Basım tarihinin üzerinden uzun yıllar geçmiş olan ve halk arasında eski kitap olarak görülen, fakat sahafların gözdesi olan eserlerde ilginç ve değerli detaylar yer alıyor. Kapağı, baskı tarihi, imzası, yazarı, basımevi gibi birbirinden farklı detayı ile değerlendirilen kitaplar birçok sahafın ilgi odağı oluyor. Kitapların içine çeken dünyasına ayak uyduran ve bir anda her yeri kitap dolu odalarda hatta evlerde kendisini bulan sahaflar, hazine değerinde büyük bir kütüphaneye sahip oluyor.

“Kitap birkaç anlam ifade ediyor bence”
Aldığı kitaplarla hobisini ticarete çeviren ve sahaf dükkânı açan 33 yaşındaki Burak Kılıç, satın aldığı eserleri neye göre seçtiğini anlattı. Kitapların her birinin ayrı anlamlar taşıdığını ifade eden Kılıç, “Dünya’da büyük bir çöplük var. Her şeyin dâhil olduğu bu çöplükte kitaplar da var. Kitap birkaç anlam ifade ediyor bence. Bilgi, nesne, koleksiyon ve popüler değerler taşıyan kitaplar var. Bizim için nitelik anlamında önemli olan 2 şey var. Birisi koleksiyon değeri, diğeri ise bilgi ve nitelik değeri. Burada ayrım kişinin önceliğiyle alakalı olarak değişiyor. Buraya girene kadar olan bilinçle alakalı. Buraya giren insanın kitap bilgisi, merakı ve açlığı bu ayrımlardan birisini gösteriyor. Kapağın değerini, kapaktaki detayı, çevirmenin kim olduğu, yayınevinin bilgisi önemli konular oluyor. Bende bunları çok önemsiyorum. Mümkün olduğunca dükkânımda her kitabı bulundurmamaya çalışıyorum” dedi.



“Sahaflar bir noktadan sonra arkeolojik bir müze gibidir”
Kitapçılarla sahafların aynı işi yapmadıklarını belirten Burak Kılıç, “Kitapçıda her türlü kitap satılıyor. Dini, ders, test, yeni, popüler kitaplar, kitap ayracı, magnet gibi şeyleri rahatlıkla satabiliyorlar. Bu durum değişiyor. Sahaflar bir noktadan sonra arkeolojik bir müze gibidir. Çünkü elimizde bulundurduğumuz kitaplar antikanın bir tık altı oluyor. Antikanın nesne olarak hemen arkasında sahaflardaki kitaplar geliyor. Osmanlıca, Fransızca, Almanca, Rumca, Ermenice gibi diğer dillerde kitaplar var. Türkiye bu konuda oldukça zengin” ifadeleriyle farkları anlattı.

“Bu detaylar zaten işi güzel kılıyor”
Kitapların kapaklarının dahi ayrı bir önemi olduğunu belirten Kılıç, zamanla çizimlerinden sanatçıyı tanıdıklarını belirterek “Çizim kapaklar var. Kapak sanatçılarının imzaları var. Bunlarda bir süre sonra göz aşinalığı oluşuyor ve kimin çizimi olduğunu imzaya gerek olmadan tanıyabiliyoruz. Detaylarda imzalar denk geliyor. Bazen yazarın bazen çevirmenin bazen de kitapla alakası olmayan 2 kişinin imzası oluyor. Bir yazarın başka bir yazara kitap hediye ettiği durumlarda oluşuyor. Bu şekilde ufak ama benim için değerli detaylar var. Bu detaylar zaten işi güzel kılıyor” ifadelerini kullandı.

“Bir eseri nadir kılan şey dolaşımda olup olmamasıdır”
İşyerindeki bulundurduğu ve kendisi için en değerli ürünlerini tanıtan 33 yaşındaki sahaf, her parçanın ayrı özelliğinin olduğunu ifade etti. Elindeki her eserin ayrı değeri olduğunu fakat bazı parçalarında daha nadir olduğunu belirten Burak Kılıç şu ifadeleri kullandı:
“Dükkânımda en değerli parçalardan bir tanesi Ahmed Arif’in kaseti. Çok kolay bulunmuyor. Kendi sesinden şiirlerini kasete kaydetmiş. Hem müzik hem de şiir anlamında çok önemli bir parça. Behçet Aysan’ı kolay kolay herkes bilmez. Öldürülen bir şair. Yayınevi sahibi de öldürülmüştü. 10-12 sene kadar önce bir kitapçıda buldum bu kitabı. Dükkânın önündeki bir sepette duruyordu. İçinde imza ve numarası vardı. İçindeki şiirlerin tamamı el yazısı. Bir eseri nadir kılan şey dolaşımda olup olmamasıdır. Mesela Ahmed Arif’in kendi imzası olan bir şiir kitabı, çok rastlanmıyor buna. Tarık Buğra çok imza atmayan bir yazar. Onun da imzalı kitabı var. Sebahattin Ali’nin ilk baskı Sırça Köşk kitabını satın aldım. Telefonda söylemişti ilk önce. Kitabın kendi kapağı olduğu için cüzi olmayan bir miktar ödeme yaparak satın aldım. Şimdi olsa gene alırım. Kolay elde edilemeyecek, nadir ve hem maddi hem manevi değeri olan bir kitap bu. “