 52 odamızı davet ettik. 42 odamız ilk toplantıya geldi. 5 odamız mazeret bildirdi. Toplam 47 odamız o gün gerçekten aynı şeyleri söyledik. Böyle bir şeye bugüne kadar ihtilaç vardı. O ya da bu sebepten dolayı olmadı ama burada önemli olan bütün oda başkanlarımız iyi niyet koydular ortaya… Bu işler çünkü iyi niyetle oluyor. İlk etapta sıkıntılar, hatalar olacaktır. Ama ilk kanun maddelerini de oluştururken dedik ki bireysel egolarımızın dışında bir iş. Lütfen hepimiz bireysel egolarımızı bir kenara koyalım. Öznenin sadece Eskişehir olduğu bir konsey oluşturalım. O gece gerçekten hepimiz çok mutluyduk. Bu konseyin yapısında seçilmişler var, atanmışlar yok. Geçici bir mütevelli heyeti oluşturduk. Sonraki konseyde mütevelli heyetimizi de oluşturacağız. Bir anayasa oluşturduk. Son derece basit kuralları olan, nasıl çalışacağıyla ilgili… İçinde tüm SİAD’larımız var, meslek odaları, esnaf odaları, borsamız, ticaret odamız, sanayi odamız, organize sanayi bölgemiz, Baksan’ıyla, Teksan’ıyla, EMKO’suyla, Tornacılar’ıyla herkesin olduğu bir platform. Anayasamızı yakında konseye sunacağız. Anayasa olmadan bu işler yürümüyor. İlk toplantı Sanayi Odası’nda yapıldı. İnşallah üçer aylık dönemlerle dönem başkanlıkları olacak. 52 odanın bir araya gelmesi çok önemli. Herkes bizi fazlasıyla ciddiye alır. 52 oda 50-60 bin üye demek. 50-60 bin üyenin eko-sistemiyle, yarattığı etkiyle ciddiye alınacağına fazlasıyla inanıyorum. Hassas bir dönem… Her başkan çok değerli… 52 başkanı bir araya getirmek kolay değil. Yakın zaman içinde bu işin Eskişehir için hayırlı sonuçlarını göreceğiz.

Mesleklerin çoğu gelecek 10 yılda yok olacak
Ekonomik kriz aslında Türkiye Cumhuriyeti’nde bir şeyin farkındalığını artırdı.  Üretim ve sanayi… Sanayicilere son bir yıldır hiç alışık olmadığımız derecede popüler olduk. Sebebi şu… Çünkü üretim ekonomisi çok kıymetli, sanayileşmek çok değerli. Türkiye’de sanayileşmenin tekrardan farkına vardık. Bundan bir iki yıl öncesine kadar inşaat sektörü daha beton ekonomisi diyelim daha güncelken şimdi hepimiz sanayi endekslerini kontrol etmeye başladık, istihdam, kapasite kullanım oranları şunlara bunlara bakıyoruz. Yani ekonomik değerlere bakıyoruz, finansal değerlere bakmıyoruz. Dolar, Euro aslında o ekonomik değerlerin bir sonucu.  Ekonominiz, sanayiniz güçlüyse dolar, euro da ona göre, dünyayla rekabet edebilir seviyede olabiliyor. O bir sonuç. Esas bakmamız gereken üretim ekonomisi… Türkiye’de özellikle son 30 yıldır GSMH içinde sanayinin payı küçülerek devam ediyor. Bu seviye yüzde 23-24’lerden bugün 18-19’lara geldi. Hatta dönem dönem 17’lere, 14’lere bile indiği oluyor. GSMH içindeki sanayinin yapı… İstihdam oranlarına baktığımız zaman sanayinin içinde çalışan insan sayısı son 20-30 senedir aşağı yönlü… Hizmetler sektörü büyüyor. Bu hoş bi şey değil. Neden? Çünkü üretmediğiniz sürece ciddiye alınmıyorsunuz? Neden? Cari açık başlıyor. Kur şoklarının olduğu Ağustos 2018 itibariyle cari açık dengelenmeye başlamıştı ama son dönemlere tekrar bakıyoruz tekrardan ithalat tekrar artmaya başladı. İhracatımızdaki artış hızı ihracatımız tabii ki artıyor ama artış hızımız azalıyor. Bu anlamda özeleştiriler yapıyor olmamız gerekiyor. İhracat yapıyoruz, volüm yaratıyoruz ama yarattığımız volümü ucuza satıyoruz. Bugün ihracat 1,30’ların altında kilogram başına… Bu Avrupa’da dört dolar, beş dolar bazı ülkelerde altı, yedi dolar seviyesinde… Aynı kâğıdı üretiyoruz elin Alman’ı bunu 10 liraya satıyor sizde beş liraya satıyorsunuz. Ürettiğimiz malı hak ettiğimiz değere satamıyoruz. İkincisi verimli üretemiyoruz. Bir değeri… Yenilikçi düşünce, farklılık yaratmak gerekiyor. Siz Hans’ın ürettiğini ürettiğiniz sürece aynı fiyata ya da daha aşağısına sağlıyorsunuz. Daha