İşte programdaki ilgili bölümden öne çıkan konu başlıkları;

Ne göçü gelecek?

“Eskişehir tabi ki çok kıymetli bir öğrenci kenti olsun. Turizm kenti olsun. Çok gurur duyuyoruz Eskişehir’le… Eskişehir’i masal şehri gibi anlatıyoruz. Buralarda bir sıkıntı yok. Eskişehir milliyetçiliği dibine kadar var. Burada hiçbir problem yok. Ama gönül istiyor ki; Eskişehir nasıl turizmde, üniversiteleriyle bir benchmark oluşturuyorsa; sanayisiyle de çok güçlü olsun ki büyüsün… Büyüsün derken; insanlar hemen nüfus olarak düşünüyor. İşte ‘göç gelir bilmem ne…’ Gelmez göç, ne göçü gelecek? Gelse 20-30 bin kişi gelir.”

Bacalı fabrika sayısı 8-10’u geçmez

“Çünkü fabrikalar eski fabrikalar gibi değil. Fabrikalarda artık otomasyon var, insansız birçok yatırım var, birçok parametre var… Eskisi gibi; işte ‘baca geliyormuş da, kuzeyde rüzgârlar buradan geliyor, güneyde rüzgârlar şöyle olur, böyle olur’ değil yani konu… Çünkü bizim Organize Sanayi Bölgesi’ne gidin, çoğu fabrikaya gidin; Eskişehir’de bacalı fabrika sayısı 8-10’u geçmez. Fabrikaların artık bacası falan yok, pırıl pırıl… Ya biz en yeşil organizeyiz. En yeşillerden bir tanesiyiz… Bizim üyelerimizin neredeyse tamamı bu konuyla ilgili hem sosyal açıdan duyarlı hem de ciddi denetleniyor.”

Yeni nesil, tertemiz, pırıl pırıl

“Şehircilik İl Müdürlüğümüz bu konuda gerçekten efsane… Denetliyorlar, geliyorlar, bakıyorlar… Bu iyi bir şey… Çünkü ‘Green Deal’ başlıyor. Yeşil Mutabakat, şunlar bunlar… Bunlar zaten 3-4 sene sonra zorunlu olacak. Bu arada karbonla ilgili birçok ek vergiler gelecek. Biz zaten bu çalışmaları yapıyoruz. O yüzden bizim Eskişehir’de sanayi olarak da büyümemiz gerekiyor. Sanayi bölgelerinin de oluşturulması mutlaka gerekiyor. Yeni nesil, tertemiz, pırıl pırıl… Bunların da oluşturulması gerekiyor ki; Eskişehir’in milli geliri artsın. Bir dönem Eskişehir’i hatırlarsan 12 bin dolar milli geliri vardı ki; nasıl övünüyorduk değil mi? Şu an öyle değil yani. Şu an 9 bin dolar falan.”

Neyin kafasındasın? Neyi içiyorsun?

“Eskişehir açısından da mesela yazdık bu kitapçığa; neye ihtiyacımız var? Bir kere Eskişehir OSB’de Gemlik, Körfez limanları demiryolu bağlantısı… Ben her gittiğim platformda bunu söylüyorum; devam edeceğiz söylemeye… Hasanbey Lojistik Merkezi OSB bağlantısı, Kuzey Güney Çevre Yolları, URAYSİM Projesi… Hala URAYSİM tartışılıyor ya… Neyini tartışıyorsun kardeşim? Bilim üretecek olan bir merkez… ‘Sen neyin kafasındasın? Neyi içiyorsun?’ falan derler adama… Neyi tartışıyorsun ya? Bütün kentin bu URAYSİM Projesi için uğraşması, didinmesi lazım…”

Ben bunları söyleyince…

“Eskişehir için hayal ettiğimiz bir ‘Teknovadi’ projesi var; içinde yazılımdan tutun tasarımına kadar… Serbest bölgeye ihtiyacımız var, Raylı Sistemler İhtisas OSB, Mobilya İhtisas OSB, Maden Teknolojileri İhtisas OSB, Çukurhisar Karma OSB… Bunlara ihtiyaç var… Ben bunları söyleyince ‘yeni OSB’lere izin vermiyoruz’ diyorlar, yok ‘adını koyun’ falan diyorlar. Böyle durumlar da var yani… Ama neticede bu gerekiyor. Bugün değil, belki yarın. Belki yarından sonra… Bu bir projeksiyon. Bu Eskişehir için önemli, son derece kıymetli…”

Bir iki kişiden beklenmez böyle şeyler

“Eskişehir güzel bir kent ama bizim derdimiz; daha güzel olması… AR-GE ne demek biliyor musun? Sen buraya kadar getiriyorsun; senden sonrası üzerine bir tık ekliyor, o üstüne bir tık daha ekliyor… Bizim Eskişehir’imiz güzel... Burada bir sıkıntı yok. Bunu kabul edeceğiz. Bunun üstüne daha kim ne koyabilir? Birçok kurum var… Bu sadece Eskişehir’in siyasetiyle, şusuyla busuyla ilgili bir durum değil… Sanayi Odası gelecek, üzerine bir tık bir şey koyacak. Öbürü gelecek, küçük bir şey koyacak. OSB küçük bir şey koyacak, Ticaret Odası küçük bir şey koyacak… Borsası, her STK’sı… Yani bir kişiden, iki kişiden beklenmez böyle şeyler. Bu topyekûn bir şey… Yeni yatırımların yapılması, istihdamın kalkınması için sanayi arsası üretmek gerekiyor. Gerçekten sanayi arsalarımız şu anda mevcut arazilerimiz zaten doldu bizim OSB’de… İkincisi de doldu… Açmak gerekiyor.”