Eskişehir iş ilanları için tıklayın

Bu yazı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı altında yürütülen “Eskişehir Şeker Fabrikası” başlıklı Necmettin Oğur’a ait yüksek lisans tezinin bazı bölümlerinden derlenerek oluşturuldu.

Uşak ve Alpullu Şeker Fabrikalarının kurulup hizmete girmesiyle artık ülkemizde şeker sanayi doğmuş bulunuyordu. İlk kampanyanın ( Kampanya terimi şeker fabrikalarının yıllık çalışma süreleri için kullanılmaktadır)  yapıldığı 1926 yılından Eskişehir Şeker Fabrikasının kurulduğu 1933 yılına kadar hem pancar tarımında hem de işletmecilik alanında şeker sanayi ile ilgili bilgiler edinilmiş yeterli tecrübeler kazanılmıştı.   Eskişehir Şeker Fabrikası, Cumhuriyetle birlikte başlayan hızlı endüstrileşme hamlesinin temel taşlarından biridir. Şeker fabrikasının projesi, Cumhuriyetin getirdiği o özgürlük ve yeniden var olma hareketinin rüzgârıyla kısa bir sürede hazırlanmıştı.

FABRİKANIN YERİNİ BİZZAT GEZDİ

Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti Kalem Mahsus Müdürlüğünden 9 Ocak 1933 yılında Eskişehir Valisi Hakkı Bey’e gönderilen yazıda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün birkaç gün sonra yapacağı iktisadi tetkik gezisi dolayısı ile Eskişehir’i ziyaret edeceğini ve bu ziyarette 1933 yılı içerisinde kurulması karar altına alınan şeker fabrikası için pancar ziraatı ve ziraat teşkilatı hakkında bilgi alacağını ve fabrika sahasını göreceğini belirtmiştir. Cumhuriyet Gazetesi 17 Ocak 1933 tarihinde çıkan haberde Mustafa Kemal Atatürk’ün Eskişehir’e ziyaret gerçekleştirdiğini, halkın büyük bir coşku ve heyecanla Büyük Reisi beklediğini, şehri gezdiğini ve Şeker Fabrikasının yerini bizzat gezdiğini belirtmiştir.

FABRİKAYI GÖRECEK, MORALİ YÜKSELECEK

Şeker Fabrikasının yeri Mustafa Kemal Atatürk tarafından gösterilerek yapılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Eskişehir Şeker Fabrikası’nın kuruluş hazırlıklarıyla bizzat ilgileniyordu.  Dönemin İktisat Vekili Celal Bayar, Kenan Mortan ile yaptığı bir söyleşide şeker fabrikasının yerinin seçimini yaparken Mustafa Kemal Atatürk’ün ulaşım yollarına uzak arazi yerine halkın moralini yüksek tutacak tren ve karayoluyla yolculuk yapan herkesin görülebileceği yere yapılmasını istemiştir. Celal Bayar, Mustafa Kemal Atatürk’le geçen diyaloglarını şöyle anlatıyor "Eskişehir Seker Fabrikasının yerini hazırlıyoruz, ben kendi hesabıma muhtemel iki yer hazırlamıştım. Şehrin hemen yanında şimdiki yer. Bir orası var. Bir de Eskişehir'in Porsuk suyunun yanı vardı. Orada Kızılay Teşkilatının depoları vardır. Geniş bir sahadır. Arazisi daha ucuzdur. Orada da kurulabilirdi. O tarihte Atatürk ile beraber, Trenle İstanbul’a giderken Eskişehir'e yaklaştık. Birdenbire Atatürk, Bizim Eskişehir Fabrikası ne oldu diye sordu. Her şeyi ile hazır Gazi hazretleri dedim ve sonra devam ettim, yeri hakkında karar vermek üzereyiz, iki yerin de fayda ve sakıncaları var. Bunlar üzerinde duruyoruz. Atatürk bunun üzerine bu işi beraber yapalım dedi ve treni durdurdu. Porsuk suyunun yanındaki yeri gösterdim. İkinci yere şimdiki Fabrika mıntıkasına vardığımızda burada para meselesi biraz farklı olur dedim. Atatürk hiç düşünmeden ‘burada yapacaksınız’ dedi ve nedenini su şekilde açıkladı: "Tren geçtikçe halk istasyonun hemen yanındaki fabrikayı görecek, morali yükselecek. Bu yüzden parası ne olursa olsun, burada yapılmalı... "