farklısın üretiyor olmanız gerekiyor. Elin İtalyan’ı bizim fındığın kilosunu bir dolardan alıyor beş dolara satıyor. Veya bizim zeytinimizi alıyor bir dolardan onu güzelce şişeliyor 10 Euro’ya satıyor. Farklı bakmak gerekiyor. Sadece üretim, volüm değil buna değer de katıyor olmak gerekiyor. O yüzden inovasyon kısmı çok değerli. Özel sektör olarak ihracatı 2001-2002’de 30 milyardan 180 milyar dolarla getirdik. Bunu yapan özel sektör biraz daha beynini değiştirmeye başlayacak. İş dönüp dolaşıp insan kaynağına geliyor. Mesleki eğitime… Sanayinin ihtiyaç duyduğu insan kaynağıyla üniversitelerin bize sunduğu diploma sahibi genç arkadaşlarımız eşleşmiyor. Genç işsizlik oranı Türkiye’nin ön önemli problemi. Yüzde 26 mertebesinde… Gelişmiş ülkelere baktığınızda çok dramatik yüksek. Hep arz-talep dengesinden… Tutmuyor, uyuşmuyoruz… Aradaki bazı şeyleri kaçardık. 28 Şubat süreciyle başlar… Hep action reaction, action reaction şeklinde devam eden o süreçte biz mesleki eğitimde birçok şeyi ıskaladık. O gençlerimiz hep mühendis olmak istiyorlar anlayabiliyorum ama şu anda aranan eleman olmak çok önemli. Ara eleman değil… Türklerin girişimcilik kabiliyetleri çok yüksek. Buna fazlasıyla güveniyorum. Girişimcilikte dünyada belki bir numarayızdır ama bunun içine yenilikçiliği katmak gerekiyor, inovasyonu katmak gerekiyor o zaman biz ihracat değerlerimizi aynı miktar üretim yaparak 180 milyar dolardan belki 220 milyar dolara çıkartacağız. İhracatı artık tabana yaymak gerekiyor. Herkes ihracat yapabilir. Ama neler lazım? Sertifikasyon, eğitimler, dış ticaret eğitimleri… Şu anda bizim Eskişehir Sanayi Odası eğitim kampüsü gibi oldu. Binlerce gencimize eğitim veriyoruz. Gençler bunları kaçırmasınlar, çoğu ücretsiz… Sanayi odası okul gibi oldu. Üç dört tane sınıfımız var. URGE Projeleri’ne mutlaka inansınlar. İhracatı artırmamız gerekiyor. Sabah kalkıp Dolara, Euro’ya bakmasınlar… Yatırım yapsınlar, üretime destek versinler. Gençler de artık geç olgunlaşıyor. Biz 17 yaşında üniversiteye gittiğimizde olgun tiplerdik. Gençler şimdi 24-25 yaşından önce olgunlaşmıyorlar.  BEBKA ile birlikte Mesleki Eğitim Merkezi oluşturuyoruz. İki üç ay içinde açmış olacağız. Yılda 4-5 bin üniversite mezunu ya da meslek lisesi mezunu ama askerliğini yapmış, hanımefendiler ve erkekler için 22-35 yaş arası mesleksizliğin ızdarabını yaşayan arkadaşları alacağız ve geleceğin mesleklerini orada eğitim olarak vereceğiz. Şu an sahip olduğumuz mesleklerin çoğu gelecek 10 yılda yok olacak. Türkiye’nin en yeni makineleriyle donatılmış tesis hizmete açılacak. 

Sosyal medyadan gençleri kurtarmak gerekiyor
Eskişehir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Sinan Özeçoğlu liderliğinde, Eskişehir Fikir Fabrikaları’nı kuruyoruz. Sosyal medyadan gençleri kurtarmak gerekiyor. Pırıl pırıl çok güzel gençlerimiz var. Onları ne yapıp edip daha bugünden sanayiye üretime, yenilikçiliğe, uzaya, Mars’a, aklınıza fütüristtik ne geliyor a oralara doğru yönlendirmemiz gerekiyor. O farkındalığı Türkiye o zaman sağlayacak. Hiçbir şey için geç değil. En azından biz Eskişehir Sanayi Odası olarak kendi etrafımızda bunları yapmaya çalışıyoruz. Son bir yılda ESO’ya 10 binin üzerinde insan girmiş durumda. Kampüs gibiyiz… Eximbank’ta Sanayi Odası’na açıldı. İhracatın desteklenmesiyle ilgili nereden baksanız yıllık 500-600 milyon dolarlık bir fon demek bu. Bugüne kadar Ankara ile falan uğraşılıyordu. Bugün Exim kredileri ihracatın desteklenmesi açısından çok önemli. Biz Eskişehir sanayi odası olarak bunun gururunu yaşıyoruz. Eximbank, Eskişehir sanayisinin can damarı. Finansmana erişim konusunda da en önemli kaynaklardan biri. Yakın zaman içinde resmi açılışı da yapılacak. Eskişehir bunun ekmeğini fazlasıyla yiyecek.

