İzmir doğumlu olan Buse Türe, yedi yıldan beri memleketi Eskişehir’de ikamet ediyor. Eğitim hayatını Anadolu Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümünde sürdüren Türe “Her ne kadar çok yönlendirilsem de resim üzerine bir lisans eğitimi almayı uygun bulmadım. Hatta herhangi bir teknik eğitim de almadım. Çünkü hiçbir zaman resmi işe dönüştürmek istemedim. Eğer işe dönüştürseydim; üzerimde bir baskı hissedecek ve yaptığım iş hobi olmaktan çıkacaktı” ifadelerini kullandı.

2-3 YAŞINDA BİLE RESİM ÇİZİYORDUM

2-3 yaşında bile resim çizdiğimi hatırlıyorum. Aslında beni ilkokula başladığımda sınıf öğretmenim keşfetti ve ailemi bu konuda yönlendirdi. Fakat daha küçük olduğum için kurs ortamına girmek istemedim. Her ne kadar kursa gitmesem de resmi hiçbir zaman bırakmadım.

RESİM HEP YANIMDA OLDU

Bütün ruh hallerimde yanımda sürekli resim vardı. Mutlu, üzgün veya boşta hissettiğimde kendimi hep resim yaparken buldum.

TEKNİKLERİ KENDİM KEŞFETTİM

Deneme yanılma yöntemiyle, hatalar yaparak kendimi geliştirdim. Şu anda da eksiklerimi fark edip yapamadığımı düşündüğüm çok an oluyor. Fakat kendi kendimi eğitmek hoşuma gidiyor. Zaman zaman teknik bilgiler veren internet sitelerinden ve kitaplardan da yararlanıyorum. 

HER SANATÇI ZİHNİNİ ZORLAMALI

Çünkü onlar biraz daha yapılabilir gibi geliyor. Genelde tuvale hayal gücümü aktarmayı seviyorum.  Bence her sanatçı zihnini zorlamalı. Zihnimde tasarladığım şeyi tamamen olduğu gibi aktarabilmeye odaklanıyorum. Fakat bu her zaman mümkün olmuyor. Çünkü gerçekten çok zor bir işlem... Fakat ne olursa olsun ben bunu denemekten vazgeçmiyorum. Bunu yaparken de absürt renkleri kullanmayı tercih ediyorum. Renklerin uyumsuzluğu benim için farklı bir uyum yaratıyor.

BÜTÜN RESSAMLARDAN BİR ŞEYLER ÖĞRENİYORUM

Dünyada ve ülkemizde isim yapmış bütün ressamların resimlerini inceleyip, her birinden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Örneğin Gustav Klimt’in “The Kiss” tablosundaki altın tonlarını ve anlatmak istediği figürleri çok seviyorum. Tablodaki karmaşa halindeki sadelik ilgimi çekiyor. Aslında daha soyut düşünceye yönelik şeyler ilgimi çekiyor ve onlardan ilham alıyorum. Özellikle internet ortamında pek çok ressamın eserlerini görebiliyoruz. Ben de bu sanatçılardan takip edebildiğim kadarını inceliyorum ve bir şeyler kapmaya çalışıyorum.

GÖZ ÖNÜNDE OLMAK İSTEMEDİM

Bu nedenle resim yaptığımın bu kadar göz önünde olmasını istememiştim. Fakat bir süre sonra yakın çevrem ve arkadaşlarım yaptığım çalışmalar için ayrı bir hesap açmam ve orada paylaşmam yönünde baskı yapmaya başladılar. Bende günümüzde çoğu şey sosyal medya üzerinden yürüdüğü için bunu yapmam gerektiğini hissettim.

SADECE KENDİ YAPTIĞIM ÇALIŞMALARI SATIYORUM

Aslında hiçbir zaman sanatı ticarileştirmek istemedim. Bu nedenle ilk başlarda satış yapmıyor ve sipariş almıyordum. Şu anda yaptığım çalışmaları sosyal medya hesabında paylaşıyorum ve sadece kendi yaptığım çalışmaları satışa sunuyorum. Satış için çok fazla talep oluyor. Fakat kendi yaptığım çalışmalar dışında ekstra bir sipariş almıyorum.

SANAT HAK ETTİĞİ DEĞERİ GÖRMÜYOR

Bu nedenle sanatın hiçbir dalda hak ettiği değeri gördüğünü düşünmüyorum. Fakat Eskişehir’de diğer şehirlere nazaran sanata olan ilginin çok daha güzel olduğunu gözlemledim. Bu da beni çok mutlu ediyor.

İYİ VE GÜZEL ŞEYLER YAYILMALI

Dünya da git gide daha kötü bir yer olmaya devam ediyor. Dünyada yaşanan bu kadar kötü olaya şahitlik ederken bir yandan da iyi ve güzel şeylerin çok fazla göz önünde olmasını istiyorum. Profesyonel veya amatör olması fark etmez... Sadece emek verilmiş ve paylaşılmak istenen her şeyin daha fazla yayılmasını istiyorum. Zaten resmi de bunun için yapıyorum. Benim tek temennim bu…