Müzecilikten ilçe bazında turizme, ETİ’nin kuruluş hikayesinden şehrin öne çıkanlarını dile getiren Aydınalp, kent turizmin gelişmesi için daha birçok yol kat etmemiz gerektiğini söylüyor. Önemli olan ise devlet ve yerel yönetim iş birliği…

DÜNYANIN DÖRT BİR YANINA HIZLI BAŞLANGIÇ

Ragıp Ferda Aydınalp: 1998 yılında Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Eğitim İletişimi ve Planlaması bölümünü bitirdim. Gebze İleri Teknoloji Enstitüsünde İşletme yüksek lisansımı tamamladım. Ardından İstanbul’a gittim ve turizm sektörüne girdim. Sektöre açıkçası çok hızlı başladım. Yurt Dışı Tur Operatörlüğü deneyimini kazandım. Balkanlar, Avrupa, Rusya, Çin, Küba, Güney Afrika, Azerbaycan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri’nde yurt dışı turlarını organize ettim. 2014 yılında Eskişehir’e dönüş yaptım. İstanbul’da turizm piyasası bir rutine oturmuştu ve Anadolu’da turizm yapmak istedim. Eskişehir yükselen bir turizm değeri.

Ragıp Ferda Aydınalp

FAVORİ ÜLKEM RUSYA

Gittiğim ülkeler arasında da Rusya favori ülkelerimdendir çünkü Rusya’da hem Rus klasik kültürünü hem de Batı kültürünü görürsünüz. Turizmci kimliğimi kazandıktan sonra Türkiye’de bir ilk olan Rus edebiyatçılarının ve müzisyenlerinin turunu yaptık. Dostoyevski, Puşkin gibi yazarların evini ziyaret ettik. Edebiyat, iletişim ve turizmi bir bakıma turlarla birleştirdim. Budapeşte, Prag, Viyana turlarımda ise Nazım Hikmet’in, Kafka’nın, Freud’un gittiği yerleri gösterdim.

ESKİŞEHİR TURİSTİK DEĞERLERİNİN YÜZDE BEŞİNİ KULLANIYOR

Eskişehir sahip olduğu turistik değerlerin ancak yüzde beşini kullanıyor. Her ay Uzakdoğu’dan Frig Vadisi’ne tur düzenlense ekonomi gelişir. Geliştikçe de devlet ve yerel yönetimler iş birliği yapar. Büyükşehir, Tepebaşı, Odunpazarı belediyelerimizin yapmış olduğu çalışmalar Eskişehir’i turistik kent haline getirmiştir; fakat bu buz dağının görünen kısmıdır.

İLÇELERİMİZDE TURİZM YOK DENECEK KADAR AZ

Eskişehir’in ilçelerinde turizm yok denecek kadar az. Aslında zenginliklerimiz çok fazla. Örneklerle açıklayalım; Sivrihisar dünya merkezli bir turizm destinasyonudur. Balıkdamı Kuş Cenneti, Pessinus Antik Kenti ve daha nice eserler mevcut. Sivrihisar mutfağı ise başlı başına bir kültür; baklavası, güveci, kelem dolması…

YERLİ TURİZMCİ, TURİZMİ MİLLİ POLİTİKA OLARAK DEĞERLENDİRMİYOR

Konuyu daha da açalım ve ilçelerimizin güzelliklerine, yapılması gerekenlere kısaca değinelim; Han deyince akla ilk gelen Frig Vadisi, Seyitgazi’yi Battalgazi ve Şeyh Sücaeddin-i Veli’den ayrı düşünemezsiniz. Çifteler, Sakaryabaşı ile dalışın merkezi. İnönü tarihsel boyutunun es geçilemeyeceği bir ilçe; İnönü Karargahı, Türk Hava Kurumu…

Mahmudiye’de atçılık ve atlı terapi merkezi, Mihalgazi’de sıcak su yatakları, Mihalıççık’ta Gürleyik Şelalesi… Frig Vadisi’nden bahsetmiştik. Han ilçesi vadi ile özdeşleştirildi ancak turizmde istenen noktada değil. Halbuki uluslararası bir platformda tanıtılabilir. Bir dönem butik otel talebi vardı. Han’da butik otel sit alanı olduğu için yapılamıyor. Yeni bir düzenleme yapılması lazım. Yasada uyarlamalar lazım. Sivrihisar’da ise Pessinus Antik Kenti’nin bulunduğu Ballihisar köyündeki evler pansiyon yapılabilir.