Yarın ne olacağımız belli değil
Bunlar çok keyifli şeyler aslında… Bir yerlere layık görülmek çok onurlu ama bizim şu anda Sanayi Odası’nda çalışan arkadaşlardan da teyit edebilirsiniz bir şeyi çok iyi yapmaya çalışıyoruz. Eskişehir, sanayisiyle güçlü bir kent olmalı. Bunun için uğraşıyoruz. Bütün odak noktamız bu. Özellikle basın bültenlerini hazırlayan arkadaşımız var İsmail ona da özellikle diyorum ki veya sırf basın bülteni de değil başka yazışmalarda da özne Sanayi Odası’dır. Kime sorarsanız sorun özne Sanayi Odası’dır.  Celalettin Kesikbaş’ın adının minimumda geçmesi çok değerlidir. Geçen gün bir istatistik yaptırdık. Eskişehir sanayi Odası’nın basın bültenlerinde geçen miktarıyla Celalettin Kesikbaş’ın arasındaki… Eskişehir sanayi Odası diyelim ki 10 bin birim geçmiş, Celalettin Kesikbaş yaklaşık 1500-2000 geçmiş.  Çünkü derdimiz Celalettin Kesikbaş kendi PR’ını yapıyor falan değil… Benim böyle bir şeye ihtiyacım da yok zaten… Umurumda da değil. Benim kendi PR’ım bana yeter. Bizim için değerli olan, marka olan Eskişehir Sanayi Odası. Bir gecede 869 katalitik soba toplayıp deprem bölgesine gönderebiliyorsak önemli olan budur. Gurur verici olan, en değerlisi bu. Onun haricindeki kısım siyasettir şudur budur bilmiyorum yarın ne olacağımız belli değil. Ama bu ülkeye hizmet edebileceğimiz her şey çok kıymetlidir. Onun zamanı bugün müdür, 10 sene sonra mıdır ya da hiç mi değildir… Bunları bende bilmiyorum…  Şu andaki işimizi çok iyi, çok doğru yapalım… Hiç duymamışsınızdır kimseyle kavga gürültümüz yok. Gayet sakin, analitik… Yanlışsa yanlış, doğruysa doğru diyoruz. Hatalıyla hatalı diyoruz. Ya da çekiliyoruz kendimizi görmeye çalışıyoruz. Kimseyle ne basın önünde polemik yaratıyoruz, ne it dalaşı yapıyoruz. Herkesin görev alanları farklı. Her odanın görev tanımı farklı. OSB’nin farklı, bizimkiler farklı, diğer odaların farklı… Herkes kendi işini yaptığı zaman, birbirine saygı duyduğu zaman ve önyargılarından bence bu kentin an büyük problemi çok önyargılıyız önyargılarımızdan da kurtulduğumuz zaman biraz da muhabbet ettiğimiz zaman zaten herkes standart insan olduğumuzu herkesin kendisi gibi olduğunu anlıyor. Önyargılardan, dedikodu merkezlerinden uzak durduğumuz sürece bu işler çözülecektir. Önce insan olmak kıymetli, iyi insan olmak değerli. Ondan sonraki kısım Allah kısmet eder öyle olur, Allah kısmet eder böyle olursun… Bilemiyorum şimdi o işler kolay işler değil. Biz işimizi doğru yapalım da…

Kendilerini saklamasınlar, kendilerini gizlemesinler
Eskişehir’deki bütün gençlere sesleniyorum. Benim gibi bütün orta yaş grubuna sesleniyorum. Eskişehir’de birçok insan var Celalettin Kesikbaş gibi… Veya mevcut yöneticiler gibi… Lütfen kendilerini saklamasınlar, kendilerini gizlemesinler. Bu kentten kente faydası dokunacak binlerce insan çıkar. Entelektüeliyle, konuşmasıyla, yapısıyla, duruşuyla, oturuşuyla… Kendilerini saklamasınlar. Ama o dernekte olsunlar ama bu SİAD’da olsunlar, ama şurada ama burada olsunlar ama bu kente katkı versinler. Genelde ya bi baba baskısı olabiliyor, ya bi aile baskısı olabiliyor, ya bi siyasi baskı oluyor… Her şeyi boş versinler kendi pencerelerinden bu kent için yapabilecekleri maksimum faydayı göstersinler. Biz Eskişehir sanayi Odası’nda bunu başardık. Bizim kadromuz tamamen yepyeni bir kadro. Bundan iki sene öncesine kadar bizleri tanıyan bilen yoktu. Bu örnek olsun bütün gençlere, benim yaş grubuma… Eskişehir’de bu potansiyel var. Bu kentten binlerce yönetici çıkar. Ama sinmesinler çıksınlar, cesur olsunlar ben hepsinin başarılı olacağına inanıyorum.