Bu 3 konuyla ilgili 3 ayrı soru önergesi hazırlayan Kabukcuoğlu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a 13 soru yöneltti.

4+4+4 Eğitim Sistemi Okullaşma Oranını Düşürdü

Düşük gelirli bir ailede doğan ve yoksulluğun kuşaktan kuşağa geçtiği ülkelerde doğuştan gelen eşitsizliklerin aşılması ve insanların doğdukları ortamın sosyo-ekonomik koşullarından daha iyi bir yaşama sahip olabilmeleri iktidarların eğitim politikalarıyla doğrudan bağlantılı olduğunun altını çizen İYİ Partili Kabukcuoğlu “ AK Parti Devri iktidarında Eğitim Sistemi 16 kez değiştirildi. Milli Eğitim Bakanlığının koltuğu 7 ayrı bakan gördü. İstikrar yok. Çocuklarımızın ve velilerimizin içselleştiremediği, hep bir sil baştan zihniyetiyle idare edilen Milli Eğitim Sistemimizde çocuklarımızın başarılı olmasını beklemek gerçek dışı olur. Bakınız 2012-2013 yılında 4+4+4 sistem getirildi. O yıl İlkokul çağı okullaşma oranı % 98.86 idi. 2018-2019’a bakıyoruz %91.92’ye gerilemiş. Eskişehir’imiz de ise %97.94’den %90.99’a bir gerileme yaşanmıştır. Bu çocuklarımız eğitim sisteminin içerisinde değilse, şuanda nerede? Geçim sıkıntısı yaşayan ailelerinin, günlük yaşamını sürdürebilmesi için çalışıyor.”dedi.

Kabukcuoğlu, Bakan Selçuk’un aşağıdaki soruları yanıtlanmasını istedi.

  1. Ülkemizdeki ilkokul çağı okullaşma oranlarında yaşanan düşüşün sebepleri nelerdir?
  2. 2012-2013 yılında ilkokul çağı okullaşma oranımız %98.86 iken, getirilen 4+4+4 kademeli Eğitim Sistemi bu oranı neden koruyamamış, geriletmiştir?
  3. Bakanlığınızın okullaşma oranını arttırmak üzerine yapmış olduğu çalışmaların ve atılan adımların başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenleri nelerdir?
  4. Ailelerin yaşadıkları yoksulluğu ve bundan dolayı çocukların çalışmak zorunda oluşunu, ilkokul çağı okullaşma oranının düşmesine neden olduğunu düşünüyor musunuz?
  5. Genelde Eğitime, özelde ise eğitim yatırımlarına ayrılan bütçeyi, eğitime erişimde yaşanan eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için yeterli buluyor musunuz?
  6. Günümüzde cehaletin yüceltilmesinin ilkokul çağı okullaşma oranının gerilemesinde bir payı var mıdır?

Sadece 26.000 Okulumuz Hijyenik ve Temiz

MEB’in, 2019 yılına ilişkin faaliyet raporuna bakıldığında, okullardaki hijyen ve temizliğin, “Zayıflıklar” arasında yer aldığını, resmi verilerine göre, Türkiye genelindeki 55 bin okuldan yalnızca 26 bini bakanlığın belirlediği temizlik ve hijyen kriterlerini sağladığını belirten Kabukcuoğlu, “ Bakanlığın denetimleri sonucunda 26 bin okul, beyaz bayrak alırken çok sayıda okulda sabun ve tuvalet kâğıdı gibi temizlik malzemelerinin olmadığı tespit edilmiş. Okullarımızda temizlik işleriyle görevli tutulan personel sayısı yetersiz. Okulların 31 Ağustos 2020 de açılacağı planlanıyor. Bu süre bu eksiklikleri gidermek için yeterli midir? Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen sınavlarda virüsün yayılmasına davetiye çıkaracak görüntülere hep birlikte şahit olduk. Velilerimizin endişelerini giderecek, çocuklarımızın sağlığını koruyacak önlemleri almak çok önemli. Sosyal mesafenin nasıl sağlanacağı ise şüphelidir. Sadece Eskişehir’de ikili eğitime devam eden 28 okulumuz var. MEB’in resmi verilerine göre, ortaokulda öğrenci sayısı 30’ün üzerinde olan şubelerin oranı %24,69’a ulaşmıştır. Mevcudu 30’dan fazla olan ilkokul şubelerinin oranı ise %18,93. Toplam 186 bin 718 öğrencinin birleştirilmiş sınıfta eğitim gördüğü bilinmektedir. Sınıflarımızın büyüklüğü 30-50 metrekare arasında değiştiği düşünüldüğünde, yüksek sınıf mevcutları nedeniyle rehberde belirlenen oturma planının doğru uygulanabilme ihtimali çok düşüktür.” dedi ve Meclise sunduğu soru önergesinde Bakan Selçuk’un aşağıdaki soruları yanıtlaması istedi.

