ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş, eskisehir.net’e yaptığı açıklamada, Ocak 2023’te yürürlüğe girmesi beklenen Emeklilikte Yaşa Takılanlar'la (EYT) ilgili yasal düzenlemenin Eskişehir sanayisini hem maddi hem de yetişmiş insan gücü bakımından etkileyeceğini söyledi. Eskişehir Sanayi Odası üyesi 800 sanayi kuruluşunda çalışan yaklaşık 80 bin çalışanın yüzde 10’unu EYT’lilerin oluşturduğunu ifade eden Kesikbaş, bunun 8-10 bin kişilik iş gücü kaybı anlamına geldiğini belirtti.

Kıdem tazminatı yükünün yılbaşından itibaren şirketleri fazlasıyla zorlayacağını işaret eden Kesikbaş, asgari ücret ile girdi maliyetlerine gelecek zamların durumu daha da zorlaştıracağını ifade etti. Konuyla ilgili önlemlerin şimdiden alınması gerektiğinin altını çizen Kesikbaş, “Yılbaşında büyük bir sıkıntı bizi bekliyor” dedi. Kesikbaş, şunları kaydetti:

“EYT, hepimiz için çok yeni bir konu… EYT, insanların hakları olabilir. Emekli olmak gayet doğal hakları... Ancak EYT ile birlikte iki temel problem yaşayacağız. Bunlardan bir tanesi, iş gücü kaybı… Benim bildiğim kadarıyla Eskişehir sanayisinde yüzde 10-15 civarında EYT hakkına sahip olabilecek potansiyelde insan kaynağı var. En az 8-10 bin civarında insandan bahsediyoruz. Belki de daha fazla… Bu bir insan ve yetenek kaybı… Bugüne kadarki edinilmiş tecrübelerin kaybı anlamına geliyor. Ustalardan tutun da kalfalara kadar yetenekli insan kaynağı bakımından kayıp yaşayacağız. Bu en önemli problemlerden bir tanesi…”

“Her şirket için kişi başı 150 bin liralara mal olacak”

Kesikbaş, “Bir diğeri de, işin finansal boyutu. Özellikle kıdem tazminatı yükü, yılbaşından itibaren şirketlerimizi fazlasıyla zorlayacak. Eskişehir sanayisinde EYT ile birlikte emekli olacakların oranını yüzde 10-15 olarak düşünürsek, neredeyse her şirket için kişi başı 150 bin liralara mal olacak. Bir şirkette EYT’li 20 kişi varsa, 2-3 milyon lira kıdem tazminatı yükü oluşmuş olacak. Bu durum yılbaşından sonra gerçekleşeceği için asgari ücretin artması ve yeni zamlarla birlikte oluşacak” bilgisini verdi.

“Yılbaşında büyük bir sıkıntı bizi bekliyor”

“Hem nitelikli insan kaynağını yitireceğiz hem de şirketler için ciddi bir finansal yük oluşacak” diyen Kesikbaş, şöyle devam etti:

“Bunun için de bugünden itibaren, özellikle bankalarımızın ve devletimizin bir strateji geliştirmesi gerekiyor. Şirketlerimiz zaten finansman kaynağı anlamında sıkıntı içinde. Bir de kıdem tazminatı yüküyle birlikte ciddi problemler oluşabilir. Bunun şimdiden önlemlerinin düşünülmesi, yeni reçetelerin ortaya çıkması gerekiyor. Bu konuyla ilgili finansmana erişim ve şirketlerimizin rahatlatılması açısından kredi ve vadelendirme yöntemleri gibi destekler sağlanabilir. Bu durumu bugünden düşünmek gerekiyor. Yılbaşında büyük bir sıkıntı bizi bekliyor.”

“Enerji yoğunluklu sektörlerle ilgili üretimlerin ülkemize kayması mümkün”

Kesikbaş, gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. “Avrupa’daki doğalgaz kriziyle özellikle enerji yoğunluklu sektörlerde üretimde kısıtlamalar başladı” ifadelerini kullanan Kesikbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fabrikaların önemli bir kısmı üretimlerinde kapasite ve vardiya kısıtlamasına gittiler. Bu konuyla ilgili peşi sıra açıklamalar yapılıyor. Bu nedenle enerji yoğunluklu sektörlerle ilgili üretimlerin ülkemize kayması mümkün… Bunlar tabii ki bugünden yarına hızlıca olmayacak. Avrupalı şirketler, bu tip ihtiyaçlarını yakın coğrafyalarından tedarik etmenin yolunu bulacaklar. Özellikle enerji yoğunluklu sektörlerde, 2023 yılı içinde ihracatımızın artacağı beklentisi içindeyim.”

