Şimdi sıra Eski Mısır’a geldi. Amon Okulu, her kitapta farklı bir uygarlığın anlatıldığı ve bilgeliğin nasıl korunduğunun ve aktarıldığının işlendiği altı kitaplık bir serinin ilk kitabı. Serinin ismi ise Karanlıktaki Işık.

Bu kitapları yazabilmek için çok sayıda eğitim almam, farklı farklı konularla ilgilenmem gerekti. Neler yaptığımdan kısaca bahsetmem gerekirse; İstanbul Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü’nü, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdim.

Londra’da bulunan Mayo School of Astrology’den Astroloji eğitimi aldım. Evrenin yapısında karanlık enerjinin varlığını kanıtlayan çalışmalarından dolayı 2011’de Nobel Fizik Ödülü’ne layık görülen Prof. Dr. Brian Schmidt’ten astronomi ve astrofizik dersleri aldım.

Yabancı dil eğitimi almaya oldukça küçük yaşlarda başladım, devam eden süreçte Cambridge Üniversitesi’nden ileri lisan sertifikası edindim.

Oxford Üniversitesi’nden Mısırbilim, Manchester Üniversitesi’nden Hiyeroglif eğitimi aldım. Yunanistan, İtalya, Mısır, Kamboçya, Çin ve Tibet’te antik uygarlıklar ve kültürleri hakkında incelemelerde bulundum.

Prometheus Yayınları’nın kurucusu ve yayın yönetmeni olarak, profesyonel olarak tercümanlık yapmakta, felsefe, mitoloji, astroloji ve antik uygarlıklar hakkında konferanslar vermekteyim.

Bu kadar farklı konuları çalıştıktan sonra bunları sürükleyici birer kitap olarak sizlerle paylaşma zamanı geldi.

Kitap hakkında bir fikir vermesi için Amon Okulu’nun öz sözünden bir kısmı aşağıda paylaşıyorum:

10 yaşındaydım. Ailem beni Paris’teki Louvre Müzesi’ne götürmüştü. Hayatımın ilk şokunu orada yaşadım. Müzenin Eski Mısır Bölümü’ndeki eserler beni büyülemişti. Sonrasında Mısır’la ilgili bulabildiğim her şeyi okumaya başladım. Paris’teki bu karşılaşmadan 7 yıl sonra, 17 yaşındayken de kuzeyden güneye bütün Mısır’ı gezme şansım oldu.

Nil üzerinde seyahat ederken gördüğüm Orion ve Sirius’u, Karnak Tapınağı’nda izlediğim gün doğumunu, Büyük Piramit ve Sfenks’in akıllara durgunluk veren görkemini hayatımın sonuna kadar unutamayacağım.

Dünyanın en uzun süre var olan uygarlıklarından biri olan Eski Mısır, son iki yüz yıldır bilimsel olarak çalışılıyor ve her geçen gün yeni şeyler keşfedilmeye devam ediliyor. Çöl kumlarının altından çıkanlar, daha nelerin gömülü olduğu konusunda insan hayallerini zorluyor.

Yapılan bütün çalışmalara rağmen Eski Mısır ile ilgili bilinmeyenler, bilinenlerden daha fazla. Piramitlerin nasıl ve neden inşa edildiğinden tutun da, Eski Mısır uygarlığının gerçekten ne kadar eski olduğuna kadar pek çok konu hakkında Eski Mısır uzmanları fikir birliği içinde değil.

Eski Mısır’ın daha eski bir uygarlığın mirasçısı olduğunu söyleyen Schwaller de Lubicz şöyle diyor: “Bugünkü Batı zihniyetiyle Eski Mısır bilgelerinin zihniyeti arasındaki bilinç farkı kadar büyük bir bilinç farkı, başka hiçbir zaman olmamıştır. Eski Mısır’ı anlayabilmek için, şimdiye kadarki yaklaşımımızdan daha farklı bir yaklaşıma ihtiyacımız var.”

Amon Okulu isimli bu kitap, Eski Mısır’a dair daha farklı bir yaklaşım sunmak için yazıldı.

Dünyanın en eski ve en uzun süre var olmuş uygarlıklarından biridir Eski Mısır.

Piramitleri, tapınakları ve sırlarıyla binlerce yıldır insanlığın ilgisini çekmiş ve hayallerini zorlamıştır.

Tarihteki ilk şifreleme sistemi olan hiyerogliflerden, bilgeliğin korunmasına; bilge yöneticilerin yetiştirilmesinden, aydınlık ve karanlık arasındaki savaşa kadar bütün gizemlerin cevabı Amon Okulu’ndadır.

Amon Okulu’nda insan, kendi içindeki tanrısallığın farkına varır. Bu sırrı çözmek için yolcu, uzun ve zorlu bir maceraya hazır olmalıdır.

“Kötülükle karşılaşacaksın ve sana ışığı söndürmeni söyleyecek. Unutma, karanlıkta bile her zaman ışık vardır.” Thoth

Mısır bir varış noktası değildir, hiç bitmeyen bir yolculuktur. Mısır ismi verilen bu gizemin, kendi ruhumuza doğru yaptığımız yolculukta, bize ilham vermesi dileğiyle...