“Emekçiler açısından bir emek sömürüsü yaratan taşeron işçiliği, kamu sektöründe de yaygın bir hal almıştır.” diyen CHP Eskişehir Milletvekili Süllü, Aralık 2017’de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklikler yapılarak taşeron şirketlerde çalışan kamu işçilerinin, 2018 yılında merkezi idarede sürekli işçi kadrosuna, yerel yönetimlerde ise belediye şirketlerine geçirildiğini belirtti.

“Taşeron işçiliğini sona erdirdiği iddiasıyla AKP iktidarı tarafından kamuoyuna duyurulan kararname, yerel yönetimlerde özel şirket çalışanı iken belediye şirket çalışanı olma değişikliğini getirirken esas büyük mağduriyet, kararname kapsamına alınmayan özel bütçeli kuruluşlar ve kamu iktisadi teşekküllerinde çalışan işçiler açısından yaşanmıştır.” diyerek kanun kapsamı dışında kalan on binlerce taşeronun mağduriyetinin görmezden gelindiğine dikkat çekti.

ESKİŞEHİR’DE TAŞERON İŞÇİLER KADRO BEKLİYOR

“KHK ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamındaki idareler ile bu kapsamında olmayan, bazı özel bütçeli kuruluş ve KİT’ler dışarıda kalmıştır. Kanun kapsamında olmayan ve 696 sayılı KHK’nin ek (1) listesinde yer almayan 26 farklı özel bütçeli kuruluştaki taşeron işçiler, kapsam dışı kalarak mağdur edilmiştir. Ayrıca, 26 farklı Kamu İktisadi Teşebbüsünün de kapsam dışı kalması ile on binlerce taşeron işçiye kadro yolu kapanmıştır.” diyen Süllü, Eskişehir’de Şeker Fabrikası, TÜLOMSAŞ, ETİ Maden İşletmeleri başta olmak üzere 2 bine yakın taşeron işçinin kadro beklediğini belirtti.

Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre Türkiye’de 744 bin 342 kamu taşeron işçisi kadroya alınırken, yaklaşık 275 bin işçinin kadrosuz olarak çalışmaya devam ettiğini belirten CHP Eskişehir Milletvekili Süllü, “Bu durum, taşeron işçisi olarak çalışmayan devam eden emekçiler açısından, Anayasa’nın “kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırı olduğu gibi, Çalışma Hakkı ve Ödevini düzenleyen 49. Maddesi gereği çalışma barışının bozulmasına da yol açmaktadır. Ayrıca, yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Sosyal Güvenlik Hakkını düzenleyen maddesinin, devletin, “sosyal güvenlik hakkını düzenleyerek gerekli tedbirleri alması” maddesini de aynı koşularda çalışan işçiler arasında fark yaratması yönüyle ihlal etmektedir. Düzenlemenin, OHAL dönemi devam ederken KHK ile yapılması, Anayasa Mahkemesine başvuru olanağını da ortadan kaldırmakta; kapsama girmeyen işçiler haklarını Anayasa Mahkemesinde arayamamakta; kadrolu işçilerle eşit hak ve ücret alamayan işçiler Anayasa Mahkemesine gidememektedir.” diyerek yaşanan emek sömürünü dile getirdi.

Tüm taşeron işçilere koşulsuz kadro sözü verilmesine karşın, kapsam dışında kalan ve halen taşeron işçi olarak mağduriyet yaşayan emekçilerin yaşadığı sorunların tespiti ve kadroya geçirilme koşulların oluşturulması gerektiğini söyleyen Dr. Jale Nur Süllü “Verdiğimiz Meclis Araştırması Önergesi ile konunun tüm yönleri ile araştırılması ve yaşanan haksızlığın sonlandırılmasını emekçilerimiz için talep ediyoruz.” dedi.