Eskişehir’de uzun zamandır “Çevreyolu Sorunu” var.

Giderek kördüğüm olan, giderek mağduriyetin arttığı bir sorundan bahsediyoruz.

Defalarca yazdık. Kerelerce gündem oldu. Hakkında konuştuğumuz program, yapılan haber sayısının haddi hesabı yok.

Ama sorunun çözümüne dair somut bir adım olmadı veya olamadı.

Biraz sosyal medyaya baksanız yetiyor.

Hemen her sabah tıkanan trafiğin fotoğrafları, işine gitmekte sorun yaşayan insanların isyanı, çalışan, yolculuk yapan, iş yapan, bölgede yönetici olan insanların paylaşımlarına tanık oluyoruz.

Haklı, yerinde, en sabırlı insanı bile çileden çıkartacak insanlar.

Konuyu aylardır gündemde tutan isimlerin başında ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş var.

Laf olsun diye söyleyip geçmedi, arkasında durdu, çözüm için ısrarcı oldu ve önerilerini çeşitli zamanlarda yetkili makamlarla paylaştı.

Bu konuda EOSB Bölgesi Başkanı Nadir Küpeli ’de farklı düşünmüyor. Hatta ESO ve EOSB yöneticileri ve sanayicilerin hepsinden bu serzenişi duymak mümkün.

Ama altını çizelim. Bu sorun sadece Eskişehir sanayisinin sorunu değil. Bu ciddi bir şehir meselesidir. Sorunu gündeme taşıyanın sanayici olması algılarınızı değiştirmesin. Fotoğrafa her yönüyle bakalım.

İstanbul, Bursa, Ankara, Bolu gibi yoğun transit geçişin yükü bu yol üzerinde. Vergi dairesi, Şehir hastanesi, fuar merkezi, bazı AVM ve oteller bu yol üzerinde. Yolun hemen kenarında on binlerce nüfuslu mahalleler karşılıklı konumlanmış durumda. Koca bir Üniversite’nin ana girişi, askeri tesisler ve çok sayıda donatı, bağlantı yolu, kavşak bu yol üzerinde.

Şehrin tüm sanayi tesisleri, sanayi siteleri ve toptancı depoları da yine bu yol üzerinde.

Yolumuz o kadar şehrin içindeki çoğumuz bu yolu mecburen bir bulvar gibi sıklıkla kullanmak zorunda kalıyor.

Bu yüzden pik saatler dediğimiz mesai başlangıç ve bitiş saatlerinde çevreyolu = çileyolu oluyor.

Normalde 4 dakikalık mesafe 71 dakikaya çıkıyor ve bu bırakın koca metropeller ile kıyası Çin ve Hindistan için bile büyük bir sorundur.

Ayrıca trafiğin akış halinde olduğu saatlerde yaşanan ve yıllardır pek çok binek araç sürücüsünün “Büyük Araç Terörü” ile ilgili şikâyetlerini de es geçmeyelim. (Başka bir gün buna detaylıca değiniriz)

Sonuç olarak yine kendimizi tekrar etmek zorunda kaldığımız, zaman zaman bezdiğimiz, bazen umutsuzluğa kapıldığımız ama arkasında durmamız gereken kocaman bir çevreyolu sorunumuz var.

Ama belli ki bunu konuşarak, şikâyet ederek, gerekçeleri ile matematik ile fen ile falan anlatmanın bir tesiri yok.

Farklı bir yol, başka bir eylem planı düşünmeliyiz.

Ses getirecek, siyasileri zorda bırakacak, sorunu çözmekle ilgili olanları rahatsız edecek bir eylem planından bahsediyorum.

Tek bir hareketin, tek bir eylemin binlerce kelimeden daha etkili olacağı bir eylem olmalı.

100 otobüs ile Ankara’ya gidip Ulaştırma Bakanlığı önünde çadır kurmak mı dersiniz? Tıkanan trafikte tavla oynayan muhalefet vekilleri mi bilemem. Aklımıza bu konuda sıra dışı pek çok fikir gelebilir. Görünen o ki renkli, sert, dikkat çekici bir şey olmadan bu işin çözümü hızlanmayacak ve biz geleneksel çevreyolu=çileyolu başlıklarını atmaya devam edeceğiz.