Baba yıllarca çalışır, uğraşır işyerini bir noktaya getirir. Baba yoklukla mücadele eder, pek çok kriz atlatır ama ayakta kalır… Kimseden destek görmemiştir hatta ‘kardeşim’ dediklerinden çelme yemiştir çoğu zaman…
Baba çok önemli başarılar elde etmiştir. Baba, günün sonunda herkesin örnek gösterdiği biri olmuştur.
Ve yıllar geçer…
Bir saatten sonra korumak ister…
Geldiği noktayı, güçlükle elde ettiği kazanımlarını korumak ister…
Baba artık bi şey yapılamayacağını düşünür! Yapılacak her şeyi yaptığını düşünür. Adımlarını daha temkinli atar. Yaş almak bunu gerektirir…
Pek çok hayalini gerçekleştirdiği için hayal kurmaz artık! En önemli görevinin mevcut durumu korumak, birikimleri muhafaza etmek olduğunu düşünür.
Baba kolay kolay heyecanlanmaz artık… Hayat öyledir çünkü…
Ama oğlu öyle değildir…
Babasına saygıda kusur etmez ama gelinen noktayı da yeterli bulmaz. Babasının beş kişilik ailesi artık 17 kişi bir aile olmuştur. İşleri büyütmek kaçınılmazdır.
Dünyayı gezmiştir, yeni şeyler öğrenmiştir. Bu arada başarılı işlere imza atmıştır. Babasından alacağı bayrağı daha ileri taşımak ister.
Heyecanlıdır, kararlıdır…
Böyle devam ederlerse gelecekte yaşayacakları sıkıntıları görüyordur.
Baba bir iş kolundayken oğul ‘Baba bu durum riskli, başka sektörlerde de olmamız lazım. Yumurtaları aynı küfeye koymayalım’ der.
Baba ile evladının ‘kavgası’ böyle sürüp gider…
Oğul, bir yandan dersine çalışır diğer yandan babasını ikna etmeye çalışır. Ve Nazım’ın sözü gelir aklına…
Babamdan ileri, doğacak çocuğumdan geriyim…
Hayat böyledir aslında…
Babandan ileri, evladından geri olmalısın…
Ki hayat ilerlesin…
Alpu’ya kurulacak URAYSİM ve Raylı Sistemler OSB tartışması var. Pek çok kişi fikrini belirtti… Konun asıl tarafları Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş…
İkili arasındaki ‘kavgayı’ bu şekilde görüyorum.
Baba-oğul kavgası…