Atahan Gezer

AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, “başörtüsü” düzenlemesine ilişkin Anayasa düzenlemesi teklifini gelecek hafta sunacaklarını belirterek, “Anayasa düzenlemesiyle Türkiye bu ayıptan kurtulsun. Bir daha gündemimize hiçbir şekilde gelmesin. Kadınlarımızın hak ve özgürlük alanları, siyasetin malzemesi haline getirilmesin” dedi.

Kurtulmuş, partisinin Eskişehir İl Başkanlığı’nca Sanayi Odası yerleşkesindeki Oda Restoran’da düzenlenen ve Eskişehir milletvekilleri Nabi Avcı, Harun Karacan ve Emine Nur Günay ile İl Başkanı Zihni Çalışkan ve partililerin de yer aldığı “Basın Buluşması”nda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Başörtüsü” tartışmalarına değinen Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Önümüzdeki hafta TBMM’ye sunulacak”

“Kadınların tercih ettikleri ve inançları dolayısıyla giydikleri kıyafetleri dolayısıyla, herhangi bir şekilde ve yerde, kamuda ya da özel sektörde ayrımcılığa tabi tutulmasını tamamen önlemekle ilgili Anayasa değişikliği, ilgili partilerle konuşularak belli bir noktaya gelmiştir. İnşallah önümüzdeki hafta, Anayasa’nın 24’üncü maddesine ilave fıkra ekleyerek, 41’inci maddesinde de değişiklikler yapılarak TBMM’ye sunulacaktır.”

“Bu konuda nice zorluklar yaşadığımızı çok iyi hatırlıyoruz”

“Türkiye, ‘başörtüsü yasakları’ diye adlandırılan, aslında kadınların hak ve özgürlüklerini kısıtlayan davranışlarla yeni karşılaşmadı. Aslında fiilen bitmiş olan bir meseleden bahsediyoruz. Fiilen, böylesine bir kısıtlamanın söz konusu olmadığı, kadınların başörtülü ya da başı açık, kamuda ya da özel sektörde, istedikleri her yerde rahatlıkla yer alabildikleri, eğitimlerini ve kariyerlerini sürdürebildikleri ve bu konudaki yasaklamaların geride bırakıldığı bir dönemi yaşıyoruz ama bu konuda nice zorluklar yaşadığımızı da çok iyi hatırlıyoruz.”

“Bir zulüm dönemini geride bıraktık”

“18-20 yaşındaki gencecik kızlarımızın, sadece başörtüsü kullandıkları için üniversitelerin kapılarından kovulduğu, liselerden uzaklaştırıldığı, Eskişehir halkının da zihinlerinde olan bir gerçektir. Sadece 28 Şubat değil, ondan önceki dönemlerde de her türlü zulmün yapıldığı, insanların hayatlarının karartıldığı, birçoklarının da yurt dışına gitmek mecburiyetlerinde kaldığı, bir kısmının kariyerlerini en iyi noktalarında terk etmek mecburiyetinde kaldığı bir zulüm dönemini geride bıraktık.”

“Bu konuyu gündeme taşıdığı için Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum”

“Bugün itibarıyla bu zulüm, fiilen ortadan kalkmıştır. Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın, bir gece, bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi içeren teklifini, sosyal medya vasıtasıyla Türkiye kamuoyuyla paylaşmış olması, bu konuyu yeniden gündeme taşıdı. Ben, bu konuyu gündeme taşıdığı için Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum. Bundan sonra, madem bir yasa değişikliğini gündeme getirdiniz, bunu engelleyen bir yasa olmamasına rağmen, rahmetli Turgut Özal zamanında da bunu engelleyen bir yasa olmamasına rağmen başlayan bu yasa, fiili zorlamalarla, yüksek yargının vermiş olduğu bazı kararların şerhleri, yasa ittihaz edilerek uygulanmıştır.”

