Bazı zanaatlar gelişen teknolojinin de etkisiyle deyim yerinde ise yok olmaya yüz tutuyor, bazıları ise geçen zamana inat yeni nesillere öğretilerek sürdürülüyor. Bu zanaatı sürdürenlerden biri de Eskişehir’de 4 kuşatır bıçakçılık yapan Başak ailesi. Ailenin son ferdi Melih Başak, dedeleri ve babası gibi zamanı geldiğinde zanaatı küçük oğluna aktararak devam ettirmeyi planlıyor. Bulundukları dükkânın yerini dahi değiştirmeden dedelerinden yadigâr mesleği sürdüren Melih Başak, bir oğlu olduğunu ve ona bu mesleği mutlaka öğreteceğini belirtirken, yine de son kararı kendisinin vereceğinin altını çizdi.

"Bu dükkân babamın babasının babasında kalma"
Dedelerinden kalma dükkân ve meslek hakkında konuşan Melih Başak, geçmişten bu yana meslekteki gelişmeleri aktardı. Açıldığında sadece bıçak bileyen dedelerinden bahseden Başak, şimdilerde ise bıçak satar, hatta imal eder hale geldiklerini ifade etti. Gelişen teknolojiyle bıçak üretiminin hızlandığını ve bazılarının ucuz ve kalitesizleştiğini belirten Melih Başak, “Benim babamın babasının babasında kalma bu dükkân. O zamanlar burayı, sadece bıçak bilemek için açmışlar. Eskiden ayakla basılarak çalışan merdaneli bileme makineleri vardır, onlarla başlıyorlar. Devamında da bıçak yapmaya başlıyorlar. Daha sonraları ise alım satım yapıyorlar. Onların zamanında teknoloji olmadığı için bıçaklar daha kalitesiz imal oluyordu. İşinin ehli ustalar halen daha var. Aynı firmanın ürettiği 20 liraya da 100 liraya da bıçak bulmak mümkün. Dönemimizde çeşit çok fazla, çünkü müşterinin istediği ürünler değişebiliyor. Müşteriler farklı alanlarda kullanmak için bıçak almaya gelebiliyor. Babamın çalıştığı dönemde belli başlı marka vardı. Şimdi ise bu markalara talep düşebiliyor. Bunun yanında ucuz olanı, pahalı olanı, farklı çeşit olanı var” diye konuşarak mesleğin işleyişindeki değişikliler hakkında bilgi verdi.

“Zanaatımız ölmesin”
Mesleği babasından severek ve isteyerek devraldığını söyleyen Melih Başak, bir oğlunun olduğunu ve ona da bu mesleği mutlaka öğreteceğini dile getirdi. Melih Başak, “Benim bir oğlum var. Ben zamanı geldiğinde bu mesleği öğreteceğim. Okumak ister, başka bir iş yapmak ister orasını bilemem, fakat kolunda bir altın bileziği olsun. Benim gönlümden geçen babasının mesleğini yapsın, zanaatımız ölmesin” ifadelerini kullanarak mesleği yaşatmak istediğini belirtti.