Geçtiğimiz günlerde yaşadığı sorunları anlatan Ülkü Çelik’in ardından diğer otobüs şoförleri de farklı iddialarda bulundu. Yaşanan trafik kazalarının ardından yansıtılan yüksek tamir ücretleri ve insani olmayan çalışma koşullarının yanı sıra çalışanlar arasında ayrımcılık yapıldığı iddialarında bulunan şoförler, haklarını mahkemede aramaya hazırlanıyor.

“Bana çıkarttıkları fiyatın üçte biri kadarına otobüsü yaptırdım”
Eskişehir
 Büyükşehir Belediyesi’nde otobüs şoförü olarak çalışan Recai Erol, başından geçen trafik kazası sonucu kullandığı otobüsün masrafını ödemek zorunda kaldığını anlattı. Farklı yerlerde yapıldığı takdirde belediye firmasının faturalandırma miktarının 3’te 1’i kadar ödeme yapıldığını belirten Recai Erol, işyerindeki haksızlıklara dayanamayıp istifasını verdi. Yaşanan sıkıntıları anlatan Erol, “Kazalar, yaşadığımız sıkıntıların başında geliyor. Kaza yaptıktan sonra çok yüksek bedeller çıkıyor. Ben de bunu yaşadım. Bana çıkarttıkları fiyatın üçte biri kadarına otobüsü yaptırdım. Eğer sessiz kalsaydım uçuk fiyatlarda tamir ücreti ödüyor olacaktım. Yaptığınız kazanın arkasında durmazsanız fatura geldiği zaman gözleriniz fal taşı gibi açılıyor. Ondan sonra olay mahkemelere taşınıyor. Tüm bunlar olduğu için birçok arkadaşımız başına gelmesine rağmen göz yumuyor. Eğer içeridekilerle aranız iyiyse adamına göre davranıyorlar. Ama dik başlıysan ona göre uygulamalar oluyor” dedi.

“Beni işsizlik maaşımdan, almam gereken tazminatımdan mahrum bıraktılar”
Bir diğer otobüs şoförü Fahrettin Bayraktar ise insani olmayan çalışma koşullarını gören bir yolcunun iyi niyetli bir şekilde çözüm bulunması için yetkililerle irtibat kurması sonucu kovulduğunu belirtti. Kasıtlı şekilde tazminat ve işsizlik maaşından mahrum bırakıldığını aktaran Bayraktar, “39 numaralı hattın son durağında bir tane yolcum vardı. Yolcu inmedi. Son durak olduğunu söyledim. Yolcu inmesi gerektiği yere gelmediğini söyledi. Biz de ihtiyaçlarımızı sadece son duraklarda giderebiliyoruz. Sigara ve tuvalet gibi ihtiyaçlarımızı ancak son durakta karşılıyoruz. Yolcu olan kadınla olumsuz bir diyaloğumuz olmadı. Hatta kadın pazar yerlerindeki seyyar alanların neden bizlere de imkan olarak sunulmadığını sordu. Ben de kadın yolcuya bu konuda hem kendimizin hem de sendikanın talepte bulunduğunu ama bir çözüm getirilmediğini söyledim ve arabadan 2 dakika inmek için müsaade istedim. Olumsuz hiçbir diyaloğumuz olmadı. Kadın yolcu bir çözüm bulunması için mağduriyetimizi belediyeye ileteceğini söyledi. Kötü bir amacı yoktu kadının. Belediyeyi sitem ederek aradı. Ama işlerine geldiği gibi anladılar. Bana işyerinin sırlarını ifşa ettiğimi söylediler. Burası onların değil hepimizin belediyesi. Yaklaşık çalışan 650 tane şoför var. Hepsi bu sıkıntıyı yaşıyor. Hadi erkekler bir şekilde bu sıkıntıyı çözüyor da kadınlar nasıl çözecek ki? Benim trafik cezam ve kazam yok. En ufak bir olumsuzluğum yok. Sadece bir kadın yolcuyla olumsuz diyaloğumuz geçti onda da savunmamı aldılar. Kınama cezası dahi almadım. CİMER’e yaptığım şikayetin karşılığında 'Bu ikinci tutanağıdır' diye bilgi verdiler. Fakat içeriğini söylemediler. Beni işsizlik maaşımdan, almam gereken tazminatımdan mahrum bıraktılar. 'Ne yaparsan yap' dercesine salıverdiler. Benim orada yapmadığım görev kalmadı. Durakta ve garajda çalıştım, paspas yaptım. Servis ve şoförlük yaptım. Hepsini de şoför vasfına sahip olarak yaptım. Gariban veya hakkını arayan bir tipsen hemen isminin altına not düşerler. Gerekli şeyi yaparlar. Sıkıntılı hatlara gönderirler” ifadelerini kullandı.

