Kurultay delegeliği de yapmış olan Ali Rıza Menevşe, Kanal 26’da Muharrem Esen ve Ayhan Kavas’ın konuğu oldu. Menevşe’nin öne çıkan açıklamaları şöyle:
•    1975 yılından bu tarafa CHP üyesiyim. 12 Eylül’de CHP kapandı. SODEP falan derken SHP kuruldu. CHP tekrar kurulduğunda üye numaram birdir. Onun için evde hanımım ne kadar namusumsa CHP’de benim namusumdur. Birileri gelir gider hiç önemli değil ama biz yerimizde duruyoruz. Disipline verildik. Biz bir yıl aldık, kimi arkadaşlar iki yıl aldı ama partiden hiç kopmadım.
•    Kurtuluş Mahallesi var… Oranın delege seçimlerinde her dönem olay çıkar. Bunu çıkaran arkadaşlarda belli kesim. Ben orada ‘Arkadaşlar burada aile var, biraz daha sakin olalım’ demişimdir. Neyse, disipline gittik. Ankara disipline sevk edildik. Biz bir yıl aldık, Erdal Caferoğlu ve Kazım Kurt ikişer yıl aldı. Ama partimizi hiç terk etmedik. Aynı şekilde yolumuza devam ettik.
•    Ben tabanın sesiyim… Taban hiç konuşturulmadı. Partinin aşağısında çay ocağımız vardı maalesef orası da kapandı. Partililer bir araya gelemiyor. Kahve köşelerinde mi konuşacağız? Partide bir bardak çay içecek yerimiz yok.
•    Hacı Bektaş Veli Derneği’nin kurucusuyum. CHP’de Kurultay Delegeliği yaptım. Eskişehir’de 12 kişiden biri oldum. Başımız dik alnımız açık yolumuza devam ediyoruz CHP iktidara gelsin diye…
•    İl Danışma Meclisi oldu. İki arkadaş toplantıya gireceğiz… Kapıda bir hanımefendi… Tanımıyorum kendisini… Bize sadece davet edilenler giriyor, kusura bakmayın dedi. Biz partiliyiz, nezaket gösterdik çektik gittik. Ama maalesef partiyle uzaktan yakından alakası olmayan insanlar içerideymiş. Buda beni üzdü. Birini dışarı çıkarmışlar…
•    Bir de başımıza bela çıkardılar… Kılıçdaroğlu Gönüllüleri… Bu ne? Vallahi bende bilmiyorum. Kurumlar devam eder. Kılıçdaroğlu’ndan şikâyetçi misin, hayır değilim ama böyle bir fırsatı verdiği için beni derinden üzdü. Ankara’ya gittik… Bu Kılıçdaroğlu Gönüllüleri işini kim icat etti, dedik. Oradaki bir yetkili ‘hepsinin haberi var’ dedi. Bunu içime sindiremiyorum. Önce partimiz… Onun dışında şunun gönüllüsü, bunun gönülsüzü beni ilgilendirmiyor. Ben CHP’liyim… Anladığımı kadarıyla bu arkadaşlar parti üyesi de olmayacakmış. Zaten Ali arkadaş da parti üyesi değil, disiplinden dolayı… Hatta bir iki kere üye olmaya yeltenmiş… İlçe İl’e, İl disipline derken üye olmasının mümkün olmadığı söylenmiş. Onun için ben Kılıçdaroğlu Gönüllüleri’ni tanımıyorum. Bu partilileri ikiye bölüyor. Buna da kimsenin hakkı yok. Onlar bugün gelir yarın gider biz yine partinin emrindeyiz. 4-5 ay sonra seçim var. Kenetlenmeliyiz.
