Dünyada sadece Eskişehir’de çıkan lületaşı, tecrübeli ustaların elleri sayesinde kentimizin dünyaya tanıttığı bir marka haline geldi. Fakat günümüzde gençlerin ilgi göstermemesi nedeniyle lületaşı sanatı, yeni usta yetiştirme konusunda sıkıntılar yaşıyor. 57 yıllık Lületaşı Ustası Ramazan Bağlan, lületaşı hakkında bilinmeyenleri ve getirilmesi gereken çözümleri, anlattı.

EN İYİ USTA EN İYİ ÇIRAK YETİŞTİRENDİR 

“İsmim Ramazan Bağlan. 1950 doğumluyum. 1963 yılında mesleğe çırak olarak ilk adımımı attım. 1968 yılından itibaren de kalfalık dönemiyle beraber bu mesleğe başladım. O yıllardan beri çok sayıda çırak yetiştirdim. Usta olmanın en büyük özelliği; çırakların seni geçmesidir. Ben bu konuda kendimi şanslı görüyorum. Çünkü bütün çıraklarım mesleki olarak benden bir üst çizgiye ulaştılar. Bu nedenle çok mutluyum. Demek ki onlara bir şeyler verebilmişim. Mesleğime halen devam ediyorum ve çok seviyorum. O kadar güzel bir mesleğimiz var ki; zaman ve yeri hiç önemli değil… Her yerde yapabileceğiniz bir meslek dalı. Örneğin; son günlerde yaşadığımız Kovid-19 döneminde, satış yapamasam dahi evimin balkonunda bu işi devam ettirdim. Ne olursa olsun üretime devam etmek lazım…”

İHRACAT YASAKLANINCA KENDİMİZE GELDİK

“Lületaşı, beş bin yıldır bilinmesine rağmen, ön plana çıkması 1950’li yıllara dayanır. O yıllarda en büyük ustamız olan Ali Osman Denizköpüğü, Viyana’ya giderek lületaşı sanatını öğrenmiştir. Genelde işlenmeyip yurtdışına ihraç edilmesi ve uzun yıllar Viyana’da işlenmesi nedeniyle, dünyada sadece Eskişehir’de çıkmasına rağmen “Viyana Taşı” olarak bilinmiştir. Biz de bundan her zaman çok mustarip olduk. Hammaddenin yurtdışına ihracının yasaklanmasından sonra kendimize gelmeye başladık. İkinci kuşaktan sonra da gerçekten güzel sanatkâr arkadaşlarımız yetişti.”

SADECE KURS VEREREK BU MESLEK İLERİYE GİDEMEZ

“Mesleğimle gurur duyuyorum. Fakat en büyük sıkıntımız; maalesef unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasına girmiş olması… Aynı zamanda ben Lületaşı El Sanatları Derneği’nin kurucusuyum. Uzun yıllar boyunca da başkanlık görevini yürüttüm. Her zaman söylüyorum; lütfen gelin ve bu mesleğe sahip çıkın… Dönemin Kültür ve Turizm Bakanından tutun Valiye, hatta üniversite hocalarına varasıya kadar görüşmediğim insan kalmadı. İsterseniz atölyeyi siz açın, ustaları ben göndereyim dedim. Fakat bir neticeye ulaşamadık. Zaman zaman bazı arkadaşlarımız kısa periyotlar halinde kurslar veriyorlar. Fakat şu var ki; sadece kurs vererek bu meslek bir adım ileriye gidemez. Bu mesleği idame ettirebilmek için mutlaka yeni çıraklara ihtiyacımız var. Eskiden bütün meslek dallarına çırak olarak girilirdi.  Fakat artık devir değiştiği için öncelikle sanat okullarında, daha sonra da üniversitelerde tercihli bölüm olarak okutulması gerekir. TRT’de canlı yayına katıldım ve orada bana bizzat bu konular hakkında çalışmalar yapılacağına dair söz verdiler. Fakat maalesef o söz de o yıllarda kaldı. Hiç kimse sözünün arkasında durmadı. Gerek Kültür ve Turizm Bakanlığından gerekse yerel yönetimlerden üst düzey yöneticiler gelsinler, bizimle istişare kurulu kursunlar. Zaten biz Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen sanatkâr belgesine sahip insanlarız. Bunu yapabileceğimize inanıyorum.”

FAYDASI VAR ZARARI YOK

“Çok yumuşak ve iki ile 200 metre arasında derinlikten çıkan bir maden… Süngerimsi bir yapıya sahip. Beyazaltın, Türkmentokat, Karatepe ve bölgede bulunan diğer beş-altı köyden çıkıyor. Araştırma yapılırsa eğer farklı yerlerde bulunma ihtimali de var. Manyezitle hemen hemen kardeş bir madendir. Manyezitin olduğu pek çok yerde lületaşının da bulunduğu söylenir. Dünyada yalnızca Eskişehir’de çıkıyor. İnanın çok muhteşem bir maden… Faydası olup da zararı olmayan sayılı madenlerden bir tanesi... Negatif enerjiyi alıyor, sigara içiminde nikotini yüzde yetmiş süzüyor. Bir nevi doğal filtre… Evinize koyduğunuzda ne kadar negatif enerji varsa hepsini topluyor. Ayrıca ergime noktası çok yüksektir. 3800 dereceye kadar dayanır.”

KİMYASAL İŞLEME TABİ TUTULMUYOR

“Madenden çıkarıldıktan sonra hiçbir kimyasal işlemden geçirilmiyor. Kabuklu halde çıktığı için kabuğunu yüzeysel olarak aldıktan sonra işlemeye hazır hale geliyor. Daha sonra da kafanızdaki figüre göre ıslakken işlemeye başlıyorsunuz. Havayla temas ettiğinde çok çabuk kuruyor. Fakat suya attıktan iki dakika sonra eski yumuşaklığına geri dönebiliyor. Ayrıca beyazlatmak için de herhangi bir işleme tabi tutmuyoruz. Kendi doğal rengi beyazdır. Fakat dilerseniz farklı renkler kullanabilirsiniz. Lületaşı her rengi alabilir. En çok Osmanlı motifleri yapılıyor. Ayrıca sipariş üzerine de motifler yapıyoruz. İşledikten sonra hemen kurumasını isterseniz fırında kurutma şansınız var. Fakat aceleniz yoksa beklediği takdirde kendi kendine kurur. Kuruduktan sonra zımparalama işlemi yapılıyor. Ne kadar güzel zımparalarsanız o kadar güzel olur. Son olarak da balmumunun içine atarak etrafının kaplanmasını sağlıyoruz ve satışa sunuyoruz.”