Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumartesi Eskişehir’deydi. Neler oldu, beklentimiz neydi, manzara nasıldı? Hepsini yazmaya çalışacağım ama önce öncelikle şunu hemen ifade etmeliyim.
Erdoğan’ın ziyareti sonrasında ‘kulis bilgisi’ yok denecek kadar az. Bu ilk defa oluyor. Erdoğan önceki ziyaretlerinin hepsinde geride günlerce konuşulacak ‘doneler’ bırakırdı. Bunların kimini kendi söylerdi, kimi ‘kulis bilgisi’ şeklinde olurdu…
Ama mutlaka olurdu…

Bu sefer olmadı… Ziyaret genel itibariyle renksiz, kokusuz, tatsızdı! Bunun nedeni ziyaretin her anının önceden planlanmış olmasıydı. Her santimi, her dakikası planlanan bir ziyaret…
Sürprize asla yer yok. Hemen her yerde prompter, yazılı kağıtlar vs…
Tüm bunlar Erdoğan’ı Erdoğan olmaktan çıkarıyor! Erdoğan hatasız hitap ettiği için oy almadı. Yine Cumhurbaşkanı, Eskişehir’e yapılan derslik sayısını bilmek zorunda değil. Uzunca bir süredir ‘can sıkan bir titizlikle’ Erdoğan’a bunları söyletmeye çalışıyorlar.

Lider, ayrıntı vermez. Ana fikri verir, hedef koyar, vizyonunu paylaşır…
Daha önce de dedim prompter ortadan kalksa Erdoğan’ın oyu artar. Siyasi tarihimizin ‘en sahici’ liderlerinden birini prompterlara, planlı programlara mahkum etmek doğru gelmiyor bana.
Erdoğan’dan beklentiler vardı…

Yeni Çevre Yolu müjdesi gibi… Cumhurbaşkanı bu konuda bir şey söylemedi. Yine gelmeden önce “Büyükerşen ziyareti olsa keşke” demiştim. Bu da olmadı. Milli İrade sadece AK Parti’nin aldığı oy değildir.
Eskişehir’de beş seçim kazanmış Büyükerşen’i ziyaret etmemek kent halkına karşı şık bir davranış değil. Üstelik bir de “CHP’nin Eskişehir’de nesi var” demek en başında seçmene hakarettir.
Bu cümlenin Türkçe meali; Büyükerşen bir şey yapmıyor ama siz onu seçip duruyorsunuz! Aynı hatayı Nisan 2017 halk oylaması öncesinde “Eskişehir aldığı hizmetleri de hesaba katarak oy kullanacaktır. Eskişehirli kör değildir nankör hiç değildir” diyen Nabi Avcı yapmıştı.
Eskişehir garip bir yer! Tansiyonu düşüren seçimi alıyor. Yılmaz Hoca hiç bağırıp çağırmadı. 20 yıldır sinirlendiğine bile şahit olmadık. Öyle rakiplere laf sokayım gibi bir derdi olmadı hiç… Canını en çok CHP’liler sıktı onlara bile sabırlı davrandı.
Erdoğan’ın ziyaretine dönelim tekrar…

Cumhurbaşkanı Danışma’da konuşurken bir yavrumuz kürsüye, yanına gidiyor. Erdoğan, kendisine oyuncak veriyor. Ortaya güzel kareler çıkıyor. Yine bir imaj çalışması! Bir açılışta kurdeleyi erken kesen çocuğun kafasına ‘vurduğu’ o görüntüyü ‘yok etmek’ isteyen birileri devreye girmiş.
Oysa Erdoğan’ın çocuğun kafasına ‘vurması’ sıkıntılı değildi. Kasıtlı bir şey değildi. Kültürümüzde o ‘vurmanın’ karşılığı çok kötü değil. Erdoğan samimiyetiydi o. Sosyal medyaya bakıp panik yapan birileri o ‘samimiyeti’ yok etti!
Neyse Erdoğan Danışma’da bir çocuğun gönlünü alırken az ötede Yenikent Olimpik Yüzme Havuzu’na gidemeyen 500’e yakın çocuğu üzdü! Çünkü yüzme kursları iptal edildi. Erdoğan’ın haberi yoktur elbette ama ‘uzaktan’ açılış yapılacak yüzme havuzunu kapatmak doğru değildi. Hafta sonu kursları var. O iki günü iple çeken çocuklar var.
Batı standardında havuz yaptık ama açılışını yaparken doğu kafasıyla kapattık!

Eskişehir trafiği hele hele cumartesi malum! O trafiği bilenler Valilik önünde tören yapmamalı. Yaparsa tramvayın aksayacağını bilmeli. Tramvay belli saatler arasında Büyükşehir durağında durmadı. Bunların bu çağda düşünülmesi lazım… Sadece Erdoğan için geçerli değil. Tüm liderler dikkat etmeli. Kente geliş-gidişi en az hissedilen lider daha sempatik görünüyor.
Bunlar eskiden güç gösterisiymiş ama artık ‘şatafat’ olarak algılanıyor ve şatafat şu an hiç hoş karşılanmıyor. O caddeyi kapat, buraya park etme, tramvay durmasın… Böyle şeyler geçti artık… Eski tarz siyaset bunlar.

Erdoğan, Eskişehir’deki üst düzey parti yöneticilerine bir şey dedi mi, talimat verdi mi, şu an için bilmiyoruz. Ama teşkilata bir şey demedi. CHP’nin nesi var demekle yetindi…
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan güzel ve önemli hizmetlerin açılışını yaptı. Millet Bahçesi tek başına yüzyılın projesidir. Kentin en önemli yerini yeşil alan bıraktık. Müthiş hizmet… Orman Bölge’de biraz ilgilense daha güzel olacak.
Şimdi yazıya burada son vereyim… Kulis yok dedik ama yine de biraz AK Parti’nin arka sokaklarında dolaşayım. Bi şey bulursam ikinci yazıyla karşınızda olurum.