ALMAN ŞİRKETİYLE ANLAŞMA YAPILDI

Eskişehir Şeker Fabrikası üç milyon sermaye ile kurulan “Anadolu Şeker Fabrikaları Türk Anonim Şirketi” tarafından kurulmuştur. 100 liralık 30 bin hisseden oluşan sermayesine Türkiye İş Bankası yüzde 51, TC Ziraat Bankası yüzde 24,5 Sanayi ve Maadin Bankası yüzde 24,5 (geri kalan yüzde 1 oranındaki hisse İş Bankası Umum Müdür Vekili Muammer Eriş ve Ziraat Bankası Meclisi İdare azası Mümtaz Beyler tarafından taahhüt olunmuştur) oranında iştirak ettikleri bu şirket, şeker fabrikaları kurmak, ispirto ve tali maddeler istihsal etmek pancar ve şeker sanayi için gerekli olan maddeleri yetiştirmek üzere, zirai faaliyetlerde bulunmak amacıyla kurulmuştur. Fabrikanın kurulmasına karar verildiği 10.10.1932 tarihinden itibaren iki ay kadar süren tetkikler ve değişik makine fabrikalarıyla temas ve müzakerelerden sonra, 8 Aralık 1932 tarihinde Alman firması olan “Maschinenfabrik Buckau R.Molf Aktien Gesellschaft Magdeburg” şirketiyle anlaşılmıştır. Daha sonra fabrikanın kurulacağı yerin tayini, satın alınması, inşa ve nakil işlerinin yoluna konması gibi ilk faaliyetlerin düzenlenmesi takip etmiştir.

ŞUBATTA TEMEL, ARALIKTA AÇILIŞ

1 Şubat 1933 yılında fabrikanın temelleri atılmış,  1 Nisan 1933’te montaja başlanmış, geceli gündüzlü çalışmak suretiyle, inşaat ve montaj işleri altı ay gibi kısa sürede bitirilerek, 20 Ekim 1933’te ilk işletme tecrübelerine çalışmalarına (Daha sonraki üç hafta içerisinde, ilk tecrübede görünen eksikler ve arızalar giderilmiş) ve 5 Aralık 1933’te resmen işletmeye açılmıştır.  Eskişehir Şeker Fabrikası kurulurken Uşak Şeker Fabrikasının tecrübelerinden faydalanmıştır. Şeker sanayimizin öncüsü Uşak Şeker Fabrikası gerek muhitine gerekse bütün memlekete büyük hizmetler vermiştir. Eskişehir Şeker Fabrikası kurulurken Uşak’ın pancar ziraatından ve yetiştirdiği elemanlardan da yararlanmıştır.

KÂZIM TAŞKENT’İ UYURKEN GÖREN OLMAMIŞTI

Eskişehir Şeker Fabrikasını kuran Anadolu Şeker Fabrikaları Türk AŞ’nin başına Atatürk’ün emirleriyle o zamanlar genç bir kimya mühendisi olan Kâzım Taşkent umum müdürü olarak getirilir. Kâzım Taşkent, tahsilini Almanya’da yapmış, sonra Alpullu İşletme Şefliği yapmış zeki, çalışkan, cesur ve üstün yetenekli bir zat idi. Şirketin başına geçer geçmez Alpullu’dan Suphi Argon, Ekrem Oktar, Fethi Tan ve diğerleri gibi en kıymetli ziraatçıları almış ve Eskişehir’de pancar ziraatını emniyet altına almıştı. Montajı idare etmek üzere Almanya’dan yakın arkadaşları bulunan yüksek mühendis Nadir Önen ve yüksek mühendis Macit Eken ile Kırıkkale fabrikalarının montaj başmühendisliğini yapmış bulunan Ahmet Yolaç’ı getirmiş ve Türklerin ecnebilerden daha iyi iş yapabileceklerini zamanın idarecilerine ve bütün kamuoyuna kabul ettirmiştir. Teknik adamlar altı ayda fabrikayı bitiriyordu. O sıralar Kâzım Taşkent’i uyurken gören olmamıştı.

ÜCRET OLARAK NE İSTİYORSUNUZ?

