Eskişehir iş ilanları için tıklayın

Başkan Yurtman, açıklamasında, “Dünya Korona virüsü ile uğraşırken tüm Dünya’da tarımın ve çiftçilerin ne kadar önemli bir yeri olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Korona virüsün yaşandığı bu süreçte açlıktan ölenlerin sayısı dikkate alınırsa açlığın en tehlikeli virüs olduğu anlıyoruz. Yakın bir gelecekte açlık, gıda ve su savaşları kaçınılmaz olarak karşımıza çıkacaktır. Bunların önüne bir an evvel geçebilmek için çiftçimize ve tarımımıza gereken destek ve önemi vermemiz gerekmektedir. Türkiye‘de TÜİK verilerine göre 2009 yılında 38 milyon 912 bin hektar tarım arazisi mevcut iken 2019 yılında ise 37 milyon 712 bin hektar tarım arazisine gerilemiştir. Yani 10 yıl içerisinde 1 milyon 200 bin hektar tarım arazisi yok olmuştur. Bu ülkemiz için çok büyük bir kayıptır. Bu gerilemenin sebeplerinin başında tarım arazilerinin imara açılması gelirken, ikinci önemli neden ise tarımda ithalat politikalarıdır. Tarım Bakanlığı’nın hazine arazilerinin 9 milyon hektarının tarıma açılacağının açıklanması yerinde ama yetersiz bir girişimdir. Yılda 120.000 hektar tarım arazisi kaybedilirken 900 hektar tarım arazisi ilavesi devede kulak kalmaktadır. 2009 yılında ekilen alan 16 milyon 217 bin hektar iken 2019 yılına ise 15 milyon 387 bin hektar ekilebilmiştir. Yılda ekilemeyen alan 83 bin hektardır. Bu demektir ki çiftçi ekmekten ve tarımdan yavaş yavaş uzaklaşmakta ve gittikçe Ülkemiz tarım ülkesi olmaktan çıkmakta ve kendi kendine yetememektedir. Tarımda planlama gerektiği gibi yapılmadığından üreticinin ürünü ya ziyan olmakta ya da yetersiz üretimden dolayı vatandaşımız gıdaya çok yüksek bedeller ödemektedir. Köylü milletin efendisidir! Sözünden hareketle üreten köylü ve çiftçilerimizin yeterince desteklenmediğini gözlemekteyiz” dedi.

Başkan Yurtman konuşmasını şöyle devam etti:
“Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği (ESÇEVDER) ve Türkiye Çevre Platformu (TURÇEP) olarak; tarım alanlarının yok olmasının önüne geçilmesini, ekilmeyen tarım alanlarının ekilmesinin sağlanmasını, doğal tarımın yaygınlaştırılmasının sağlanmasını, vahşi sulama yerine damlama sulamaya geçilmesini, çiftçiler için mazottaki KDV’nin sıfırlanmasını, ithalat yerine yerli üreticilerimize destek verilmesini, yerli tohumların desteklenmesi ve yaygınlaştırılmasının sağlanmasını, yerli tohumun serbestçe satılmasının önünün açılmasını, tarımda planlamanın ülke ihtiyaçlarına göre doğru olarak planlanmasını, üretimde kültürel ve biyolojik önlemlerin özendirilerek, gereksiz kimyasal kullanımının önüne geçilmesini, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler gününde yetkili ve ilgililerden tüm bunlara çözüm üretilmesini şiddetle talep ediyoruz.”