Eskişehir kırsalı turizme açıldığı zaman minimum dört gecede gezersiniz. Bakın bu da sadece minumum ölçütlerde. Eskişehir’in yerli turizmcisi, turizmi milli bir politika olarak değerlendirmediği için ağırlıklı olarak buradaki turisti yazın Antalya’ya kışın Uludağ a gönderiyor.

BÜYÜKERŞEN’DEN TALEP EDECEĞİM

Şehrimiz birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Hitit, Lidya, Pers, Kimmerler, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin izleri bu şehirden geçmiş. Büyük İskender’in yaşadığı dönemler var. İskender’in heykelinin de mutlaka şehrimize yapılması gerekiyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’den talepte bulunacağım.

MÜZECİLİKTE EN DİKKAT ÇEKEN KENTLERDEN BİRİYİZ

Eskişehir müzecilik açısından en dikkat çeken kentlerden biridir. Gelişmişliğin ölçütlerinden biri müze sayısı ve gitme oranıdır ama genelde şehir dışından gelenler kentimizdeki müzelere gidiyor. Bütün çocuklar şehrimizin müzelerini görmeli ve ona yönelik çalışma yapılması lazım. Üzülerek söylüyorum Eskişehir’in tarihi bir kent olduğu bilinmiyor. Konuyu özele indirgersek spor tarihine baktığımız zaman kentimiz, ülke çapında bisiklet sporcuları yetiştirmiş. İlk atletizm yarışması burada yapılmış. Eskrim çok yaygınmış; fakat yeterince bilinmiyor.

ETİ FABRİKASI’NIN KURULUŞ HİKAYESİ

Söyleşimizi tamamlamadan önce şehrimizin yegane markalarından ETİ’nin kuruluş hikayesini de sizlerle paylaşmak istiyorum; rahmetli Aziz Bolel, Ankara Ticaret Lisesi’nde okurken kağıt ve zarf almaya bakkala gitmiş. Alışverişini yaptıktan sonra tam dükkandan çıkarken karşısında Vehbi Koç’u görmüş. Bolel aynı zamanda Koç’un şirketinde stajyer memurmuş. Vehbi Koç sormuş, “Bolel, şirketten kağıt ve zarflarını temin edebilirdin.” Bolel’de bunun üzerine, “Efendim onlar benim değil sizin. Şirketinize ait.” demiş. Tabi bu dürüstlük Vehbi Koç’un çok hoşuna gitmiş ve okulunu bitirdikten sonra yanında işe başlamasını söylemiş. Aziz Bolel kısa sürede çalışkanlılığı ve azmiyle şirketin pazarlama müdürü olmuş. Bolel, sonraki süreci şöyle anlatıyor, “Vehbi Koç bana çok güvenirdi ancak büyük kızıyla ilgili evlilik talebini reddedince Eskişehir’e sürdü. Eskişehir’e geldiğimde çamurlar içinde bir kentti. Bir süre sonra Maide hanımla tanıştık ve ona aşık oldum. Firuz Kanatlı ile birlikte yurt dışına gittik, bisküvi fabrikalarını yerinde inceleme fırsatı bulduk. Memlekete dönünce de gözlemlerimizi uygulamaya çevirdik ve ETİ’nin kuruluş hikayesi de böyle başlamış oldu.”

Aziz Bolel

Aziz amcanın da anlattığı gibi dünyaca ünlü markanın kuruluş hikayesi böyle. ETİ bir dünya markası. Peki, ETİ adı nereden geldi? ETİ anlam olarak beylik demek. Aziz amcanın önerisidir, milliyetçi bir sanayicidir.

Haber: Merve AKMAN