Eskişehir Şeker Fabrikasının montajında büyük bir emeği geçen Muammer Tuksavul, Doğudan Batıya ve Sonrası adlı eserinde şeker şirketi yıllarını şöyle anlatıyor. “…Ocak 1932 sonlarında, önce İstanbul Sanayi Müdürü iken tanışmış olduğum Arif Kâzım Bey’den ansızın şöyle bir acele telgraf almıştım. “-Çok önemli bir büyük endüstri girişiminin kurulması için görevlendirildim. Birlikte çalışmak üzere derhal sizinle burada görüşmek ihtiyacındayım. Acele telgrafla cevabınızı rica ederim.” Telgraf Eskişehir’den çekilmişti. Hemen telgrafla geleceğim günü bildirerek arkasından Eskişehir’e gittim. Karlı, soğuk, çamur içindeydi kent. Eskişehir’in tanınmış ailelerinden Yasin Çakırlar’ın un fabrikasının bürosunu kiralamışlar. Kâzım Bey ile bu binanın birinci katındaki odasında buluştuk: -İşte, tam istediğimiz gibi bir iş. Devlet hizmeti değil! İş Bankası’na burada bir üçüncü şeker fabrikası kurduruyorlar. Beni umum müdür olarak görevlendirdiler. Arkadaşım maden mühendisi Nadir Hakkı yanımdadır. Sizi de aramıza alacağız. Kendisine özgü heyecanlı bir kararlılıkla bu sözleri söyleyen Kâzım Bey, sıkı sıkı elimi tutmuş, benden muvafakat cevabımı bekliyordu: - Memnuniyetle, dedim ama şartlarım var. İşim teknik olacak. Yani, işletmede çalışacağım. Montaj ve ilk kampanya bittikten sonra ayrılmakta serbest olayım dedim. -Hay hay. Montaj işleri gelişinceye kadar merkezde dış müesseselerde yoğun işlerimiz olacak. Makine, tesisat, yedek parça, işletme ve yardımcı maddeler alacağız. Bu işleri yürütürken gereken teşkilatı siz kurarsınız. Yazın yoğunlaşan montaja geçerek işletmeyi elinize alırsınız. Ücret olarak ne istiyorsunuz? -Tamamen size bırakıyorum. -Ama ben size yağ fabrikalarındaki kazancınızı ödeyemeyeceğim. -Bunun hiç önemi yok,  dedim. O gün el sıkıştık ve ben 1 Şubat 1933’de Eskişehir’e taşınarak şeker şirketinde çalışmaya başladım. …”

BÜTÜN FABRİKA TEÇHİZATI ALMANYA’DAN GELİYORDU

8 Mart tarihli Cumhuriyet Gazetesinde “Eskişehir’de Bahar Hayatı” adı altında çıkan haberde halkın, şeker fabrikasının kurularak işletmeye başlamasını sabırsızlıkla beklediğini, fabrikanın hazırlıklarının devam ettiğini, fabrika memurlarının birer ikişer olarak Eskişehir’e geldiğini yazmıştı. Makine ve cihazları, enerji santrali, borular, fabrika içi demiryolları ile ana demir yoluna bağlantı ve ana makas, bütün fabrika teçhizatı Almanya’dan geliyordu. Binanın demir konstrüksiyonları da Almanya’dan taşınıyordu. Gerek inşaat, gerek montaj programı, fabrikanın eylül sonunda işleyeceğine göre hazırlanmıştı. Bütün işler bu vadenin kesinlikle tutulması zorunluluğuna göre ilerliyordu. Yüz kadar Alman montör gelmiş, elli Macar ve Çek şeker ustası angaje edilmiş, onlar da yaz aylarında gelip kampanya çalışmalarına hazırlanıyorlardı. Büyük bir çaba ile fabrika Eylül ayı sonunda, kısım kısım işletme denemelerine girdi. Bir yandan fabrika yükselirken, öbür yandan pancar üretimi için Alpullu’dan Eskişehir’e gelen Yüksek Ziraat Mühendisi Suphi Argon’un kurduğu ziraat örgütünün denetiminde, pancar ekimi yapılmış, mahsul yetiştirilmişti. Demiryolu ve arabalarla mıntıkalardan pancarlar fabrika silolarına boşaltılamaya başlandı. Sonunda kampanya açıldı.