“Anayasa düzenlemesiyle Türkiye bu ayıptan kurtulsun”

“Madem böyle bir teklifte bulunuyorsunuz, haydi gelin, bunu, en üst hukuk normu olan Anayasa değişikliği ile gerçekleştirelim. Herhangi bir uygulayıcının anlayışına bakmaksızın, Türkiye’de kadınlarımız, başörtülü ya da başı açık, özel sektörde ya da kamuda, herhangi bir ayrımcılığa asla tabi tutulamayacağı bir Anayasa düzenlemesiyle Türkiye bu ayıptan kurtulsun. Bir daha gündemimize hiçbir şekilde gelmesin. Kadınlarımızın hak ve özgürlük alanları, siyasetin malzemesi haline getirilmesin.”

“Referanduma dahi gitmeye gerek kalmayacak”

“Bir daha hiç kimse, bunun üzerinden bir siyaset yapmayı ya da bunun üzerinden bir yasak oluşturmayı aklının ucundan bile geçirmesin. Gelin, parlamentoya sevk edilecek bu değişikliklere hep birlikte destek verip, bütün siyasi partiler buraya omuz versin. Türkiye’de hak ve özgürlükleri genişleten yeni bir Anayasa değişikliğiyle birlikte mevcut parlamento, Türk siyasi tarihine önemli bir imza atmış olsun. Bu, aynı zamanda, bütün partilerin samimiyet sınavından geçeceği bir dönem olacak. Ümit ediyoruz ki, referanduma dahi gitmeye gerek kalmayacak. Parlamento çoğunluğuyla bu yasa kabul edilsin. Anayasa’daki değişikliklerle birlikte kadınların hak ve özgürlük alanlarını genişleten bu adımı, hep beraber atmaya muvaffak olalım.”

“Muhalefet, bırakın pozitif gündem oluşturabilmeyi…”

“Altılı masa”dan da bahseden Kurtulmuş, “Türkiye’nin muhalefeti, bırakın bir pozitif gündem oluşturabilmeyi, her gün biraz daha dağınık ve kafa karışıklığı içinde olduğu manzarayı milletimizin önüne seriyor” dedi.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Ortak bir fikir etrafında dahi toparlanabilmesinin mümkün olmadığı anlaşılıyor”

“Türkiye’nin muhalefeti, bırakın bir pozitif gündem oluşturabilmeyi, her gün biraz daha dağınık ve kafa karışıklığı içinde olduğu manzarayı milletimizin önüne seriyor. ‘Altı artılı masa’nın, bırakın ortak bir aday çıkarabilmeyi, ortak bir fikir etrafında dahi toparlanabilmesinin mümkün olmadığı anlaşılıyor. Her gün biraz daha kavga ve iç mücadeleye ve tartışmalara giriyorlar.”

“Bütün millet, ‘Bu masadan ne çıkacak?’ diye bekliyor”

“Bizim bir yıla yakın bir süredir söylediğimiz şey şudur, karşı taraftaki ittifakın, ‘Altı artılı masanın’ genişleme potansiyeli var. Buradaki temel sorun, adayın kimin olacağının tespit edilememesi değil. Ortak bir paradigmanın, programın ve siyasi bir fikir çerçevesinin kurulamamış olmasıdır. Her toplantılarından sonra bütün millet, ‘Bu masadan ne çıkacak?’ diye bekliyor. (Türkiye’nin milli savunma sanayiinde nasıl bir program icra edecekler?’ ‘Mavi Vatan’ın korunması ve Akdeniz’deki hak ve hukuklarımızın geliştirilmesi konusunda nasıl mücadele verecekler?’ ‘Türkiye’nin terörle mücadelesinde, özellikle sınır ötesi operasyonlarında ortak hangi fikirlere sahiptirler?’ ‘İktidara gelirlerse, hangi ekonomi programını uygulayarak Türkiye ekonomisinde adımlar atacaklar?)”

