Hocam, seçim dönemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Seçimler için hem Türkiye hem Eskişehir için hayırlısı olsun. Enteresan bir seçim dönemi geçiriyoruz. Seçin dönemi derken sadece 31 Mart seçimlerini kastetmiyorum. Hayatımız seçim oldu. Referandumlar, seçimler, halk oylamaları derken hakikaten millet biraz da seçim yorgunu oldu. Bunu sahada da hissediyoruz. Vatandaşta bu kadar çok sandık başına gitmekten yoruldu. Sandık iyidir güzeldir ama her sene de seçim olmaz kardeşim diyorlar. Ben de Bektaşi’nin bir fıkrası var onu anlatıyorum. Bektaşi babasına demişler gömleğin kirli. Demiş yıkadım, gene kirlendi. E o zaman bi daha yıka demişler. E kardeşim biz bi dünyaya gömlek yıkamaya mı geldik demiş. Biz de hakikaten bu dünyaya seçim yapmaya gelmişiz gibi siyasetin içi dışı seçim oldu. Ama inşallah 31 Mart seçimleri önümüzde dört buçuk yıllık bir istikrar döneminin de kapısını açar diye ümit ediyoruz. Türkiye’nin buna ihtiyacı var.  

“Seçimden dolayı hakikaten yoruldu millet”

Herkesin işine gücüne baktığı, esnaf için, öğrenci için, gençler için, hepimiz için. Ben hep o örneği veriyorum. Bu yakıştırma değil düğün ne zaman diyoruz tanıdığa seçimden sonra diyor mesela. Vatandaş bir ev taşıyacak mesela seçimden sonra diyor. Seçimden dolayı hakikaten yoruldu millet. Biz de yorulduk. Medya olarak muhtemelen sizlerde yoruldunuz. Gerçi medya için böyle dönemler harman dönemi gibidir, hareketlidir ama bu istikrarlı ve şeyli döneme ihtiyaç var ama.

Hocam, uzun zamandır 2011’den hayatımızdasınız ve ne zaman seçim olsa bizimle berabersiniz. Her seçimin bir ruhu var. Şimdi bu seçiminde bir teması, bir iddiası, bir beka sorunu ile ilişkilendirilme durumu var. Biraz bunu açar mısınız? Bunun genelinde de nasıl bir seçim bizi bekliyor 31 Mart’ta?

Şimdi beka sorunu söylemi şurdan kaynaklanıyor. Aslında yapacağımız seçim belediye seçimi, mahalli idareler seçimi. Belediye başkanlarını seçeceğiz. Belediye meclis üyelerini seçeceğiz. Muhtarlarımızı seçeceğiz. Dolayısıyla normal şartlarda bu bir yerel yönetim seçimi. Ama maalesef normal şartlarda da bir seçim yapmıyoruz. Nerden biliyoruz normal seçim yapmadığımızı? Şimdi bakın seçime bir hafta kala Londra borsasından operasyon çekiyorlar. Şimdi bu normal mi? Değil. Kandil’den adam mesaj gönderiyor Ak Parti Milliyetçi Hareket Partisi ortaklığına şöyle darbe vuracağız, böyle yapacağız, seçmenleri öyle yönlendireceğiz, böyle yönlendireceğiz. Kandil’deki PKK sözcüsü seçime ordan müdahale etmeye çalışıyor. Normal mi? Değil. Belediye seçimleri ile böyle bir şey olabilir mi? Demek ki bu seçim üzerinde birilerinin başka hesapları var. Sadece onlar olsa neyse. Amerika’dan FETÖ’nün adamları bu sefer işte Ak Partiye, Recep Tayyip Erdoğan’a, Devlet Bahçeli’ye, Milliyetçi Hareket Partisine gereken şeyi verelim, bunlar defolsunlar, gitsinler diye açıkça tabirler bunlar.

“Herkes bu seçimlerde başka bir işin, başka bir hesabın peşinde”

Fırsat olarak görüyorlar. Bu ne demektir? Demek ki normal bir seçim yapmıyoruz. Biz her ne kadar mahalli seçimler, belediye seçimleri, yerel seçimler desek de herkes bu seçimlerde başka bir işin, başka bir hesabın peşinde. Nedir o hesap? Bu hesap Türkiye’yi tekrar istikrarsızlaştıracak bir duruma sürüklemek. Burda amaç; Türkiye’yi tekrar destabilize etmek, istikrarsızlaştırmak ve Türkiye’ye istikamet çizecek hâle getirmek. Çünkü Türkiye son 15 yıldır özellikle son beş altı yıldır çok ciddi bir istikamet kararlılığı içerisinde. Başkalarının çizdiği planlar, oyunlar vs lerin dışında kendi istikametini gerektiği yerde güç kullanarak, kendi istikametini muhafaza etmeye çalışarak kendi istikametini çizen bir ülke. Bu birilerini fena hâlde rahatsız ediyor.

