Şehrin en önemli caddesi neresi diye sorsam çoğumuz Atatürk Caddesi der. Şehrin iki yakasını bir araya getiren, başka bir alternatifi olmayan, hayati bir konuma sahiptir.

2 geliş, 2 gidiş olmak üzere 4 şeritli ve yapıldığı zamanın koşullarına göre gayet ilerici bir vizyonu vardır.

Şehrin en çok trafik lambası, kavşak, bağlantı yolu olan caddesi de şüphesiz burasıdır.

Yani İstanbul’da Boğaz köprüleri trafik için nasıl belirleyici ise Eskişehir’de de Atatürk Caddesi öyledir.

Peki, siz İstanbul ya da başka bir şehirde bu kadar belirleyici, bu kadar önemli bir noktanın, yarı kapasitesi ile hizmet verdiğini gördünüz mü? Duydunuz mu?

Peki, Atatürk caddesinin 4 şerit olarak kullanıldığını en son ne zaman gördünüz?

Cevap verilmesi zor hatta imkânsız bir soru bu. Zira yıllarca caddede oturmuş biri olarak bende hatırlamıyorum.

Bakın sağlıklı düşününce bu normal koşullarda ciddi bir sıkıntı, ciddi bir sorundur.

Çünkü şehrin en önemli caddesini bir sokak gibi kullanmak zorunda kalıyoruz. Geliş ve gidiş için sadece 1’er şerit üzerinde ilerleyebiliyoruz.

Sağ ve sol bant üzerinde sabit parklar, yetmedi 2. Şerit üstünde rahatça duran ve başkasını umursamayan araçların eksik olmadığı bir caddeye sahibiz.

Kafası esen dörtlüleri yakıyor bekliyor, yol üzerinde belli bir zamanda yapılması gereken ama neden ise günün her saatinde yapılan mal indir, bindirler ve onca ışığı hesaba katınca ortaya ciddi bir trafik sorunu çıkıyor.

Bu zaman ve yakıt israfından tutunda şehrin diğer arter ve caddelerindeki mevcut trafiği etkileyecek kadar teknik bir sorun.

Ama bunu dert eden olmaması, bir sorun olarak görülmemesi, kabul edilmiş bir çözümsüzlük olarak değerlendirilmesi daha vahim bir tablo.

Tamam, herkesin aracı var, herkes evine yakın bir yere park etmek istiyor, herkes kendine göre belli mazeretlere sahip ama şehirli olma bilinci ve sorumluluğunda bunlar geçer sebep değil maalesef.

Siz dünyanın hiçbir yerinde bankamatikten para çekmek, marketten alışveriş yapmak, birisini beklemek gibi sebeplerle ana cadde üzerinde dakikalarca duraklayamaz, başka araçların hakkını gasp edemezsiniz.

Bırakın dünyayı Türkiye’nin herhangi bir şehrinin en önemli caddesinde bunu yapsanız dahi cezayı kapınızda bulursunuz.

Peki, bu sorunu kim çözer?

Valla bunu bir sorun olarak gören ve çözmek isteyen her kurum çözebilir.

Valilik, Emniyet, UKOME, İlçe Belediyeler, Esnaf Odaları… Yeter ki çözmek istesinler. Yeter ki çözüm için istikrarlı bir çalışma yapsınlar.

Umut var mı derseniz, umutkarım.

Okullar tatilde, bazı insanlar esnek çalışma içinde, millet bahçesi henüz açılmamış ve trafik buna rağmen tahammül edilemez halde. Yani bu benim değil herkesin sorunu. Öyleyse illa bir adım atılacaktır ve fazla opsiyon olmadığına göre Atatürk caddesi başlangıç için ideal bir noktadır.