Eskişehir Ticaret ve Sanayi Müzesi, ülkemizin ilk ticaret odalarından birisi olan ve 1893 yılında Eskişehir Ticaret ve Ziraat Odası adıyla kurulan Eskişehir Ticaret Odası tarafından hayata geçirilmiştir.

GİRİŞ SALONU

2011 yılında Eskişehir Ticaret Odası (ETO) tarafından alınarak restore ettirilen müze binası, iç sofalı plan tipinde üç katlı klasik bir Osmanlı Konağı'dır. ETO, 1893 yılında Eskişehir Ticaret ve Ziraat Odası adıyla faaliyete başladı. ilk Yönetim Kurulu'na ait belgeleri, odanın kuruluşundan günümüze kullandığı logo ve rozetleri, yaptığı yayınlardan örnekleri, arşivden çıkarılan ve üyelerden gelen evrakları ve oda personelince kullanılmış olan ofis malzemeleri bulunuyor. Bu eserler içerisinde en dikkat çekeni ise yıllarca odada kullanılan emektar çelik kasadır.

FRİGLER BÖLÜMÜ

Giriş salonunda bulunan replika Frig seramikleri ve fibulalar, Friglerin önemli ihraç ürünleridir. Ünlü Frig Kralı Midas'a ait heykel, heykeltıraş Murat Daşkın'ın müzemiz için yaptığı 3 heykelden ilkidir. Frigler, seramik eşya üretiminde, dokumacılıkta, mobilyacılıkta, tarımda (ki sabankıranın ölümle cezalandırılacağına dair yasaları bilinmektedir) ve fibula üretiminde oldukça ilerlemiş bir medeniyetti. Taş işçiliğinde de önemli yol kat etmiş olan Friglerin, şehrimizin Han ilçesine bağlı Yazılıkaya Mahallesi'ndeki 17 metre yüksekliğindeki ana kayaya oyarak yaptıkları anıtın rölyef çalışması müzenin giriş salonunda.

MUTFAK SALONU

Bu salonda göreceğiniz en eski belge, Matrakçı Nasuh Efendi'nin 1536 tarihinde yaptığı Eskişehir Minyatürü'dür. Bu minyatürün en üst kısmında görülen yapılar Kurşunlu Külliyesi'dir. Hemen altında bir değirmen görülmektedir. Salonda gördüğünüz diğer eserler, klasik bir Eskişehir evinin mutfağında geçtiğimiz yüzyıl boyunca bulunan nesnelerdir. Bu salonda Eskişehir sanayisi için önemli bir eserimiz bulunuyor; günümüzde de mutfaklarımızın en önemli eşyası konumunda olan buzdolabı. Koç Holding girişimi olarak Eskişehir'de 1975 yılında kurulan Arçelik AŞ tarafından müzemize bağışlanmıştır. Ancak Eskişehir üretimi değildir, 1964 yılında İstanbul üretilmiştir.

1. KAT

Eskişehir'in yeraltı kaynakları da oldukça zengindir. Bu katta Eskişehir'in hamamları, sıcak su kültürü, madenleri hakkında bilgi verilmektedir. Eskişehir'de sıcak sular çok eski dönemlerden beri kullanılan bir şifa kaynağıdır. Bu bilgiyi yapılan arkeolojik kazılardan, antik dönem yazarlarının ve seyyahların günümüze ulaşan kitaplarından ediniyoruz. Bizans imparatorlarının yazlık saraylarının burada olduğuna, Eskişehir kaplıcalarını bir çeşit hastane gibi kullandıklarına dair bilgiler, Bizans kaynaklarında mevcuttur. Sıcak sular bölümünde bulunan eserler üyelerin işletmelerinden müzeye bağış olarak gelmiştir. Hemen yan tarafta bulunan vitrinde ve arkasında yer alan panoda, Eskişehir'den çıkartılan madenlerden örnekleri ve şehrin hangi bölgesinden çıkartıldıklarını takip edebiliriz. Bu vitrinde, Eskişehir ticareti ve sanayisi için oldukça önemli konumda bulunan, öne çıkan madenlerimiz; bor, altın, krom, manyezit ve lületaşı... Eskişehir için önemli olan bir başka maden, lületaşı... 'Denizköpüğü' dendiğinde akla gelen, bu taşa hayat veren, soyadını bile bu taştan alan ilk lületaşı ustası Ali Osman Denizköpüğü'nü bu taşı işlerken görüyorsunuz.

TOPRAK SANAYİ BÖLÜMÜ

Eskişehirliler için çok çeşitli kazanç kapıları açan toprak hakkında bu katta bilgi aktarmaya gayret edeceğiz. Mihalıççık’ın Sorkun Mahallesi sakinlerince yıllardır üretilip satılan, Sorkun Çömleği olarak ün yapmış, birçok ailenin kazanç kapısı olan ürünleri görmektesiniz. Eskişehir sanayisinin en eski ve en önemli üretim kollarından tuğla ve kiremit sanayisi, Cumhuriyet tarihimizin de ilk sanayi kollarından birisidir. 1920'li yıllarda gelişmeye başlayan tuğla ve kiremit sanayisinde Türkiye'nin öncü ve köklü kuruluşları Eskişehir'de kurulmuşlardır. Önceden ithal edilen Marsilya tipi kiremit, 1927 yılında ülkemizde ilk defa Eskişehir'de üretilmiştir.