•    Sevgili Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy 1700 oyla seçimi kaybetti. Bu bizim ayıbımız. CHP’nin ayıbı… İç çekişmelerden dolayı böyle oldu. Kazım Başkan son seçimi kaç oyla aldı? 7 bin oyla… Odunpazarı’nda yedi bin oy bana göre sıfır. Neden sıfır? Solun kalesi Odunpazarı’dır. Ahmet Ataç sağın kalesinde oyunu artırarak gidiyor, Odunpazarı’nda yedi bin oyla seçimi alıyoruz. Ahmet Ataç herkese değiyor. Belediyecilik ekip işidir. Belediye Başkanını zirveye çıkaracak da ekibidir, yerin dibine indirecek de ekibidir. Herkes şapkasını önüne koyup düşünecek. Düşünmezsen dört ay sonra seçim var. Dersini verirler, ondan sonra yar saçların lüle lüle…
•    İyi siyasetçi olmak önemli değil. Birlik ve beraberliği sağlamak önemli… İyi siyasetçi olunca insanları bir araya getiremiyorsun ki… Şimdi ne oldu? Tepebaşı bölgesi koptu! Yalan mı? Bunu kimse tartışamaz! Bir taraf kırık, bir taraf dökük ben zirvede kalayım zihniyeti yok abicim. Kimse kusura bakmasın. Odunpazarı da bizim, Tepebaşı da bizim, Büyükşehir de bizim. Şimdi Yılmaz Büyükerşen olmasa büyükşehir gitti… Kazım Başkan soyadı gibi kurt politikacıdır ama bir yerde şapkayı önüne koyup düşünmek lazım. Bu Kazım Kurt’u sevmiyorum anlamına gelmez…
•    İl Yönetimi izlediğim kadarıyla ikiye, üçe bölünmüş. Önseçimdi, Ali gidecek, Veli gelecek… Böyle bir dünya yok. Türkiye’de iki yerde önseçim yapılacak. Ankara ve İstanbul… Onun haricinde önseçim yok. O da mazeret! Recep Başkan’ın yaptığı da mazeret... İstifa edeceksen yaptığın hizmetlerden dolayı partililer sana teşekkür eder, bir daha dönem eğer gücün varsa yine gelir o koltuğa oturursun kimse senin önüne geçmez.
•    Gelelim Atilay Dalgıç’a… Atilay çok sevdiğim bir kardeşimdir. Ama kendi reklamını yapamıyor. Hastaya gidiyor, köy köy, mahalle mahalle geziyor. Çok çalışkan ama sosyal medya var, sesini duyurması lazım…
•    CHP’nin üye yapısı şu an sağlıklı değil. Bir defa belediyede çalışanı üye yapmayacaksın. Delege de yapmayacaksın. Belediye başkanlarının bu işe karışması etik değil. Kim ne derse desin… Tıpkı AKP’de olduğu gibi oğlum, kızım işe girecek diye üye olmuşlar. Sandığa gelince oy vermiyorlar. Büyükdere, Yıldıztepe, Gültepe, Yenikent… O bölgenin oy oranlarına bakalım… Bu yapıyla önseçim yapılması doğru değil.
•    (son il kongresinde Ahmet Ataç’ın kurultay delegesi seçtirilmemesi, Yılmaz Büyükerşen’in Kazım Kurt’tan az oy aldırılması)… Hoş değil… El gövdenin kaşındığı yeri bilir. Politika bir ummandır, yutacak aptal arar! Kimse kendisini dev aynasında görmesin. O seçimden sonra ipler koptu. Eskişehir’de Kılıçdaroğlu’na en bağlı belediye başkanı Ahmet Ataç… Gönülbağı olan… Kurultay delegesi olanların Ahmet Ataç’tan ne üstünlüğü var. Birbirimizi sevmek zorundayız, çünkü ülke elden gidiyor. Ahmet Ataç bugün ‘Tepebaşı Belediyesi’ni bırakıyorum’ desin Tepebaşı gitti. Neden? Diyalogları çok iyi… Sağcısını da solcusunu da kucaklıyor. En güvendikleri adamı koysunlar seçimi kaybeder.