“En büyük sorunumuz, finansmana erişim”

Sanayicinin en büyük sorununun “finansmana erişim” olduğunu ifade eden Kesikbaş, “Şirketlerimizin temel problemlerinden bir tanesi, nakit akışının sağlanmasıyla ilgili… Biliyorsunuz, hammadde maliyetlerinden kurlara, enerji maliyetlerinden enflasyona ve işçilik maliyetlerinin de artmasıyla birlikte işletme sermayeleri artık yeterli gelmiyor. Doğal olarak sanayicilerimizin önemli bir kısmı da bu işletme sermayelerini son bir yıldır kullanmış durumda” diye konuştu.

“Şirketlerimizin büyük ihtiyacı mevcut”

Kesikbaş, “Bundan sonra, özellikle yatırımların artırılması açısından ve ihracatın büyümesi sebebiyle gerçekleşecek olan ciroların finansmanı açısından ihracata, imalata ve yatırıma yönelik finansman sıkıntısı mevcut. Bu sıkıntı hem kamu hem de özel sektör bankalarında var. Bu konuyla ilgili hem Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde hem de Eskişehir’deki ilgililerle konuşuyoruz. Özellikle nakit akışı ve işletme sermayesi finansmanı nezdinde şirketlerimizin büyük ihtiyacı mevcut” dedi.

“Rekabetçiliğimizi kaybetmememiz gerekiyor”

Sanayinin gayet iyi bir pozisyonda olduğunu dile getiren Kesikbaş, “Her ne kadar son birkaç aydır biraz gerileme olsa da sanayimiz, bir önceki seneye göre ciddi şekilde büyüyor. İhracatımız da büyüyor. Bunların hepsini biliyoruz. Bizim şu andaki en büyük problemimiz, rekabetçiliğimizi kaybetmememiz gerekiyor. Döviz kurlarının düşük kalmasıyla birlikte ihracat, maliyet yapamama ile ilgili bir problem yaşıyor. Özellikle enerji yoğunluklu sektörlerde ihracatta, rekabet gücümüzü Uzak Doğu’ya kaybetmeye başladık. Bu üretimler Tayland, Vietnam, Kamboçya ve Çin’e doğru kaymaya başladı. Burada Türkiye’nin ön alması gerekiyor” yorumunu yaptı.

“Devlet, enerji maliyetlerini sübvanse etmeli”

Kesikbaş, enerji yoğunluklu sektörlerde devletin mutlaka elektrik ve doğalgaz maliyetlerini sübvanse etmesi gerektiğini savunarak, “Hem yurt dışına ihracatımızı artıralım, kaynaklarımızı tasarruflu bir şekilde kullanalım hem de üretim kabiliyetlerimizi yitirmeyelim. Rekabetçiliğimizi en üst seviyeye getirelim” ifadelerini kullandı.

“Avrupa’daki daralma, bizleri de negatif anlamda etkiliyor”

Dünyadaki kaosun sanayi açısından her zaman sıkıntı yarattığını belirten Kesikbaş, “En yakınımızda bir Ukrayna-Rusya savaşı var. Bu savaş ocak ayından itibaren hem hammadde maliyetlerine yansıdı hem de ülkelerde resesyon, daralma ve enflasyon gibi birtakım ekonomik problemlere yol açtı. Avrupa’daki daralma ve enflasyon başladı. İhracatımızın önemli bir kısmını Avrupa’ya yapıyoruz. Doğal olarak bu piyasalardaki daralma, bizleri de negatif anlamda etkiliyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Savaş ya da kaos ortamı hoşumuza giden durumlar değil”

Kesikbaş, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bize yansıması nasıl olacaktır? Muhtemelen 3-5 ay, özellikle ihracat rakamlarında düşüş değil ama düz bir seyir olacaktır. Bu nedenle hiçbir şekilde herhangi bir savaş ya da kaos ortamı hoşumuza giden durumlar değil. Dünyanın pek çok yerinde bu tarz problemler var. Türkiye’nin jeopolitiği, bu konuyla ilgili enteresan… Fakat bizim Türkiye olarak bu konulara karşı bir direnç gücümüz var. Üretim kaynaklarımız oldukça güçlü ama yine de bu tarz durumlar piyasaları oldukça güçlü bir şekilde etkiliyor. Ukrayna-Rusya savaşı, enerji maliyetlerini aldı götürdü. Bu bize de yansıdı.”