İLK KAMPANYADA 83 BİN 157 TON PANCAR İŞLEDİ

1933 yılında Şeker Fabrikasının faaliyete geçmesi dolaylı olarak Eskişehir Bankası’na bir etki yaratmış, ovada şeker pancarı üretimi yapmaya başlayan büyük çiftçilerin kredi talebi artmış, Eskişehir Bankası da çiftçilere çeşitli kolaylıklar sağlamaya başlamıştı. Fabrika açıldığı yıl, ilk kampanyasında 83 bin 157 ton pancar işleyerek, 12 bin 124 ton şeker imal edilmişti. Günde 1500 ton pancar işlemek üzere kurulan fabrika, kazan, türbin, pancar ve şeker daireleriyle küspe kurutma tesisatında yapılan ıslahlarla bir sonraki yıl işletme kapasitesi günde 1800 ton pancara çıkarılmıştı. Günümüze kadar düzenli olarak bakımları yapılan, teknolojiye ayak uyduran Şeker Fabrikası 2013 yılındaki kampanyada 7 bin 413 ton pancar işlenmiştir. Eskişehir Şeker Fabrikası kurulduğu yıl ilk çalışma kampanyasında 138 daimi ve 78 memur ile 226 daimi ve 1169 geçici işçi çalışmıştır. Kurulduğundan bu yana binlerce kişiye istihdam sağlayan fabrikanın 2013 kampanyasında sadece fabrikada 114 memur, 354 daimi, 76 geçici olmak üzere 546 kişi istihdam etmiştir.

BU İMKÂNLARI VEREN CUMHURİYET REJİMİNİ ALKIŞLIYORUM

Fabrikada üretilen ilk şeker 29 Kasım 1933 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkası salonunda yapılan törenle satıldı. Saat 16.00’da yapılan merasime Ticaret Odası üyeleri ve tüccarları, fırka başkanı, belediye başkanı ve Vali Vasfi Bey toplanmışlardı. Recep Zühtü Bey ve Kâzım Bey salona geldikten sonra bir çuval toz ve bir sandık kesme şeker salonun ortasına kondu. Daha sonra Kâzım Bey, fabrikanın 6 ay gibi kısa sürede kurulup işletmeye başladığını söyledi. Her iki şekeri de fabrika, Tayyare Cemiyetine hediye ettiğinden satış açık arttırma usulüyle yapılmıştı. “Bir çuval toz şeker 500 liraya Vali Hakkı Bey üzerine kaldı. Müzayedede Recep Zühtü Bey ile bankalar da iştirak etmişlerdi. Vali Bey bu şekeri tayyare cemiyetine bıraktı. Şeker fabrikası da kıymetli bir hatıra olarak fabrika müzesine konulmak üzere bu şekeri piyasa fiyatıyla cemiyetten satın aldı. Bundan sonra misafirlere çay ikram edildi. Ticaret Odasının hazırladığı bu çaya, Eskişehir’in kendi şekerinden konulması Recep Zühtü ve Kâzım Bey tarafından teklif olundu. Ve alkışlarla kabul edildi. Herkes ortadaki sandıktan şeker alarak çayına koydu. Bu hal pek lâtif ve çok samimi bir intibah husule getirdi. Çaylar içilirken oda reisi Kamil Bey ayağa kalkarak: “Arkadaşlar; bugün şu mütevazı toplantı ile Eskişehir ve bütün Türkiye yeni bir iktisadi devre girmiş bulunuyor. Vaktiyle yarı müstemleke ve müstehlik bir diyar olan vatanımızda bugün iktisadi istiklâlimizi de temin edilmiş görüyoruz. Bize bu imkânları veren cumhuriyet rejimini alkışlıyorum” dedi ve şiddetle alkışlandı. Bir çuval şekere eski fiyatlara göre 175 kuruş fark vardı.           

5 ARALIK 1933’TE AÇILDI

Türk şeker sanayinin en büyük şeker fabrikası olan, 1 Şubat 1933 tarihinde temelleri atılan ve 6 ay gibi kısa sürede tamamlanan Eskişehir Şeker Fabrikasının açılış töreni 5 Aralık 1933 tarihinde coşkulu bir şekilde yapıldı. Fabrikanın açılış töreni için günler öncesinden hazırlıklar yapıldı. Yurtiçinde gazetelerde ve radyolarda fabrikanın açılışı için günler öncesinden duyurular ve haberler yapıldı. Ankara ve İstanbul’dan törene katılacaklar için hususi trenler hazırlandı. Törene gidecekler için trenin gidiş ve gelişi hakkında bilgiler verilmişti. “Eskişehir Şeker Fabrikası’nın açılma merasimine iştirak buyuracak zevatı Eskişehir’e götürecek olan tren Salı sabahı 8’de hareket edecektir. Eskişehir’e varış saat 15’tedir. Dönüş 17.55’te ve Ankara’ya geliş gece yarısından sonra bir buçuktadır. Davetlilerin 8 trenindeki mevkilerini almaları rica olunur ”şeklinde davetlilere ayrıntılı bilgiler verilmişti.