  1. Ortaokul şubelerinin 4’te 1’i , İlkokul şubelerinin ise 5’te 1’inin mevcudu 30’un üzerindeyken rehberde belirtilen kurallara uygun sosyal mesafeye uygun eğitim ve öğretim verilmesi için sınıf planlanması nasıl yapılacaktır? Hâlihazırda ikili eğitime devam eden kurumlarda salgın riskinin artmaması adına ne tür tedbirler alınacaktır? Bakanlığınız, bu dönemde sosyal mesafe kurallarına uygun eğitim ve öğretim yapılmasının çözümünü için ikili veya üçlü eğitim sistemini mi hayata geçirmeyi mi düşünmektedir?
  2. Normal şartlarda bakanlığın belirlediği temizlik ve hijyen kriterlerini sağlayamayan 29.000 okulumuz var iken, pandemi döneminde bu okulların hijyen ve temizliğini sağlamak için ekstra olarak ne gibi önlemler alınmıştır? Örneğin 29.000 okulun bakanlığın belirlediği hijyen koşullarına uygun kriterleri sağlayıp sağlamadığı hususunda bir denetim gerçekleşmiş midir? Bakanlığınız bu hijyen koşullarının sağlanması için okullara ekstradan kaynak aktarımı veya temizlik malzemesi yardımı yapacak mıdır?
  3. Ülkemizdeki 55.000 okulda hâlihazırda kaç temizlik personeli görev almaktadır? 1 temizlik personeline kaç öğrenci düşmektedir?
  4. 52.000 okulumuzda revir birimi bulunmadığı ve 55.000 okulumuzda sadece545 salık görevlisinin olduğu düşünüldüğünde, bu durum Pandemi döneminde öğrencilerimiz için bir risk oluşturduğunu düşünüyor musunuz?
  5. Bakanlığınız, 55.000 okulumuzda “Covid-19 Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberine ”göre gerekli önlemleri alması için 31.08.2020 tarihine kadarki süreyi yeterli buluyor mu?

Hiç Kimse Eğitim ve Öğretim Hakkından Yoksun Bırakılamaz

Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu’nun Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi’nde güncelleme yaptığını; okulların açılmasıyla birlikte velilere çocuklarında COVID-19 bulgularına rastlaması halinde, çocuğunu okula göndermemesi için taahhütname imzalatılması kararı alındığını söyleyen Kabukcuoğlu, “Anayasa’nın 42’inci maddesine göre Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 7’inci maddesine göre ilköğretim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır. 222 sayılı İlköğretim ve Eğitimi Kanunu’nun 52 maddesine göre ise, her öğrenci velisi yahut vasisi veya aile başkanı çocuğunun mecburi ilköğretim kurumuna devamını sağlamakla ve özrü yüzünden okula gidemeyen çocuğun durumunu en geç̧ üç̧ gün içinde okul idaresine bildirmekle yükümlüdür. Velilerin yükümlülükleri yasa ile zaten düzenlenmiştir. Bu istenilen taahhütname, başka amaçlar içerdiğine yönelik kuşkular uyandırmaktadır.” dedi.

Kabukcuoğlu, Bakan Selçuk’un aşağıdaki soruları yanıtlanmasını istedi.

  1. İstenilen taahhütnamenin yasal dayanağı nedir?
  2. İstenilen taahhütname ile öğrencilerde görülebilecek olası Covid-19 vakaları neticesinde idare aleyhine açılabilecek davalara savunma zemini mi amaçlamaktadır?
  3. İstenilen taahhütnamenin imzalanmaması neticesinden herhangi bir yaptırım öngörülmüş müdür?