"Ülkemizde dinamik şekilde sürekli değiştirilerek yönetilen gündem nedeniyle temel haklarımıza ve demokrasinin temel ilkelerine yapılan saldırıları göremiyor, tartışamıyoruz, işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, geçici sığınmacı ve mülteci akını nedeniyle karşı karşıya kaldığımız sosyolojik, demografik, siyasal ve ekonomik sorunlar nedeniyle, seçme ve yönetime, yasamaya ve denetime katılma haklarımıza darbe vurmaya hazırlanan cumhur ittifakı tuzaklarını ıskalıyoruz" şeklinde konuşan Ektaş şöyle devam etti:

Ne yazık ki, her dönem iktidar partileri mecliste daha çok ve hatta gerektiğinde anayasayı tek başına değiştirmeye yetecek sandalye ile temsil edileceği bir sayısal çoğunluğa sahip olmasını sağlayacak sistem kurmaya gayret etmekte, bu uğurda demokrasiye zarar verecek adımlar atmaktan geri durmamaktadır.

Bunun bir örneği, Cumhur ittifakı tarafından yine sahneye konulmaya çalışılmaktadır.

Seçim, Ya Hepsini Kazan Ya Hepsini Kaybet Kumarı Değildir

Ektaş: AK Partinin uzun süredir hayalini kurduğu “ya hepsini kazan ya hepsini kaybet“ şeklinde özetlenebilecek sığ anlayış ürünü olan Daraltılmış Bölge Seçim Sistemi çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, önümüzdeki Ekim-Kasım aylarında seçim kanununda değişiklik yapılarak ilk seçimlerde uygulanmasının önünün açılmak istendiğini medyaya yansıyan haberlerden büyük bir kaygıyla takip ediyoruz.

Halen milletvekili seçimlerinde ülkemizde de uygulanan d’Hontdsisteminde, partilerin aldıkları oylar, seçim çevresinden seçilecek milletvekili sayısına ulaşana kadar sırasıyla bölünmektedir. Ortaya çıkan rakamlar, büyükten küçüğe doğru sıralanmakta ve en büyük sayıdan başlamak üzere milletvekillikleri partilere dağıtılmaktadır. Böylece, seçimlere katılan halkın tercihlerinin büyük kısmının mecliste temsili ve yönetime katılımı sağlanmaktadır.

Daraltılmış bölge seçiminde Türkiye 3-4 milletvekilli dar bölgelere ayrılacak ve en çok oyu alan parti her bölgedeki tüm milletvekillerini çıkaracaktır. Örneğin, Eskişehir iki seçim bölgesine ayrılacaktır. Seçime ne kadar parti girerse girsin ve seçime giren partiler ne kadar oy alırsa alsın, seçime giren partiler arasında seçimde kullanılan geçerli oyların diğerlerinden bir fazlasını alan tüm milletvekillerini kazanacak, Eskişehir’in o seçim bölgesinden sadece o partiden milletvekili olacak, o seçim bölgesindeki diğer hemşerilerimiz mecliste temsil edilmeyecek ve yönetime, yasamaya ve denetime katılamayacaklardır.

Daraltılmış Bölge Seçim Sistemi, Ülke Barajına Bölge Barajı Eklemektir

Bilindiği gibi demokrasinin temel ilkeleri eşitlik, çoğulculuk, temsilde adalet ve yönetime katılımdır. Temsilde adalet, temsili demokrasinin olmazsa olmazıdır. Seçimler ise demokrasinin kalbidir. Demokrasiye can verecek seçimler genel ve eşit oy ilkesine göre yapılmalı ve sonucunda temsilde adaleti sağlamalıdır. Anayasamızın 66 ve 67 inci maddeleri de bunu emretmektedir. Zaten Ülkemizde, %10 gibi yüksek bir baraj uygulanarak farklı görüşleri olan siyasal partilerin mecliste temsili ve yönetime katılımı engellenmektedir.

Cumhur ittifakının dayatmak istediği, çoğunluk sistemi fikrinden yola çıkan daraltılmış bölgeler seçim sisteminde ise, siyasal partilerin aldıkları oy oranı ile parlamentoda temsil oranları arasında barajın neden olduğu uyumsuzluk daha da artacak, meclis iki partili yapıya bürünecek, çatışmacı kültürün hâkim olduğu siyasal ortamımızda, siyasal fay hatlarının daha da derinleşmesine yol açacaktır.Dört-beş milletvekilinden oluşan daraltılmış seçim çevrelerinin düzenlenmesi halinde, aslında her seçim çevresinde fiilen en az %20-%25 seçim çevresi barajı getirilmiş olacaktır. Hatırlanacağı gibi, seçim çevresi barajı, Anayasa Mahkemesince daha önce iptal edilmişti. Daraltılmış bölge tartışmaları ile adı konmadan tekrar bir seçim çevresi barajını yeniden uygulamaya koymak, anayasal ilkelerle de çelişecektir.

Daraltılmış Bölge Seçim Sistemi, Ülkemizi Ayrıştırır

Daraltılmış bölgeler seçim sistemiyle Ülkemizde Bölgeler ayrışacaktır. Ülkenin Güneydoğusunu bir tek parti, İç Anadoluyu, Karadenizi başka bir parti, Akdeniz, Ege, Trakyayı diğer bir parti temsil edecek hale gelecek, o bölgelerde yaşayan diğer vatandaşlar yok sayılacaktır. Bir süre sonra bu durum, Ülkemizin üniter yapısını dahi tartışmaya açıp tehlikeye sokabilecektir.

Daraltılmış bölgeler seçim sistemi, iktidarların meşruiyetlerini tartışmaya açacaktır.

Daraltılmış bölgeler seçim sistemiyle, çoğunluk tahakkümü meşruiyet kazanacaktır. Temsilde adaletin olmadığı bir meclis yapısı nedeniyle, siyaset meclis dışına taşacak ve sistemle sağlanması düşünülen yönetim de istikrar da gerçekleştirilemeyecektir.

Demokrasinin esasını teşkil eden ve ayrıca bir anayasal ilke konumunda da bulunan temsilde adalet ilkesini gerçekleştirmenin yolu, nispi temsil sistemini mümkün mertebe geniş seçim çevrelerini esas alarak uygulamaktan geçmektedir.Öyleyse, nispi temsil sisteminden başka çözümler tercihe şayan görülmemektedir. Genel seçim barajına ilaveten bir de fiilen seçim çevresi barajları eklenmemelidir. Hukuki düzenlemelerin hassas dengeleyicisi ve aynı zamanda bir anayasal ilke olan “ölçülülük”, seçim sistemleri konusunda da gözetilmeli, “yönetimde istikrar” ilkesi lehine kantarın topuzu kaçırılmamalıdır. Önümüzdeki dönem Ülkemizin önemli sorunu, demokrasinin korunmasıdır. Demokrasiye inanan tüm kişi ve kurumlar, bu noktaya dikkat çekerek vatandaşlarımızı bilgilendirmeli, meclisten bu çalışmaların çıkmaması için güç birliği yapmalıdır.