21 Haziran 2020 tarihli “ Ayasofya’da Hakkaniyet “ başlıklı yazımızda ; Ayasofya’nın statüsünün değiştirilerek cami olarak ibadete açılabilmesinde hukuki , tarihi ve inanç yönünden bir engel bulunmadığını ancak Danıştay 10. Dairesi tarafından (Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesiyle ilgili 24 Kasım 1934 tarihli kararnamenin iptaline yönelik dava ) verilecek kararın siyasi yönden doğuracağı sonuçları itibari ile öneminden bahsetmiştik.

 DANIŞTAY 10 Temmuz 2020 tarihli kararında verdiği  ;

a) Ayasofya'nın , statüsü muhafaza edilerek hukuk düzenimizle güvence altına alınan , özel hukuk tüzel kişiliğini haiz mazbut vakıf niteliğindeki Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı'nın mülkiyetinde olduğu,

b) Ayasofya'nın , vakfedenin iradesi gereği sürekli şekilde cami olarak kullanılması için toplumun hizmetine sunulduğu , bedelsiz olarak kamunun istifadesine terk edilmesi yönüyle hayrat taşınmaz niteliği taşıdığı , tapu belgesinde de cami vasfı ile tescilli bulunduğu ,

c) Vakıf senedinin , hukuk kuralı etki , değer ve gücünde olduğu , vakfedilen taşınmazın vakıf senedindeki niteliğinin ve kullanım amacının değiştirilemeyeceği;

d) Devletin , vakıf varlığının , vakfedenin iradesine uygun olarak kullanılmasını sağlama yönünde pozitif yükümlülüğü , vakıf mal ve hakları ile ilgili olarak vakfedenin iradesini ortadan kaldıracak şekilde müdahalede bulunmama yönünde de negatif yükümlülüğünün bulunduğu kuşkusuzdur.

Gerekçeleri ile Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmet Vakfı'nın özel mülkiyeti olduğu ve vakfın Ayasofya'yı camii olarak toplum hizmetine sunduğu ; devletin vakfedenin iradesini koruma yönünde pozitif yükümlülüğü bulunduğundan 1934 tarihli , Ayasofya'yı müze olarak halkın hizmetine sunan Bakanlar Kurulu kararının iptaline karar vermiştir.

Danıştay tarafından verilen yargı kararı ; ESAS YÖNÜNDEN yasaya uygun olup , her ne kadar kararın temyiz imkanı bulunsa da pratikte tarafların temyize gideceği öngörülmediğinden bu hali ile kesinleşecektir. 

Bununla birlikte , alınan bu karara karşı özellikle yurt dışından gelen tepki ve eleştiriler ; Ayasofya'nın Dünya Mirası listesinde olduğu , Türkiye’nin bu nedenle belirli taahhütler ve yasal yükümlülüklere tabi olduğu ve miras listesine dahil edilen yerlerde yapılacak değişikliklerin yapının değerine zarar vereceği merkezinde toplanmaktadır.  Danıştay tarafından verilen bu karar sonrası , Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile devrinin gerçekleştirildiği Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılacak düzenlemeler ile uygulamada bu eleştiriler giderilebilecektir.

Neticeten , 1934’te iç yada dış hiçbir gücün zorlamadığı bir ortamda devletimizin kendi iradesi ile müzeye çevirdiği AYASOFYADA ; bugün OY BİRLİĞİ ile alınan YARGI KARARI sonrası zamanın ruhu ve yine Türk Milletin iradesine uygun olarak HAKKANİYET sağlanmıştır.    

NOT : Her türlü görüş ve önerilerinizi mail adresimize ([email protected]) gönderebilirsiniz.