“Kimi aday gösterirlerse göstersinler”

“Bütün bunların üzerinde ortak bir fikirleri ve müşterek hareket ettikleri bir paradigmaları olmadığı görülüyor. Böyle olunca da, adaylar üzerinden sürekli karşılıklı atışmalar içindeler. Her gün birisi bir şey söylüyor. Her gün aday üzerinde spekülasyonlar gündeme geliyor. Tabii ki karşı tarafın kimi aday göstereceği bizi ilgilendirmez. Kimi aday gösterirlerse göstersinler. Şunu söylemek hakkımız, siyaset, yarış işidir. Bizim adayımız bellidir, ne yaptığı bellidir. Karşı tarafın adayı beli olmadığı gibi vizyonu hiç ortada yoktur. Vizyon anlamında eseri dahi yoktur.”

“Togg’dan Eskişehir’de bahsetmek ayrı bir keyif”

Kurtulmuş’un gündeminde, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Gemlik’teki fabrikasının açılışı yapılan yerli otomobil Togg da vardı. “Togg’dan Eskişehir’de bahsetmek ayrı bir keyiftir” diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“29 Ekim’de açılışını yaptığımız, Türkiye’nin gurur tablolarından birisi olan Türkiye’nin yerli otomobili Togg’u, vatandaşımıza huzur ve güven gündemlerimizin göstergelerinden birisi olarak kabul etmek lazım. Devrim arabaları, 1961 yılında, tamamen yerli mühendisler tarafından yapılmış, çalıştırılmıştır.”

“Türkiye’nin sanayileşme tarihi, aynı zamanda ihanet tarihidir”

“Türkiye’nin sanayileşme tarihi, aynı zamanda Türkiye’nin ihanet tarihidir… Türkiye, ne ihanetlerle karşılaşmıştır… Şahika olanlardan bir tanesi de Devrim arabaları ihanetidir. Şeytanın aklına gelmeyecek işlerle, TBMM’deki geçit töreninde Devrim arabaları, maalesef akıbete uğratılmıştır. Karanlık bir zihniyet tarafından yok edilmiştir.”

“Bu ihanetler olmasaydı…”

“TUSAŞ’ın devamı olan TEI, hem Eskişehir hem de Türkiye için bir övünç meselesidir. Türkiye, 1978’de, İtalyan ‘Tornedo’ firmasıyla yerli uçağını yapacakken, Türkiye’nin karanlık odasından gelen bir telgraf emriyle Türk tarafı masadan kaldırılmıştır. Eğer bu ihanetler olmasaydı, bugün iftiharla bahsettiğimiz Togg’u, belki biz 1961 yılında Devrim arabalarıyla üretmiş olacaktık. Bu ihanetler olmasaydı, rahmetli Nuri Demirağ, 1940’lı yıllarda Türkiye’nin savaş uçağını yapmış olacaktı.”

“Nabi hoca, Türkiye’nin sayılı isimlerinden birisidir”

Kurtulmuş, gazetecilerin, “Eskişehir, turizm anlamında başarılı bir kent olarak yorumlanıyor. Siz, dışardan nasıl gözlemliyorsunuz?” sorusuna, şöyle cevap verdi:

“Nabi hoca, hakikaten Türkiye’nin kültür, sanat ve edebiyat alanında sayılı isimlerinden birisidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı sırasında da Türkiye nezdinde çok büyük çalışmaları oldu. Özellikle, Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak, Eskişehir’i ilan ettiği yıl, öncesinde ve sonrasında, Eskişehir’in her alanda olduğu gibi turizm alanında da mesafe kat ettiği bir yıldı.”

“Eskişehir’in önemli bir aşama kat ettiğini biliyoruz”

“Eskişehir, dokusu ve coğrafi konumu itibariyle turizmin gelişmesine çok uygun… Eskişehir’i bakanlığım sırasında, Nabi hocanın bıraktığı yerden takip ettim. Eskişehir’in önemli bir aşama kat ettiğini biliyoruz. Yeter mi? Yetmez… Biz, ‘yeter’ dediğimiz her yerde geri düşeriz. Turizm anlamında Eskişehir’in, çok güçlü yoluna devam etmesi gerekir. Gelinen nokta iyidir, başarılıdır ama çok daha ileriye götürmemiz gerekir.”