“Türkiye’ de seçim mahalli bir seçim olmaktan çıktı”

Türkiye’ de seçim mahalli bir seçim olmaktan çıktı. Şimdi seçmen oyunu kullanırken şuna dikkat edecek vereceğim bu elli gramlık oy kimi sevindirecek? Kimi üzecek? Ben bu oyu şuna verirsem PKK’yı mı sevindireceğim? Ankara’yı mı sevindireceğim? Londra’daki spekülatörleri, Türkiye’nin dövizi ile oynamaya kalkan, tuzak kurmaya kalkanları mı sevindireceğim? İstanbul’u mu sevindireceğim? Buna bakacaksınız artık. Yani biz de istemezdik bu seçimin bu kadar böyle karmaşık ve dış müdahalelerle yönlendirilen bir şey olmasını. Ama durumda ortada. Geldiğimiz nokta bu. Onun için vatandaş, seçme, siz, bizi dinleyenler oy kullanırken, kabine girerken bunları unutmasınlar. Yoksa belediye başkanı seçmek kolay. Ama bu aynı zamanda başka bir mesaj olacak. Bütün dünyaya o mesajı birlikte vermemiz lazım. Keşke İsveç’teki, İsviçre’deki seçimler gibi sessiz sakin olsa seçimlerimiz. Gerçi biz Eskişehir’de bunları da konuşuyoruz. Gerek Burhan Sakallı, gerek Volkan Doğan gerekse Hasan Tuç projelerini derli toplu anlatıyorlar ama mesele sadece bunlardan ibaret de değil onu da bilelim.

Hocam, cumhur ittifakı ilk kez yerel seçime gidiyor. Eskişehir’i de sonucu merakla beklenen illerden biri olarak görüyoruz. Burada MHP’nin ve Büyük Birlik Partisinin de desteği ile cumhur ittifakı açısından işlerin yolunda gittiğini görüyoruz. Siz neler söylersiniz?

Büyük Birlik Partisi yok. Büyük Birlik Partili seçmen kardeşlerimizde bize destek vereceklerdir. Eskişehir için bazı kafa karıştırıcı şeyler de duyuyorum. Şu ilçede bu ilçede biz Büyük Birlik Partisi ileyiz gibi. Böyle bir şey yok. Bizim her yerde adaylarımız bellidir. Dolayısıyla Büyük Birlik Partisi üzerinden sağlanmış bir mutabakat falan yok. Özellikle ben Günyüzü’nde bunları duydum. Bizim orada adayımız Menderes’tir.

Eskişehir’deki bıçak sırtı bir durum var. Seçim bir geliyor bir gidiyor. Yüzde ikiler üçler, beş on bin farklar. Siz durumu nasıl görüyorsunuz?

Onu ben de duyuyorum. Ama ben 1994’ten beri bu anketler konusunda hep soru işaretlerini dikkate almak gerektiğini düşünürüm. En büyük anket 31 Mart akşamı açıklanacak. Gerek Büyükşehir’de, gerek Odunpazarı ve Tepebaşı’nda, bütün dış ilçelerimizde iyi bir rüzgar esiyor. Ama biz hep dolaştığımız yerlerde bize sıcak bakan, sempati duyan insanları görüyoruz etrafımızda. Muhalefete sorsanız muhtemelen onlarda diyeceklerdir bizim temas ettiğimiz her yerde insanlar bizi destekliyorlar diye ama onlarda onların etrafındaki insanlar ve o yanıltıcı olabilir.  

Bu sefer Eskişehir Ak Partili Belediyecilik ile tanışacak diyebilir miyiz?

Eskişehir’in buna çok ihtiyacı var.  Artık Büyükşehir’de çok yorgun bir belediye manzarası çiziyor. Projesiz, yalama yapan, bir takım göstermelik düzenlemelerle günü geçiren bir belediye hâline geldi Büyükşehir Belediyesi. Halbuki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı çok işler var. Şehrin merkezinde oraya heykel buraya bir takım görsel malzemeler koyarak Eskişehir’de bir şeyler yapıldığı intibasını uyandırabilirsiniz. Buna bir de son zamanlarda seçime son bir ay kala hatta haftalar kala inşaatların başlaması falan eklendi. Kırsal bölgelerde bir takım işte manda dağıtacağız falan yani bunlar bana çok da yakışı gelmiyor açıkçası. Yirmi sene yatmışsın yatmışsın seçime bir ay kala tramvay yollarına makine koyuyorsun falan bunlarda bir yorgunluğun, bir projesizliğin bir vizyonsuzluğun, bir ufuksuzluğun görüntüleridir ne yazık ki. Bunun için Eskişehir Burhan Sakallı’nın sloganı da ona tekabül ediyor zaten. Eskişehir’e yeni heyecan lazım. Bunun için Büyükşehir’de Burhan Sakallı, Odunpazarı’nda Volkan Doğan, Tepebaşı’nda Hasan Tuç bu heyecanı, bu yenilenmeyi, bu tazelenmeyi projeleri ve vizyonları ile getirecek diye düşünüyorum.