“Ahlakı ve düzeni bozanlar, küfürleşenler, birbirlerini bıçaklayanlar, içip içip işe gelen ve direksiyona geçenler hala çalışıyorlar. Biz de işten çıkarılıyoruz”
Belediye içinde birbirini sürekli koruyan ve açıklarını örten insanların olduğunu belirten Sinan Kaygısız, kurallara uymayan bir yolcu ile yaşadığı sözlü tartışma sonucu işinde tazminat hakkı elinden alınarak kovulduğunu iddia etti. Otobüs şoförleri arasında kendisinden çok daha büyük olaylar yaşamasına rağmen hala çalışanların olduğunu belirten Kaygısız, çarpıcı iddialarını şu ifadelerle dile getirdi:

“Daha önceden 65 yaş üstü yolcuların araçları kullanmaları yasak olan saatler vardı. Sabah saat 10’a kadar arabaya binemiyorlardı. Sultandere Mahallesi’nden 06.20’de ilk hareketimi yaptım. Yaş sınırlarına uymayan bir yolcu bindi. Beyefendiye pasosunu görmek istediğimi söyledim. Bana bağırmaya başladı. Her gün bindiğini falan söyledi. Binmesinde bir sorun olmadığını fakat pasosunu göstermesi gerektiğini söyledim. Otobüsün içinde yazılar olduğunu ve 65 yaş sınırında olduğunu söyledim. Bana bağırmaya devam etti. Yan tarafta oturan bir kadın ve 9 yaşındaki çocuğu korkmaya başladı. Ben de “Bağırmana gerek yok. Ben senin çocuğun değilim. Bana bağıramazsın” dedim. Böyle bir münakaşa yaşadık. Küfür falan yok. Polise, adliyeye giden bir olay yok. Adam sabah inip gitti. Saat 10.30’da oğluyla birlikte Odunpazarı’ndaki son durağımıza geldi. Oğlu, 'Hayırdır kavga etmişsiniz' falan dedi. Ben de yasak saatlerde bindiğini ve bana bağırdığını söyledim. 'Bir şikayetiniz varsa aşağıda Büyükşehir Belediyesi ana binası var. Oraya gidip şikayet edebilirsiniz. Benim adım Sinan Kaygısız' dedim. İkisi birlikte beni tehdit edip dövmeye gelmişler. Ben bunu söyleyince, beni şikayet etmişler. Öğleden sonra Estram’dan telefon geldi. Gittiğimde tazminatsız iş hakkımın sona erdirildiğini söylediler. Birbirini bıçaklayan iki şoför var hala çalışıyorlar. 17 numarada çalışan bir şoför yolcuya vuruyor. Birlikte yere düşüyorlar ve yolcunun kalça kemiği kırılıyor. Olay polise ve adliyeye kadar gitti. Yolcuya tazminat ödedi. Bu adam bile hala çalışıyor. Bizim arkamızda kimse olmadığı için böyle oluyor. Bize ’29. Madde’ diye tutturdular. O maddeden dolay herkesi çıkartıyorlar. Benim de işten çıkarılma sebebim ahlakı ve düzeni bozmakmış. Ahlakı ve düzeni bozanlar, küfürleşenler, birbirlerini bıçaklayanlar, içip içip işe gelen ve direksiyona geçenler hala çalışıyorlar. Biz de işten çıkarılıyoruz.”