Bir takım programlara katılmak üzere Eskişehir’e gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, burada bir otelde STK, muhtarlar ve üretici birlikleriyle buluştu. Düzenlenen toplantıda bir konuşma yapan Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı'nın neyi nasıl yapacaklarını anlatmadıklarını ve günün 24 saatinin konusunun kendisi olduğunu iddia ederek, “Şimdi bir iftira kampanyası üstünden bir seçim götürülüyor. Ne kadar bel altı vurulacak alan varsa, insanları kötüleyecek alan varsa hepsini yaptılar. Ama tutmuyor, tutmaz da zaten. Neden tutsun? Hangi gerekçe ile tutsun. Yazıktır, günahtır. Harcanan zamana yazıktır, günahtır. Emeğe yazıktır günahtır. Kullanılan onca devlet imkanına yazıktır, günahtır. İnsanların bulunduğu mekana saygı duyulmayacak bir atmosferin oluşturulması yazıktır, günahtır. Siz çıkıyorsunuz seçim propagandası yapmaya, eyvallah. Neyi nasıl yapacağınızı anlatın. Hayır günün 24 saati ana konu benim, 'Bay Kemal'. Ana konu benim. E güzel ben bundan memnunum. İtirazım yok. Gerçekten bir itirazım yok. İdam sehpaları kurdular benim için, 'İdamını istiyoruz'. Buyurun edin kardeşim. Eğer benim idamım ile bu memleket düzlüğü çıkacaksa, çiftçi hayatından çok memnun olacaksa, 8 milyon kişi iş bulaksa ben hazırım olur yapın. Memleketin huzuru için yapın bunu” şeklinde konuştu. 

"Eğer Türkiye’de bir beka sorunu varsa sizin yüzünüzden vardır" 
"Eğer Türkiye’yi bir beka sorunu ile karşı karşıya getirdiyseniz o koltukları bırakın" diyerek iktidara yüklenen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "En başından beri tutturdular, 'Memleketin bir beka sorunu var'. Ne beka sorunu kardeşim? Ne beka sorunu? Ya seçeceğimiz kim? Ya mahallenin muhtarı, ya köyün muhtarı? Muhtar seçildi. Görev yapacak. Bunun beka ile ne ilgisi var. Belediye meclis üyesi. E seçiyoruz. Belediye meclisine gidecek, belediye başkanının getirdiği projelere olumu veya olumsuz görüş belirtecek. Ya bunun Türkiye’nin bekası ile ne ilgisi var? İl Genel Meclis üyesi. Başkan kim? Vali. İl Genel Meclis üyesi seçilecek. Vali projelere ya katılacak ya katılmayacak. Bunun Türkiye’nin beka sorunu ile ne ilgisi var? Büyükşehir belediye başkanı ya da belediye başkanı seçilecek. Beldeye hizmet edecek. Bütçesi var. Vatandaş da denetleyecek. Bunun beka ile ne ilgisi var? Eğer Türkiye’de bir beka sorunu varsa sizin yüzünüzden vardır. 17 yıldır bu memleketi kim yönetti? Almanlar mı, Fransızlar mı, Japonlar mı, Güney Kore mi yönetti? Siz yönettiniz. Tek başınıza yönettiniz. Eğer Türkiye’yi bir beka sorunu ile karşı karşıya getirdiyseniz o koltukları bırakın. Bırakın o koltukları. Yazıktır, günahtır. Farkında bile değiller. Türkiye he şeye rağmen bölgesinin en güçlü ülkesi. Ya bir devleti yöneten kişi ve ona destek veren ve onun sözcüsü kalkıp da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni sıradan, her an sorun gelebilecek bir devlet gibi topluma sunuyorlar. Yazıktır. Tarihe saygı duymak lazım. Bu ülkenin milli Kurtuluş Savaşı’na saygı duymak lazım. Ne beka sorunu kardeşim. Biz bu ülkenin geleceği için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Canımızsa canımızı veririz, malımızsa malımızı veririz. Yeter ki bayrağımız dalgalansın. Biz bunu yaparız” açıklamalarında bulundu. 

“82 milyonu kucaklama konusunda ortak paydamız var” 
Millet İttifakı olarak farklı partiler olduklarını fakat 82 milyonu kucaklama konusunda ortak paydalarının olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “İş birliği yaptık evet. İYİ Parti ile iş birliği yaptık. Saadet Partisi ile diresek temasımız var. Saadet Partisi’nin bazı yerlerde belediye başkan adayı çıkarmadık, onlara destek veriyoruz. Evet veriyoruz. İYİ Parti ile de bazı yerlerde büyükşehir belediye başkan adaylığı için aday çıkarmadık, evet destek veriyoruz. Onlar da bizi destek veriyor. Bu iş birliğini neden yapıyoruz? Amacımız ne? Amacımız şu, bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmesin, bu ülkede tam anlamıyla bir demokrasi olsun, bu ülkede herkes huzur içinde yaşasın, bu ülkede herkes üretsin, alın teri döksün ve karşılığını alsın. Bu ülkede birik beraberlik olsun. Bu ülkede hak olsun, hukuk olsun. Bu ülkede belediye başkanı birilerinin baskısı altında değil, vatandaşın tercihi ile gelen belediye başkanları yaptıkları harcamaların her kuruşunun hesabını vatandaşa versin. Bunun için yapıyoruz. Medya bağımsız olsun, özgür olsun. Yüzde 95’ini kontrol etmesin bir siyasal güç. Doğruları yazsın medya. Evet eleştiri hakkını da kullansın. Biz bunun için yapıyoruz. Bu iş birliğinin, bu ittifakın Türkiye’nin geleceği açısından son derece değerli bir çalışma olduğunu bütün milletin bilmesi lazım. Evet farklı partileri biz evet, farklı görüşlerimiz var evet ama demokrasi konusunda, üretme konusunda, birlikte yaşamak konusunda 82 milyonu kucaklama konusunda ortak paydamız var. Biz bu ortak paydamızı ne kadar büyütürsek o kadar güzel olacak. Bizim başka bir şey istediğimiz yok. Belediye başkanlarımız çıkıyor zaten. Bizim ile onlar arasındaki temel farklılık şu. Biz de belediye başkanımız toplantılardan veya mitinglerden önce belediye başkan adaylarımız çıkar ve konuşurlar. Projelerini anlatırlar, vatandaş dinler, sonra biz konuşuruz. Onların belediye başkanının proje anlatma hakkı yok. İzin vermiyorlar. İzin yok. Ne için? Ben belediye başkanın olarak seçilirsem projelerimi Erdoğan anlatacak. Kim söylüyor? İstanbul gibi devasa bir megapolün belediye başkan adayı, eski başbakan söylüyor; 'Projeyi şimdi ben anlatmayım, sayın Erdoğan benim projelerimi anlatacak'. E İstanbul’u kim yönetecek? İstanbul’u Ankara’dan mı yönetecekler, yoksa belediye başkanı İstanbul’dan mı yönetecek?” diye konuştu.