Atahan Gezer

Atatürk Kültür Dil ve Tarih Kurumu Şeref Üyesi de olan Devlet Sanatçısı Kamil Sayın, eskisehir.net yayınına konuk oldu. Avrupa’da yaşayan Türklerin son kuşağının, pek çok alanda önceki kuşaklara nazaran ilerleme katettiğini belirten Sayın, mevcut durumda devlet erkanının katkısının büyük olduğunu da ifade etti. Sayın, “Bugün öyle çocuklarımız var ki, binlerce insana yöneticilik yapıyorlar. Avrupa’da yaşayan Türk gençlerinin eğitim durumu gerçekten mutluluk verici…” dedi.

“Şiir yazmak bir tiryakiliktir”

Sayın, eskisehir.net yayınında, “Anlamak İçin” programının konuğu oldu. Burada kendisinden bahseden Sayın, “1955 yılının Ocak ayında Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinde doğdum. 3 yaşımda babamın işi gereği Ankara’ya yerleştik. 1978’de askerlik görevimi yaptıktan sonra Belçika’nın başkenti Brüksel’e yerleştim. O günden beri de Belçika’da yaşıyorum. Belçika’daki bir otelden yönetici pozisyonunda emekli oldum. Şairliğimden dolayı ozanlığımızı ve şairliğimizi devam ettiriyoruz. Şiir yazmak bir tiryakiliktir” diye konuştu.

“Gelecekte daha güzel şeyler olacak”

Belçika’da Skype üzerinden yayın yapan SkyLive Media Culture’de, her hafta çarşamba günleri kültür ve sanat üzerine gerçekleştirilen “Kamil Sayın ile Dost Meclisi” programını sunduğunu da belirten Sayın, “Sağ olsunlar, devlet erkanı da programımıza katılıyor. Toplumumuzu bilgilendiriyor. Orada da bunları söylüyoruz. Müşavirleri getiriyoruz, eğitimin öneminden bahsediyoruz. Ümidim var, gelecekte daha güzel şeyler olacak diye düşünüyorum” yorumunu yaptı.

“Eğitim konusunda çok ileri gitmiş insanlarımız var”

Sayın, Avrupa’da, kültür ve sanat dalında Türklerin “sevindirici” bir durumda olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

“Ressamımız, şairlerimiz ve ozanlarımız var. Eğitim konusunda çok ileri gitmiş insanlarımız var. Doktorlarımız, mühendislerimiz var… Belçika’da 240 bin Türk yaşıyor ve bunların çoğu Emirdağlı… Çok güzel folklor ekiplerimiz ve tiyatrolarımız var. Çok güzel çalışmalar yapıyorlar. Bunlar bizim açımızdan çok sevindirici… Avrupa’da yaşayan Türklerin ikinci, üçüncü kuşağı gerçekten eğitimli olmaya başladı. Bu da bize mutluluk veriyor.

“Avrupa’daki Türk gençlerinin eğitim seviyeleri çok yüksek”

Avrupa’da yaşayan Türk gençlerinin eğitim durumu gerçekten mutluluk verici… Önceki kuşaklarda olduğu gibi değil. Avrupa’daki Türk gençlerinin eğitim seviyeleri çok yüksek. Başkonsoloslarımızla, büyükelçilerimizle görüştüğümüz zaman, bu konularla alakalı çok yardımcı oluyorlar. Bu nedenle kendilerine teşekkür ediyorum.”

“Gençlerin istikbalini batırdık”

Avrupa’ya giden ilk Türk kuşağının fikir ve görüşlerinin, “Bir şeyler yapıp Türkiye’ye dönmek” düşüncesi üzerine kurulu olduğunu dile getiren Sayın, “Bu nedenle ilk kuşak tarafından gençlere çok ağırlık verilmedi. Bu gençlerin istikbali için Avrupa’ya gidilmiş olunmasına rağmen onların istikbalini batırdık. Böyle bir durum oldu… Bugüne baktığımızda ise eğitime eğilimli gençler görüyoruz. Aileler de bu durumun farkına vardılar. ‘Niçin bizim çocuğumuz Avrupalının emrinde olsun?’ dediler” değerlendirmesinde bulundu.

