Osmanlı hazinesinin önemli gelir kaynaklarından lületaşı, günümüzde de önemini korumaya devam ediyor. Ateşe dayanaklı, yere düştüğünde kırılmayan lületaşı, Eskişehir için olduğu kadar Türkiye için de değerli bir taş. Eskişehir denilince akla gelen ilk simgelerden olan, ününü yurt sınırlarının dışına çıkaran lületaşı, 5 bin yıldır kullanılıyor.

Lületaşını eskisehir.net’e anlatan Eskişehir Lületaşı El Sanatları Derneği Başkanvekili Hasan Ersoy ve lületaşı ustaları, kıymetli parçanın kalitesinin ve faydalarının altını çizdi.

Aynı zamanda Türkiye’nin bir değeri

Eskişehir Lületaşı El Sanatları Derneği Başkanvekili Hasan Ersoy, ”Lületaşı çıktığında yumuşak bir maden olduğu için bu taş bıçaklarımızla şekillendiriyoruz ve çeşitli objeler üretiyoruz. En çok sattığımız ürünler arasında takı gruplarımız var. Erkeklerde ise tespih ve sigara ağızlığı üzerine. Bunun dışında ise lületaşından satranç takımları, biblo, ev süsleri, dekorasyon ürünleri de yapılabilmektedir. Bu ürünlere de büyük bir rağbet var. Çünkü turizmin Eskişehir’de geldiği nokta belli. Lületaşı da Eskişehir’in önemli değerlerinden hatta Türkiye’nin önemli bir değeri” yorumunu yaptı.

Osmanlı hazinesinin gelir kaynağıydı

Lületaşının Osmanlı Devleti’nin önemli bir gelir kaynağı olduğunu dile getiren Ersoy, “Yapılan araştırmalarda lületaşı Osmanlı Dönemi’nden itibaren Anadolu için iyi bir gelir kaynağıdır. Aldığımız bilgiler doğrultusunda yaklaşık Osmanlı’dan süre gelen hazinenin yüzde 10-15 gelir kaynağını oluşturmuştur. Eskişehir’in demir yolunun yapılma sebeplerinden biridir. Hatta tarihi tren yolunun ismi Estika yani lületaşı yolu olarak da bilinmektedir. Bu taş buradan çıkarıldıktan sonra Avrupa’daki özellikle Viyana’nın ustalarının elinde değer bulmuş ve şekillendirilmiştir. Lületaşının en önemli özelliklerinden biri tarihi tamamen yansıtabilen bir taştır. İşlenme tarihinden itibaren yapılan objeleri incelediğinizde sadece belli bir figür üzerinde değil, tarihi olayları lületaşı üzerinde görebilmekteyiz” dedi.

Ersoy, konuşmasına şöyle devam etti:

“Lületaşından bayan takı grupları kolye, küpe, bileklik, yüzük gibi ana takı ürünlerinden hepsini üretebilmekteyiz. Tespih, pipo, biblo, magnet, hediyelik eşyalar da yapılmaktadır. İşlenebilir bir taş olduğundan bir sanat objesidir, belli bir sınırı yoktur. Ustalarımız kendilerine bir sınır koymuyorlar. Takı gruplarına, beyaz dokusu nedeniyle beğenen insan sayısı çok fazla. Kendilerine şans getirdiğini düşünenler var, Eskişehir’den hediyelik ne gider diye düşünüp alan insanlar da var.”

Lületaşının konsepti genişledi

Lületaşına 1963 yılından beri gönül veren usta Ramazan Bağlan, “Lületaşı pipoda sigara kullanımında yüzde 70 oranında nikotini süzüyor. Doğal bir filtre görevini görüyor. O dönemler bu nedenle pipo yapıldı. Ama daha sonra bizden önceki arkadaşlarımız konsepti genişlettiler. Biz de onlara ayak uydurduk ve takılar, tespihler, biblolar ve objelerde yapılamaya başlandılar. Tespihler dışındaki ürünlerin yapımı bana ait. Lületaşı yeraltından çok yumuşak çıkar. Havayla temas ettiğinde kurur. Kuruyan taşı suya koyduğumuz da yumuşar. Yeraltından çıkış yumuşaklığına geri döner. 63 yılında çırak olarak başladım bu işe. Aşamalı bir süreç. Çok detayları var. Kuruma, delik açma, zımparalama, parlatma, ikinci ve üçüncü aşamalarla devam ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

Lületaşı ustası Ramazan Bağlan sözleri şöyle sürdürdü:

Çinlilerden yoğun ilgi

“Son zamanlarda kullanım tarzı da olsun farklı objelere de ilgi var. Özellikle son dönemde Çinliler, bu işe çok ilgi göstermeye başladılar. Ne yapıyorlar bilmiyoruz ama bu sıralar gelip alıyorlar. Ürünlerin hepsine bir talep var. Lüle taşından çok detaylı ürünler zor yapılır. Kırılma ihtimali var. Pipo, tespih ve takılar da lületaşı oval olduktan sonra kırılma ihtimali neredeyse sıfırdır. Sağlam bir maddedir. Dükkanımızda lüle taşından insan ve hayvan figürleri, tespih, takı çeşitleri ve pipolar var.”

İhracatı kuvvetli

Üç nesildir lületaşı ustası olan Abdülvahap Yunar da “Lületaşı denildiğinde akla pipo geliyor ancak kolye, tespih, biblolar da var. Mantığın aldığı her şey yapılabilir. İnsanlar pipoyu sadece tütün içmek için de almıyor. Dekoratif olarak alan müşterilerimiz var. Ortaokuldan beri bu işi yapıyorum. Yaklaşık 25 yıldır lületaşıyla çalışıyorum. Daha çok pipoya talep var. Dünya ve Türkiye pazarı çok geniş. En çok talep görenler arasında pipo ve heykeller var. İhracatta piponun yurtdışı pazarı çok kuvvetli. El emeği ürünler, tek tek bıçakla işlediğimiz ürünler ve talep görüyorlar. Ne yazık ki gençlerimiz bu sanata ilgi göstermiyorlar. Gençlerden bu işe talep yok. Mutlaka okunsunlar ve sanatla ilgilensinler. Lületaşını ve sanatsal ürünleri madde olarak değerlendirmemeliler. Onu bir insan yapıyor ve ruhuyla işliyor, bu unutulmamalı” ifadelerini kullandı.