DOKUMA SANAYİ BÖLÜMÜ,

Eskişehir'in bir başka önemli sanayi kolu da dokuma ve tekstil sanayisidir. Küçük işletmeler tarafından başlatılan tekstil imalatı, 1956 yılında Sümerbank Eskişehir Fabrikası'nın kurulmasıyla büyük bir ivme kazanmıştır. Uzun yıllar basma üreten fabrika, 1990'lı yıllarda Eskişehir'in dünyaca ünlü markalarından Sarar Tekstil ve Giyim AŞ tarafından satın alınmıştır. 1940'lı yıllarda bir yerel işletme olarak kurulan Sarar, yıllar içinde iş hacmini büyütmüş, bugün şehrimizin ve ülkemizin en önemli markalarından birisi olmayı başarmıştır. Burada sergilenen eserlerin bir kısmı Sümerbank'ta kullanılmıştır ve Sarar AŞ tarafından müzeye bağışlanmıştır. Ayrıca yine üyelerden gelen kömürlü ütüleri, dikiş makinelerini, diğer üretim araç-gereçlerini bu alanda görmekteyiz.

TARIM SANAYİ BÖLÜMÜ

Girişte sol taraftaki panoda, Türkiye'nin ilk tohum ıslah merkezini kuran ve bölgeye uygun buğday tohumlarını yetiştirerek verimliliğin arttırılmasını sağlayan Emcet Yektay ve Anadolu'nun kıraç topraklarında tarım yapılması için çalışmalar yapan Ali Numan Kıraç hakkında bilgiler bulunmaktadır. Zerzevatçı, çerçi, saka, değirmenci gibi meslek erbabı kimselerin kıyafet ve iş araç-gereçlerini bu maketlerde görebilirsiniz. Ortada bulunan değirmen ve değirmenci maketiyle sadece geçtiğimiz yüzyıldaki un üretimini değil, Eskişehir'de buğday ve un üretiminin ne kadar önemli olduğunu anlatılmak istenir. 19. yüzyıl başında Porsuk Çayı üzerinde kurulu değirmenlerde üretilen un, daha sonra makineleşme sürecine girmiş, tohum ıslah merkezinde ve kuru tarım istasyonunda yürütülen çalışmalar sayesinde buğday üretimi artmış, bu da un sanayinin gelişmesini sağlamıştır. Un sanayindeki gelişme de unlu mamullerin üretimini tetiklemiştir. ETİ Bisküvileri, Cici Çikolataları, Erden Şekerlemeleri ve Gençler Gazozu burada göreceğiniz değerlerimizdir.

2. KAT

Müzenin en üst katında ticaretin temel taşı paradan, 1950-1980'lerin ticarethanelerinde kullanılan ofis malzemelerinden, ölçü ve tartı aletlerinden ve ilçelerdeki ticari değerlerden bahsedilmektedir. Bu katta bulunan büyük salona geçtiğimizde sağ taraftaki vitrinde yazıhanelerin vazgeçilmezi daktilolar, mekanik hesap makineleri olan facitler, bugün de önemli bir iletişim aracı olan telefonlar, fotoğraf makineleri ve bir dönemin en önemli haber alma aracı olan radyolar göreceksiniz. Burada bulunan sergimiz 1960 ile 1980 yılları arasında üyelerimizin ticarethanelerinde kullandıkları nesnelerden oluşmaktadır. Kronolojik olarak en eskileri orta alanda bulunan vitrinden başlayarak gelen Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Paraları bu vitrinimizin yanındadır. Orta alandaki vitrinimizde Roma Dönemi'nde Eskişehir'de basılmış sikkelerin ve İlk Osmanlı Sikkesi'nin hologram teşhirini görebilirsiniz. Para denince akla gelen ilk kurum bankadır. Eskişehir'in ilk yerel bankalarından ESBANK'ın veznesini burada görebilirsiniz. Hesap cüzdanları, çek defterleri, ölçü-tartı aletleri sergisi, manifaturacı ve debbağların kullandıkları aletlerden oluşan sergi, Ekrem Borazan'ın yaptığı minyatür manifaturacı dükkanı, daktilolar, eski dükkan tabelaları, eski Eskişehir gazetelerinden derlenen reklam ilanları ve asker kökenli ressam Yekta Topsal'ın 1955 tarihli Eskişehir-Haller Bölgesi kolaj resim çalışması görülebilir.

İLÇELER BÖLÜMÜ

Son sergi odasında Eskişehir'in ilçelerindeki üretim ve ticaret hayatına dair belgeler bulunuyor. Sivrihisar ve Sarıcakaya dokumaları, Alpu'nun gümüş el işleri, yine Sivrihisar'ın sarkası, bacalı kilimi ve gümüş işleri bu salondadır. Bu salonda Eskişehir'in bir başka önemli değeri Nasreddin Hoca'nın heykeli bulunuyor. Salonda yer alan harita ise müzenin belki de en önemli anlatım alanıdır. Çünkü bu harita üzerinde Eskişehir'in ticaret yolları üzerindeki önemi rahatlıkla anlatılabilir ve anlaşılabilir.

BAHÇE BÖLÜMÜ

Fuaye alanı, müzenin son gezi salonudur. Bu alanda Eskişehir'in en önemli iki sanayi ürününün maketleri yer alıyor. 1957 yılında Çukurhisar Çimento Fabrikası'nın açılışına gelen dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Ankara Gençlik Parkı'nda kullanılmak için yapılan 'Mehmetçik' ve 'Efe' adındaki minyatür trenleri görmek için TÜLOMSAŞ'a gelir. "Bu trenlerin daha büyüğünü sizden istesem yapabilir misiniz?" diye sorar. 1961 yılında bu istek gerçeğe dönüşür ve ilk Türk buharlı lokomotifi Karakurt TÜLOMSAŞ'ta üretilerek, raylar üzerindeki yolculuğuna başlar. Bu alandaki bir diğer değerimiz de Devrim Arabası...

Not: Müze’ye girişler ücretsiz hattı randevu alındığında Arkeolog Hakan Kuru tarafından ücretsiz anlatım da yapılıyor.