CHP İl Kongresine sayılı günler kaldı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun kongrelere ‘tek listeyle gidin’ temennisi, Yılmaz Büyükerşen’in ‘uzlaşıyla tek aday olsun’ hatırlatmasına rağmen İl Başkanlığı için talipli olan aday sayısı beşe çıktı ve yeni bir namzet daha çıkabilir. 
Kamuoyu genel olarak ‘nasıl bir il başkanı olmalı’ sorusuna değil, ‘kim il başkanı olur’ sorusuna cevap arıyor. Bu bile yıllardır demokrasinin yılmaz savunucusu olan CHP için önemli bir soru işaretidir. 
Usulü değil kişileri konuşmak yanlıştır. Partinin, özgür iradenin değil de oligarşinin tercih ettiği ismi favori gibi göstermek, böyle lanse operasyonlarına girişmek bana göre handikaptır.
Bu parti içinde huzursuzluk, gruplaşma, güvensizlik, mevcut yönetimden şikâyet ve parti içi muhalefetinden kafayı kaldıramamak demektir. 
Bir örgüt seçimini başkanlık seçimi gibi iddialı, fazlaca anlamlı, kaybedilmemesi gereken bir mücadeleye çevirmek vadesi uzun bir kavganın fitilini ateşlemektir.
Sonuç olarak birileri kazanır ama… Diğerleri kaybettiğini düşünerek hareket eder. Bu da mevcut yönetimin yaptığı, yapacağı her işin sonuna ama diye başlayan bir şartlı refleks koyar. 
Son günlerde gerek basında gerek ise sosyal medyadan yapılan yorumlara bakıyorum ve ortaya çıkan tablo şimdiden yukarıda bahsettiğim şekilde gelişiyor.
Bana göre birbirinden değerli beş aday var. 
Abdülkadir Adar mevcut il başkanı ve seçimde başarılı olmuş bir CHP yönetimi olduğunu düşünürsek elbette iddialı bir isimdir. Üstelik herhangi bir tarafın adamı, tarafsız değil denebilecek bir eylemi olmamıştır. 
Recep Taşel abimizi yıllardır tanırız. Pozitif, nazik bir isimdir. İletişimi kuvvetlidir. Belki uzlaşı adayı olarak değerlendirilebilecek bir isimdir ancak Kazım Kurt’un adayı olarak servis edilmesi onun adına da, Kurt adına da bana göre eksi yazar. Zira Taşel kazansa bile, her eylemini tarafsız yapsa bile üzerindeki intiba hep böyle kalacaktır. Partiyi belediye bürokratları yönetiyor diyenler hiç eksik olmayacaktır. 
Ali Ünal gördüğüm kadarıyla sadece genç ve istekli değil parti içinde ve kamuoyunda kendisine yer bulmuş ve bu yarıştan asla çekilmeyecek kadar ciddi bir izlenim veriyor. Ciddi oy alma potansiyeli ile yanınıza alamıyorsanız bile karşınıza almamanız gereken bir isim. 
En haksızlık edilen isimlerden biri de Metin Tomsuk diye düşünüyorum. Kendisi CHP için öğretmenlik yıllarından bu yana çok emek veren, masa başında değil saha da sürekli savaşan bir isimdir. Örgüt denince akla gelen isimlerdendir. Ancak onu iddiasız, imza toplaması zor gibi yorumlarla değerlendirmek parti aidiyeti açısından da nahoş bir durum diye düşünüyorum. 
Bir de tek kadın aday olarak Nevin Kavak ismini unutmayalım. Sonuçta lafa gelince sürekli kadınlar siyasette yer almalı diyenler, CHP’yi bir kadın yönetirse uzlaşı ve barış iklimi daha kolay sağlanır diye iddialı konuşanlar neden ise Kavak’ın adaylığından sonra lal oldular. 
Kavak ile ilgili süreç nasıl işler, arzu ettiği desteği bulabilir mi bilemiyorum ama ezberi bozup ‘ben buradayım’ dediği için alkışı hak ediyor. 
Sonuç olarak ilerleyen günlerde daha çok tartışma, daha çok belirsizlik ve sürekli oyun kurmaya çalışanlara rastlayacağımız aşikâr. 
O yüzden burada yazıya bir virgül koyuyorum. Görünen o ki daha yazacak çok şeyimiz olacak sürece dair.