CHP Eskişehir İl Başkan Yardımcısı Halil Sarıgöz, Lozan Barış Antlaşması'nın 97. Yıl dönümüne özel açıklamalarda bulundu. Sarıgöz açıklamasında; "24 Temmuz, “Ya istiklal, ya ölüm!” parolası ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinin göstergesi, küllerinden doğan, yoktan var olan yeni Türkiye Cumhuriyetinin tapu senedi olan Lozan Barış Antlaşmasının 97. Yıl dönümü… Dilimiz döndüğünce anlatalım Cumhuriyetimizin tapu senedini…

1918 yılına gelindiğinde artık İtilaf veya İttifak Devletleri arasında fark etmeksizin, emperyalizm yüzünden milyonlarca insanın hayatını kaybettiği 1. Dünya Savaşı sona ermişti. 1919 yılına gelindiğinde ise savaşın kazananı olan İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya…) cani savaşın mağdur kısmı olan savaşı kaybetmiş İttifak Devletlerine (Almanya, Avusturya – Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti) istedikleri antlaşmaları kabul ettirmişlerdi. Mağlup Devletlerin hepsi bu antlaşmaları kabul etmek zorunda kalmışlardı ancak bir tek Osmanlı İmparatorluğu ile imzalanan Sevr Antlaşması gerçekleştirilemeyip tarihin tozlu raflarında ‘ölü doğan antlaşma’ olarak anıldı.

Bunun sebebine gelirsek de 1. Dünya Savaşından sonra, işgalleri kabul etmeyen Türk Milleti, Ulusal Kurtuluş mücadelesini ortaya koymuş, Gazi Mustafa Kemal ve Silah Arkadaşlarının öncülüğündeki TBMM (Ankara) Hükümeti işgal kuvvetlerine karşı yani yedi düvele karşı muhteşem bir direniş göstermişti. TBMM Hükümeti, Sevr Antlaşmasını kabul eden Osmanlı (İstanbul) Hükümetine karşı çok sert bir tavır koymuş, bu antlaşmayı kabul etmemiş ve antlaşmayı imzalayanları vatan haini ilan etmişti. Başardığı büyük direniş ile TBMM Hükümeti artık savaşı kaybeden ‘hasta adam’ değil, küllerinden yeniden doğan bir ‘Anka Kuşu’ olduğunu göstermişti. Büyük Taarruz da zaferle sonuçlanınca İtilaf Devletleri TBMM Hükümetini Mudanya’ya davet etmişti.

Mudanya’da, Kurtuluş Savaşını kazanan Anadolu Halkının gerçek temsilcisi olan TBMM Hükümetini Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İNÖNÜ) temsil etmişti. Mudanya Mütarekesi ile Türk-Yunan çatışmasının sona erdirilmesi ve Doğu Trakya'nın kurtarılması, TBMM Hükümeti için iyi bir başlangıç olmuştu. Mudanya Mütarekesi ile İtilaf Devletleri, Yeni Türk Devletini resmen tanımış oldu ve yapılacak olan Lozan Barış Antlaşmasını zemin hazırlamış oldu.

İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM Hükümetini, İsviçre’nin Lozan kentinde toplanacak olan barış konferansına davet ettiler. Mustafa Kemal Paşa barış şartlarının görüşüleceği konferansa, Garp Cephesi Komutanı ve Mudanya Müzakeresi Baş Temsilcisi İsmet Paşa’yı göndermeyi uygun buldu. İtilaf Devletleri Lozan'a TBMM Hükûmeti üzerinde baskı kurmak ve ikilik çıkarmak için İstanbul Hükümetini de davet ettiler. Bu duruma tepki gösteren TBMM Hükümeti, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı.

Saltanatı kaldırarak İtilaf Devletlerinin bu planını bozan TBMM Hükümeti, Lozan’a katılarak başlıca olarak Misak-ı Milliyi hayata geçirmeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Doğu Anadolu’da kurulması düşünülen bir Ermeni Devletini planını engellemeyi karar kılmıştı.

İtilaf Devletlerinin adeta birtakım olarak birlikte Türkiye’ye karşı ortak hareketleri ile başlayan barış konferansı çok çetin geçmekteydi. Bu görüşmeler sürerken Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa sürekli iletişim halindelerdi.  Görüşmelerin ilk etabında ortak karar sağlanamayınca, görüşmeler askıya alınmış ve konferans dağılmıştı.

Türk Heyeti memlekete dönünce Meclis içinde de büyük bir eleştiri ve baskı gördü. Mustafa Kemal ve İsmet Paşalar, Meclisteki muhalif gruba karşı da çetin bir mücadele verdiler. Tam yeni bir savaşın hazırlıkları gündeme gelmişken, yeni bir savaşı ve kendi kamuoyunun tepkisini göze alamayan İtilaf Devletleri barış görüşmelerini tekrar başlatmak için Türkiye'yi tekrar Lozan'a çağırdı.

Bu sefer barış için yeniden davet edildikleri konferansa, tecrübeli ve eli daha güçlü bir şekilde başlayan İsmet Paşa ve heyeti, gene çok çetin bir konferansla karşı karşıyaydılar. İtilaf Devletleri sürekli Türkiye’yi küçük görmeye çalışırken, İsmet Paşa ve heyeti sürekli onlara savaşı kaybeden bir devlet ile değil Milli Mücadeleyi kazanan bir devlet ile muhatap olduklarını hatırlattı.

3 ay boyunca uzun ve çetrefilli geçen görüşmelerde en sonunda artık uzlaşmalar sağlandı. Uzun süren bu görüşmeler sonucunda bütün Devletlerin kazancı ve kaybı olmuştu. Kapitülasyonlar kalkmış, Musul sorunu ertelenmiş ve en önemlisi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırlarında karar kılınmıştı.

Zor geçen bu süreç artık bitmiş, İsmet Paşa cephede olduğu gibi diplomatik savaştan da galip çıkmıştı. 24 Temmuz 1923 günü Lozan da ki İsmet Paşa ve Heyeti, TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşadan gelen onay ile antlaşmayı imzaladı. İsmet Paşanın imzaladığı 143 maddelik antlaşma yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi idi.

Türk Milleti, Lozan Barış Antlaşmasından sonra işgal kuvvetlerinin ‘geldikleri gibi gitmelerini’ gururla seyretti. Artık savaş bitmiş, sömürge ve emperyalizme karşı tüm dünyaya umut ve örnek olan Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu.

Kimileri Lozan Barış Antlaşmasının önemini hâlâ anlayabilmiş, kavrayabilmiş değil… Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Lozan Barış Antlaşması için;

Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın yıkılışını ifade eden bir belgedir. Osmanlı dönemine ait, tarihte benzeri görülmemiş bir siyasi zaferin eseridir!” Demiştir.

Yani şunu diyebiliriz ki, Lozan bazı çevrelerin dediği gibi ‘Sevr’i gösterdiler, Lozan’a razı ettiler.’ Hurafesi ve saçmalığının tamamen dışındadır.

Lozan, Kurtuluş Savaşımızın ve Milli Mücadelemizin tescili, Emperyalizmin Anadolu topraklarından defedilişidir! Dünyadaki mazlum milletlere umut olduğumuzun kanıtıdır, İtilaf Devletlerinin beklediği gibi yenilmiş, parçalanmış bir devletin değil, Alnın akıyla, başının dikliğiyle göğsünü gere gere zafer kazanmış, Anadolu direnişini amacına ulaştırmış yeni devletin temsilcilerinin imzaladığı büyük bir destandır." ifadelerini kullandı.