AÇILIŞ TÖRENİ MANŞETLERDE

Ulusal gazetelerimiz fabrikanın açılış haberini okuyucularına iki gün arka arkaya manşetten aktardı. Akşam Gazetesi “Eskişehir Şeker Fabrikası Dün Merasimle Açıldı”, Hâkimiyeti Milliye Gazetesi “Eskişehir Şeker Fabrikası Dün Açıldı”, Cumhuriyet Gazetesi “Şeker Fabrikalarımızın Üçüncüsü de Dün Açıldı” ve ”Üçüncü Şeker fabrikamız” diye okuyucularına ilettiler. Hâkimiyeti Milliye Gazetesi “Eskişehir Şeker Fabrikası Dün Açıldı” diyerek manşetten duyurduğu habere Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün Şeker Fabrikasıyla ilgili söylediği "...Eskişehir Şeker Fabrikası, millî ülküye derin alâkanın yükselmiş, değerli vesikasıdır” diyerek okuyucularına duyurmuştur. Başbakan İsmet İnönü’nün "...Yüksek bir millet olarak, milletler ailesi içerisinde Türk milletinin haklı ve yüksek mevkiini tutmak ve muhafaza etmek için sanayii memlekette behemehâl kurmak lâzımdır" sözü yer alıyordu.

KURDELEYİ BAŞVEKİL İSMET İNÖNÜ KESTİ

TBMM Başkanı Kâzım Özalp, Başbakan İsmet İnönü, İktisat Vekili Mahmut Celal Bayar, Maarif Vekili Yusuf Hikmet Bayur, Ziraat Vekili Muhlis Erkmen ile Milletvekillerinin yanı sıra İstanbul’dan 200 kişilik heyetin yanı sıra Ankara, Bilecik, Afyon, Kütahya, Adapazarı ve hatta Bolu’dan gelen vatandaşlar vardı. Şehir dışından gelen misafirler Porsuk oteline yerleştirildiler. Başbakan İsmet İnönü ve misafirlerin 15.00’te gelmeleriyle birlikte tören büyük bir sevinç ve heyecan içerisinde saat 16.00’da İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başladı. İstiklal Marşı okunduktan sonra Recep Zühtü Bey kürsüye çıkarak konuşma yaptı. Daha sonra Başvekil İsmet İnönü’nün konuşması olmuştu. Konuşmadan sonra fabrikanın kapısına gerilen kurdeleyi İsmet İnönü keserek fabrikaya girildi. Fabrika baştan aşağı gezildi. Tayyareler misafirleri alçak uçuşla selamladılar. Misafirler fabrikayı baştan aşağı gezdikten sonra Başvekil ve TBMM Başkanı Kâzım Paşa ve diğer misafirler 19.00’da Ankara’ya hareket ettiler.

UNUMUZUN BİLE MİLLİ OLMADIĞINI…

Hâkimiyeti Milliye Gazetesinde Falih Rıfkı Atay, Eskişehir Şeker Fabrikasıyla ilgili “İkinci Beyaz” isimli yazısında on yıl öncesine kadar unumuzun bile milli olmadığını, yeni sanayi tesisleri kurmak isteyen ülkelere gelişmiş sanayisini önceden kurmuş olan ülkelerin güldüğünü söyleyerek “On sene kadar ekmeğimiz bile millî değildi. Millet Meclisinde, Türkiye iktisat istiklâlinin ilk merhalesi olarak üç beyaz davasının ortaya atıldığı günü hatırlıyorum: Un, Şeker, Pamuk! Osmanlı İmparatorluğu Türkiye’si ununu Amerika’dan getiren bir ziraat memleketiydi. Uzun değil, on senelik bir tarihten bahsediyoruz. Cumhuriyet çocuklarını şimdi garabete inandırmak güçtür. Yarın şuna da güç inanacaklardır. Türkiye, ecnebi şekeri yiyen en iyi pancar memleketlerinden biri idi. Biz, Adana ve Aydın topraklarının öz sahipleri, henüz ecnebi pamuklusu giymekte devam ediyoruz. Birinci beyaz senelerden beri yüzde yüz Türk’tür. İkinci beyazın üçte ikisini millileştirdik. Turhal topraklarında dördüncü şeker fabrikasının temelleri atılmıştır. Pamuklu tezgâhlarının makineleri ise bir kaç aydan beri Sovyetler Birliğinin ihtisas fabrikalarında imâl olunmaktadır. 1933 yılını yeni bitiriyoruz. Şeker sanayiine 1926’da başladık. Pancar tarlasından laboratuvarına kadar, bütün dava, Türk çiftçisinin ve Türk işçisinin, Türk teknisyeninin ve Türk idarecisinin elinde, kökten halledilmiştir ”diye yazmıştır.