Hocam, burda bir iki cümlede yaşam tarzı üzerinden…

“Kimin yaşam tarzına müdahale edilmiş? Kime ne denmiş?”

Yaşam tarzı diye diye, o işin iyice suyu çıkarıldı. Yav, Ak Parti 17 yıldır iktidarda. Odunpazarı’nda da Burhan başkan on sene belediyecilik yaptı. Kimin yaşam tarzına müdahale edilmiş? Kime ne denmiş? Sonra seninle benim, Ayşe ile Fatma’nın yaşam tarzında ne fark var? Yani hangi değerlerde biz ortaklaşmıyoruz? Tam tersine proje falan olmayınca kendi tabanını böyle sözlerle konsolide etmeye, bir arada tutmaya çalışıyor. Yaşam tarzınıza şöyle olur, böyle olur. Yeter artık. Bu masal hakikaten artık kabak tadı verdi. On sene adam belediye başkanlığı yaptı. Şu Odunpazarı evlerini o ihya etti. Eskişehir’e bu kadar turist getiren şeyleri o yaptı. Şimdi sen kalkıp yaşam tarzımıza müdahale edilecek falan tarzı dersen, ayıp olur. Çok ayıp olur. Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan ettik. Yaptıklarımızın hangisi birilerini yaşam tarzına müdahale oldu? Bu çok geri ve gerici bir zihniyettir. Şehrin merkezini allayıp pullayacaksınız, kenar mahallelerdeki garibanlar ne olacak? Onların yaşam tarzı yok mu? Onların temiz su, yol hakkı yok mu? Onların da insanca eğlenmeye hakkı yok mu? Onların da orkestraya ihtiyacı yok mu? Onların da güzel sanatlarla tanışmaya ihtiyacı yok mu? Onların da en temel belediyecilik hizmetlerini almaya hakkı yok mu?

Sahadasınız, vatandaşla iç içesiniz, bir saha gözleminiz var mı?

“Mart’ın sonu bahar ama Ak Partili bir bahar inşallah Eskişehir’de”

Dün Sivrihisar’da evvelki gün de Seyitgazi’deydik. Oldukça coşkuluydu. Onun için ben anketlere falan güvenmem diyorum ama ordan gelen sinyaller de maşallah yani. Sahada bir coşku bir beklenti var. Bakın şimdi CHP Türkiye genelinde “Mart’ın sonu bahar” diyor. Eskişehir’de bu sloganı hiç duydunuz mu? Eskişehir’de kullanmıyorlar. Mart’ın sonu bahar ama Ak Partili bir bahar inşallah Eskişehir’de. Havada onun kokusunu hissediyoruz. Yanılıyor olabilirim onu da söyleyeyim. Yanılmayı istemem. İnşallah yanılmayız. Çünkü yanılırsak bu dışarıdaki birilerini çok sevindirir. Yani Eskişehir’den dünyaya gidecek mesajda ayrıca burada çok önemli. Yani Kandil’e, Pensilvanya’ya, Londra’ya buradan esaslı bir cevap vermemiz, “Sen işine bak” dememiz gerekiyor.

Son olarak bir mesajınız varsa alayım hocam.

“Eskişehir halkı gün görmüş bir halktır. İllüzyonist şeylere artık pek bundan sonra itibar edeceğini sanmıyorum”

Ben burdan bütün adaylara, bunu seçim sürecinde nezaketini koruyanlar için söylüyorum demokratik tavırları nedeni ile teşekkür ediyorum. Eskişehir halkına çok teşekkür ediyorum. Eskişehir halkı gün görmüş bir halktır. İllüzyonist şeylere artık pek bundan sonra itibar edeceğini sanmıyorum. 31 Mart gecesi 1 Nisan sabahı inşallah Eskişehir’de hayırlı neticelerle hem Eskişehir’e hem Türkiye’ye hem de bütün dünyaya güzel bir mesaj verelim.