Köksal, programa “Sendikacılık bir gün bitecek. Alnım ak bir şekilde arkadaşlarımın arasına dönmeliyim. Şehrimizde doğruları söylediğimiz için rahatsız olan gruplar var” diyerek başladı.

Köksal’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: “Sağlık çalışanları kırgın. Bize hiç para verilmeseydi bile biz bu işi yapacaktık. Çünkü biz Avrupa’daki bir doktor, hemşire, hasta bakıcı ve temizlik görevlisinden beş kat daha fazla çalışıyorduk zaten. Korona ile birlikte iş yükümüz 10-15 kat artmaya başladı. Sağlık bakanı bizi ateşin içine attı. Ben size yüzde 100 tavandan döner sermaye vereceğim dedi. İnsanların gözünde yapılan hizmetin karşılığı verilmiş gibi algı oluşturup sonra da bunun maddi olarak hiçbir katkısını sunmadığınız zaman sağlık çalışanlarının var olan motivasyonunu kaçırıyorsunuz.  Sağlık çalışanlarını paragöz hale getirdiler. Sanki biz para para para… Sağlık çalışanları asker gibi, polis gibi, öğretmen, imam gibi şimdi bu grupları saydığım zaman herkes rahatsız oluyor. Çok basit bir soru soruyorum. Marttan beri tatil yapan meslek grupları var. 80 milyon buna şahit. Ama iş yükü artan sadece sağlık çalışanları. Öğretmen işe gitmemiş ama ek ders ücretini almış. Maaşında eksilme yok. Benim aile hekimim koronaya yakalanmış. Tedavi olurken hastanede geçirdiği süre maaşından kesilmiş.  Böyle bir insanlık suçu işlenir mi?”

360 SAAT MESAİ YAPIYOR
“14 gün 24 saat nöbet tutuluyor. 360 saat mesai yapıyor. Bir memurun yapması gereken mesai saati 140-150 saat. Şimdi siz 200 fazla çalıştırıyorsunuz, 15 gün evine göndermiyorsunuz, aile birliği bekliyorsunuz.”

HENÜZ NÖBETE GİTMEYEN İNSAN VAR
“Filyasyon ekibindeki arkadaşların şikâyetlerini dile getiriyorum. Siz eşinizin her nöbetinde bir şoför iki bayanın sokak sokak filyasyon yapmasına gönlünüz razı gelir mi? Ekipleri artırmanız lazım, saat 22.00 dendiğinde kesmeniz lazım. Eskişehir’in her yeri Sümer, Batıkent, Vişnelik değil ki… Atıl mahalleler, sıkıntılı süreçlerdeki vatandaşlarımız var. Bu evleri korona ile ilgili ziyaret ediyorsunuz. Yarın bir ebenin, bir hemşirenin başına bir şey geldiğinde bunun bedelini kimler ödeyecek. Ülkede bir savaş var. Korona ile mücadele var. Yönetici başını yastığa koyduğunda düşünüyor mu? Hala insanları kayırma var. Henüz nöbete gitmeyen insan var. Herkesin bir tanıdığı var. Vekil, başkan, müdür… Sen ağa ben ağa bu inekleri kim sağacak? Müdür Bey’e “Hiç göreve çıkmamış kimselerle altı aydır çalışanları rotasyon yapın. Hiç olmazsa bir ay dinlendirin. Bir ay sonra dinlenmiş olarak göreve gelsin. Çok zor bi şey istemiyorum ki. Ana binada, ek binada, ilçe müdürlüklerinde bu kadar korunaklı personeller niçin tutuluyor? Yorulan insanları geri çekelim. Bana “30 yıllık personel çalışıyor, 10 yıllık personel yatıyor” şikâyetleri geliyor. Bunları il müdürüne, il başkanına bildiriyorum. Ama ilimizde hala yanlış, hala siyasi, hala popülist hala yanlış yerleri referans alan kişiler var.”

KENDİMİZİ Mİ DEMİRLEYELİM Bİ YERLERE
“Sağlık ikiye ayrılır. 2002 öncesi ve sonrası… O dönemleri hatırlayın… SSK olayları, ambulansların ücretli olması, kuyruklar… Bunların yüzde 80’ini tolere ettik. O dönemde halk memnuniyet oranı yüzde sadece 25… Kim onlar? Torpili olanlar, parası olanlar… Şimdi biz memnuniyet oranını yüzde 75-80’lere çekmişiz. Kim çekti bunu? Sadece siyasi irade mi, bakan mı? Sağlık çalışanları yaptı bunu. Bu çalışanların ne maddi ne manevi hakkı verilmiyor. Cumhurbaşkanı’nın bu sorunları bildiğini düşünmüyorum. Biz artık kendimizi mi demirleyelim bi yerlere.”

AYIRMA VE FİŞLEME İŞİNE BAKIYORLAR
“Bunları dile getirdiğimde hemen siyasi iradeye gidip Hasan Hüseyin Köksal kenti yönetmek istiyor, bak görüyorsunuz sizi en çok o eleştiriyor. Şimdi burada bu programı yaptık ya bu programı bir dakika bir dakika kesip siyasi iradeye ‘bak sizi eleştirdi’ diye, sosyal medyada bunu paylaşmış, Facebook’ta bunu paylaşmış, Twitter’da bunu paylaşmış… Mesaisini buna harcayan diğer sendikalar var. İşçi sendikalarının temsilcileri hiç bir işe yaramıyor. Ne Hak-İş, ne Türk Sağlık-İş, ne Öz Sağlık-İş yaramıyor. Bunların tek görevi Ayşe nerede çalışsın, Fatma nerede çalışsın, bu partili değil, o ondan değil. Ayırma ve fişleme işine bakıyorlar. Savaşta torpil olmaz. A şahsı temizlik yapıyor, B şahsı yapmıyor. Şu dönemde bari torpil işinde frene basmaları lazım. Bu dönemde hep birlikte mücadele vermeliyiz.”