Beyin göçü denince aklımıza bir nedenle ülkemizden giden, yurt dışında eğitim ya da iş hayatına devam edenler gelir. Doğru ama eksik... Beyin göçünü kentler bazında da değerlendirmeliyiz. Bu konu Eskişehir’in gündemine Celalettin Kesikbaş’ın Sanayi Odası Başkan adaylığı sürecinde gelmişti. Kesikbaş, Eskişehir’in beyin göçüne dikkat çekmiş ve çözüm önerilerini sıralamıştı. Günümüzde marka kentler öne çıkıyor. Kentlerin yarışı söz konusu… Eskişehir göz kamaştıran birikimiyle geleceğe göz kırpıyor. Kentimiz bu noktada çok iyi bir yerde… Daha iyi olacağına kuşku yok. Böylesine bir insan gücü çok az kentte var. Eskişehir’in yapacağı şeyler var elbette… Bizi daha güçlü kılacak birkaç hamle yapmalıyız. Öncelikli olarak Eskişehir’den beyin göçünü durdurmalıyız. Ya da en aza indirmeliyiz. Bu ne demek? Nasıl olacak? Eskişehir üç üniversitesiyle eğitim kenti olma yolunda… Şehrimizin tamamı adeta kampüsü andırıyor… İşte bu üç üniversiteye gelen gençleri mezun olduktan sonra kaybetmemeliyiz. Burada kalmalarını, yaşamalarını, istihdam edilmelerini sağlamalıyız. Bu da özgür çalışma ortamı ve yeni iş olanaklarıyla mümkün. Oysa şu an bırakın şehir dışından okumaya gelenleri kentte tutmayı, kendi çocuklarımızı bile Eskişehir’de istihdam etmekte zorlanıyoruz. Adalar’a yapılacak ESO Plaza bu yolda atılmış önemli bir adım olacak. Ekonomik şartlar ardından pandemi süreci bu güzel projeyi erteledi. İşimiz aslında çok kolay. Öğrencisi bürokratı herkes Eskişehir’de kalmak istiyor. Birkaç küçük dokunuşla beyin göçünü ciddi oranda önleyebiliriz. Böylece Eskişehir’i birkaç adım daha öne çıkarabiliriz. Mutlu bir yaz olsun…