“Bunları bu çocukların eğitimine borçluyuz”

Sayın, “Bugün öyle çocuklarımız var ki, binlerce insana yöneticilik yapıyorlar. Bunlar bizim açımızdan çok önemli… Benim küçük kızım, Belçika’da bir firmanın genel müdürü oldu. Emrinde yalnızca 3 bin 500 gönüllü çalışan var. Kraliyet ailesi olsun, genelkurmay olsun, iş insanları olsun… Bu insanların hepsinin saygısını kazanan ve irtibatlı olarak çalışan bir insan… Bunları bu çocukların eğitimine borçluyuz” ifadelerini kullandı.

“Bunlar küçümsenecek şeyler değil”

Sayın, şöyle devam etti:

“Başkonsoloslarımız ve müşavirlerimiz lütfediyorlar ve programımıza konuk oluyorlar. İnsanlarımızın sorularını yanıtlıyorlar. Özellikle ‘eğitim ve gençler’ üzerine sohbetlerde bulunuyoruz. Bu konularla ilgili neler yapılabileceğini tartışıyoruz. Başkonsoloslarımız, binalarında toplantılar, programlar yapıyorlar. Gençleri etkinliklerle alakalı arıyorlar. Bunlar, gerçekten küçümsenecek şeyler değil. Eğitim müşavirlerimiz, güzel yerlere gelmiş gençlere ulaşarak sohbet ediyorlar. Çok güzel yerlere gelmiş insanlarla açık oturumlar düzenliyorlar. Bunlar inşallah devam edecek.

“Üçüncü kuşak bile tükenmek üzere”

Avrupa’daki üçüncü kuşak bile tükenmek üzere. Gelecek, gençlerde… Eğer bizler, gençlere yönelik çalışırsak ve yatırımlarımızı onlara yaparsak, ülkemiz ve milletimiz adına çok güzel şeyler olacak. Ben programlarımda da bu konuya ağırlık veriyorum. Şiirlerimde de bu konuyu işlediğim oluyor.”

“Gurbet anlatılacak bir şey değil, yaşamak lazım...”

Şiirlerinde ağırlıklı olarak insanın değerine ve insanlığa hizmet etmenin önemine dikkat çektiğini söyleyen Sayın, “Bizim her yerimizde gurbet var çünkü gurbette olmak farklı bir şey… Gurbet anlatılacak bir şey değil, yaşamak lazım... Emirdağlı bir kardeşimiz annesini doktora götürmüş. Doktor, ‘Teyze, neren ağrıyor?’ diye sormuş. Teyze de ‘Nerem ağrımıyor ki? Sırtımdaki çaputlar bile ağrıyor’ demiş. Bizim de sırtımızdaki giysilerimizde bile gurbet acısı var… Atalarımız, ‘Doğduğun yere değil, doyduğun yere bak’ demişler. Avrupa’ya da alıştık. Orada da çok iyiyiz elhamdülillah… Yine de gurbet gurbettir” diye konuştu.

“Hiçbir zaman kitaplarımı satmadım”

Sayın, yayınlanmış altı eseri olduğunu kaydederek, “Yakında yedinci kitabım çıkacak. Hakkımda Gazi Üniversitesi tarafından yazılmış bir yüksek lisans tezi de var. Bin 100 civarında şiirim var. Çoğu şiirim plakete layık görüldü. Okurlarım, adımı internet üzerine arattıklarında eserlerime ulaşabilirler. Benim, ‘ilim satılmaz’ diye bir düşüncem var. Bu nedenle ben hiçbir zaman kitaplarımı satmadım. Her zaman bin adet bastırdım ve hediye olarak dağıttım. Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğündeki çocuklara ve huzurevlerindeki yaşlılara dağıttım. Konsolosluğumuzun yaptığı çalışmalarda stantlara koyduk ve halkımıza sunduk. Amacımız, insanlığa bir şeyler verebilmek. Verebiliyorsak ne mutlu bize…” ifadelerini kullandı.

“Türk sanatçılar olarak maalesef dernekleşemedik”

Sayın, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Belçika’daki Türk kökenli sanatçılar olarak maalesef dernekleşemedik. Gönül isterdi ki, sanatçılarımızın bir derneği olsun… Tabii ki bazı derneklerimiz var. Onlar da sağ olsun, bize basın yayın kuruluşlarıyla beraber kucak açıyorlar ama kültür ve sanat alanında faaliyet gösteren bir derneğimizin olmasını ben çok isterdim. Toplanalım, konuşalım… Eksiklerimizi tartışalım…”