ATATÜRK: ESKİŞEHİR BİR SINAÎ ŞEHRİ OLMALI

Mustafa Kemal Atatürk, 12 Kasım 1937 günü Ankara’dan Doğu Anadolu gezisine çıktığında 20 Kasım’da Eskişehir’e uğrar. İstasyonda kendisini karşılayanlarla kısa bir görüşme yapar. Bu arada Eskişehir Valisinden Şeker Fabrikası’nın durumu ve pancar ekimi hakkında bilgi alır ve şöyle der: “Eskişehir bir sınaî şehri olmalı, buradan tütecek bacalar Türkiye’nin iktisadi hayatını yükseltmelidir.  Çalışmalarınızı buna göre planlayınız” der.

İLK İŞÇİ SENDİKASI ESKİŞEHİR’DE KURULMUŞTUR

26 Şubat 1947 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren İşçi ve İşveren Sendika Birlikleri Hakkında Kanun’un getirdiği imkânlardan da yararlanarak Şeker Sanayiinde ilk işçi sendikası 4 Mayıs 1948 tarihinde Eskişehir’de kurulmuştur. Eskişehir’de Sendika kurulduktan sonra Turhal’da ikinci sendika, Alpullu’da üçüncü Sendika ve daha sonra da Uşak’ta dördüncü sendika kurulmuştur. O tarihlerde kısıtlı imkân dar mevzuattan dolayı birleşip beraber hareket etmeye başlamışlar ve federasyon kurulmasına karar vermişler. 1953 yılının ocak ayı son haftasında Eskişehir’de toplanan dört sendikanın yetkilileri hazırladıkları Federasyon Nizammesini Bakanlığa ve Valiliğe vermek, takiben gazetelerde ilan etmek suretiyle, 1 Şubat 1953 tarihinde Türkiye Şeker Sanayii İşçi Sendikaları Federasyonu’nu kurmuşlardır. Bu Federasyonun ilk başkanı, 2’nci Başkanı,  kâtibi, muhasip, veznedar ve üyelerin çoğunluğunu Eskişehir Şeker Fabrikası çalışanları oluşturuyordu.  Böylece federasyonlu yıllarda Şeker Sanayi İşçi Hareketi’ne Eskişehir Şeker Çalışanları öncülük etmiş, güç katmış ve gelişmesine yardımcı olmuştur.     

YARIM YIL GİBİ PEK AZ BİR ZAMANDA BAŞARMAK

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fabrikayı yapanları, çalışanları takdir ve teşvik eden sözleri fabrikanın Altın Defterindeki ilk yazısı şöyledir “Eskişehir şeker fabrikası millî ülküye derin alâkanın yükselmiş değerli vesikasıdır. Memleketin şeker ihtiyacını temin yolunda muvaffakiyetli son adımlarından biridir ve şeker ihtiyacının temini hedefine varılmak olduğunun ümit dolu müjdesidir. Bu yüksek millî eseri yarım yıl gibi pek az bir zamanda başarmak teşebbüs ve himmetinde bulunan millî müesseselerimizi takdir ve tebrik eylerim. Eserin fiîlen vücut bulmasında bizzat çalışmış olan kıymetli arkadaşların ciddiyet ve yorulmaz faaliyetlerine hassatan teşekkür ederim. Eskişehir Şeker Fabrikası gibi, modern bir sanayi ocağı vücuda getirmiş olmakla, teşebbüs ve himmet sahipleri, memleketimizin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak sanayi müesseselerini kolaylıkla ve az zamanda yaratmak mümkün olabileceğini de gözlerimiz önünde fiilen ve maddeten, ispat etmiş bulunuyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’ni böyle sanayi müesseseleriyle zenginleştirenlere, güzelleştirenlere minnet.! Gazi M. Kemal (04.12.1933)