CHP’nin olaylı il kongresinin üzerinden iki yıl geçti. Kongreden İl Başkanı olarak çıkan Recep Taşel’in görev süresinin büyük bölümü pandemi ve ekonomik krizle geçti. İkisi de halen devam etmekte…
Taşel’in iki yılını değerlendirmek bu nedenle biraz zor.

Aslında işin bu kısmıyla çok az kimse ilgileniyor. Çünkü Taşel’in göreve geliş şekli ve sonrasında yaşananlar işin rengini oldukça değiştirdi.
Kazım Kurt destekli Taşel’in il başkanlığı sonrası CHP bir türlü kendine gelemedi. Doğrusu bir araya da gelemedi! Gizli buluşmalar olduysa bilemem. CHP’nin merkezdeki üç belediye başkanını Kumlubel tramvayının açılışında gördüm.
Geride kalan iki yılda böyle ayaküstü, selam dahi verilmeyen bir veya iki ‘buluşma’ hatırlıyorum. Ortamın düzelmesini bırakın her geçen gün daha kötüleşti.
Ve en nihayetinde kangren halini aldı.

Şimdi herkes CHP’nin Eskişehir’i kaybetmemesi için formül arıyor.
Çünkü bu üçlü ile seçime girilmesinin imkan ve ihtimali yok!
Hoca’yı Meclis Başkanı mı yapsak? Hoca Cumhurbaşkanı Adayı mı olsa?

Ahmet Ataç’ı vekil mi yapmalı?
Yoksa Kazım Kurt, Genel Başkan Yardımcısı mı olsa? Gerçi Kurt, kendisini Adalet Bakanı olarak görüyormuş. Neyse…
Formül üstüne formül…

Kazım Kurt ve ekibinin CHP’yi içine düşürdükleri durum bu.
Recep Taşel’in bu noktada yapacağı fazla bir şey yok. Hoca ve Ataç ile barışın yollarını aradı ama o iş o kadar kolay değil!
Ortada cevaplanması gereken sorular var. Üstelik iki yıldır yanıt bekliyorlar… İlki ve en önemlisi kuşkusuz Taşel’in kongrede olan bitenden haberi var mıydı, yok muydu?

Neyi kast ediyorum?
Kongrede Odunpazarı delegasyonuna maymuncuk liste verilmişti. Bu hareketle Ahmet Ataç kurultay delegesi seçtirilmedi. Yine aynı ekip, kurultay delegeliğinde Büyükerşen’in Kurt’tan daha az oy almasını sağlamıştı.

İşte ilk soru buradan geliyor…
Recep Taşel’in bu organizasyondan haberi var mıydı? Yok muydu? Recep Taşel’in iki yıldır yanıt vermediği bu soru, partisini kilitlemiş durumda.
Bu basit bir soru değil, samimi bir cevap CHP’de düzelmenin başlangıcı olabilir.