3 Temmuz ‘da Danıştay 10.Dairesi’nde çok önemli bir kararın çıkması bekleniyor. Danıştay ; Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesiyle ilgili 24 Kasım 1934 tarihli kararnamenin iptaline yönelik talebi karara bağlayacak. Şayet Danıştay bir iptal kararı verecek olursa ; Ayasofya’nın müze statüsü sona ererek , Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınıp vakıflara bağlanabilecek. Danıştay’ın alacağı karar sonrası, gerekirse hazırlanabilecek bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması yine sağlanabilecektir. Bu anlamda; Ayasofya’nın müze statüsünün değiştirilerek, ibadete açılmasında hukuki yönden bir engel bulunmamaktadır. 

Ancak , özellikle mevcut siyasi görüşlere göre pozisyon alınıp, yorumların oluşturulduğu Ayasofya meselesinin sadece hukuki boyutu ile değerlendirilmesi yeterli değildir.  Fatih Sultan Mehmet’in ‘kılıç hakkı’ olan Ayasofya ; 1453’te cami olarak vakfedilerek  ( Vakıflar ; vakıf amacı dışında kullanılamaz.) , Cumhuriyet dönemimizde de tapuda ‘Ayasofya camii kebiri’ olarak tescillidir. Ayasofya meselesini tüm boyutları ile anlayabilmemiz için statüsünün ; 1934 yılında neden değiştirildiğini de irdelememiz gerekir. Türkiye tarihinin , topraklarında oluşan tüm medeniyetleri kapsayan bir bütünlük içinde düşünülmesi sonucu AYASOFYA’ nın ;  insanlığın ortak mirası olarak görülmesi ile bu dönemde bir statü değişikliğine gidildiğini düşünebiliriz. 
     

Bu anlamda , Ayasofya meselesine ; geçmişte topraklarımız olan yerlerde bıraktığımız tarihi ve dini eserlerimizin statüsü üzerinden de bakılmalıdır. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçısı olarak dünyanın her bir noktasında haklı olarak varolan eserlerine sahip çıkmakta, bu izlerin silinmesine yönelen her adıma kuvvetle karşı durmaktadır. Dolayısıyla , Ayasofya meselesi yönünde atılacak adımı , bu konudaki haklı tutumumuzun tutarlılığı yönünden de değerlendirmeliyiz.  

Tartışmanın bir de inanç boyutu bulunmaktadır. Ayasofya’nın duvar ve kubbelerinde bulunan ve 1453’te İstanbul fethedildiğinde sıvalarla kapatılan resim, fresk ve mozaiklerin üzerindeki sıvalar 1931 yılından 1941 yılına kadar geçen süreçte temizlenerek tekrar ortaya çıkarılmıştır. Peki , büyük bir kesimce ibadet edilen yerde resmin bulunmasının dinimize uygun olmadığının düşünüldüğü bir ortamda Ayasofya ibadete açılırsa; bu mozaik ve resimler ne olacak ? sorusu da  eski Diyanet İşleri Başkanımız Sn. Mehmet GÖRMEZ ‘in ; “.. Hiçbir ilmihal kitabında ‘Resim olan yerde namaz kılınmaz’ diye bir ibare bulamazsınız, sadece mekruhtur, yani tercih edilmemesi istenir. Ayrıca kıble yönünde resimler olmadığı için ibadet etmeye bir engel de yoktur..” şeklindeki beyanı ve tarihi kaynaklarda Ayasofya’nın ibadete açık olduğu Osmanlılar döneminde de mozaiklerin üstünün kapatılmadığının anlaşılması ile cevaplandırılarak ; Ayasofya’nın ibadete açılmasının önünde hukuki bir engel olmadığı gibi duvarlarındaki mozaik ve resimlerin de ibadete engel olmadığı anlaşılmaktadır.

Ancak ,  bu yapı başka medeniyetlerce de kutsal bir mabet olarak kabul edildiği gibi sadece geçen yıl 3 milyon 727 bin kişinin ziyaret ettiği ülkemizin en çok ziyaret edilen de müzesidir. Tarih boyunca bu topraklarda varolmuş bütün uygarlıkların mirasını korumak ülkemizin her şeyden önce kendi değerlerine, tarihe ve insanlığa karşı bir sorumluluğudur. Osmanlı döneminde olduğu gibi ibadete açık olduğu anda da ziyaretçi girişinin sağlanabildiği yada Sultanahmet Camimizde olduğu gibi ibadet saatlerinde ziyarete kapalı tutulup , vakit namazları bittikten sonra ziyarete açılması yönünde bir çözüme ulaşılabilir. 

İslâm’ın en önemli mâbetlerinden biri ve Türk milletinin gönlünde ibadete açılması yatan AYASOFYA ; fethin sembolü olduğu kadar bağımsızlığımızın da sembolüdür ve asla siyasete malzeme yapılmamalıdır. Bu yönde alınacak karar ; halkımızın nabzının tutularak , bir bilim kurulu oluşturulup konunun derinlemesine incelenmesi ile oluşturulmalıdır. 1453’te cami yapılması ve 1934’te müzeye çevrilmesi kararlarında olduğu gibi zamanın ruhuna uygun olarak milletin iradesinin belirleyeceği karar ile AYASOFYA’DA HAKKANİYET sağlanabilecektir.    

NOT : Her türlü görüş ve önerilerinizi mail adresimize ([email protected]) gönderebilirsiniz.