Sosyal medya hemen her gün hayatımızda belki de hiç karşı karşıya gelmediğimiz birilerinin linç edildiği, acımasızca psikolojik şiddet uygulandığı ve ne yazık ki hak edenler kadar, hak etmeyenlerinde canının yandığı bir mecraya dönüştü.

Hele ki aydın geçindiğini iddia eden insanların bilgisiz fikirleri, kimseye kendini savunma şansı vermediği yargıları ve ne yazık ki klavye üzerinden sonunu düşünmeden yazma alışkanlığı aslında hepimiz için düşünülmesi gereken bir sorun haline geldi.

Bu lincin son kurbanlarından biri ise bu kez tanıdığımız ve sevdiğimiz bir isim. Henüz ortaokul yıllarını bile bildiğimiz Alihan Karacan.

Alihan Karacan’ın THK Başkanlığı ile ilgili Eskişehir ile sınırlı kalmayan ilginç ve biraz üzücü bir gündem oluştu.

Aslında bu konuda yazmak ile yazmamak arasında gidip geldim ama bilinçsiz, bilgisiz ve en önemlisi ölçüsü son derece kaçmış eleştirileri gördüğüm için vicdanım sessiz kalmak istemedi.

Anlamak istemeyene anlatmak, kafasında genel yargı oluşturmuş birilerine yanıldığını söylemek çok zaman faydasızdır bilirim. Hele ki insanları yargılama metodu olarak siyaset tartısı kullanan, sürü psikolojisi ile hareket etmenin gücünü arkasına alanları düşünmek bu fikrimi sabitlese de ben doğru bildiğimden şaşmayacağım.

Biraz uzun olacak ama bir umut okumanızı rica edeceğim.

Peşin peşin belirteyim, kafanızda soru işareti kalmasın. Alihan ve Karacan Ailesini Eskişehir’de yaşayan pek çok meslektaşım gibi henüz siyaset hayatlarına girmediği dönemden bu yana yakından tanıyorum. Bırakın siyasi süreci Harun Karacan’ı ilk tanıdığımda henüz Ticaret Odası Başkanı bile değildi.

Yine pek çok insan gibi Karacan ailesinin başarı hikâyesi ve çalışma disiplinini de bilenlerdenim. Kadın, çocuk demeden bir kum ocağında neredeyse 18 saat çalışarak başlayan ticaret öyküsünü de.

O yüzden Karacan Modeli diye bir çalışma modeli gazete manşetlerini uzun süre süslemiş. Harun Karacan ETO Başkanı iken sabah 5’de başlayan ve gece 01’e kadar fasılasız süren mesaisi pek çok isme örnek olmuştu.

Eskişehir’de sıkmadığı el, gitmediği düğün, cenaze, dernek kalmayan Harun Karacan’ın yardımcıları 2 vardiya çalışır, kendisi of demezdi.

Çocukluğumdan beri tanıdığım Alihan’da babasının oğlu bir isim. Yeri geldi Ailesinin onca varlığına rağmen hayatı öğrenmek için oto yıkamacı da çalıştı, yeri geldi yurtdışı bayilerini yönetti, yeri geldi kendi benzin istasyonlarında pompacılık yaptı.

Elbette her genç gibi uçarı, kaçarı hareketleri olmuştur ama babası gibi gördüğü her eli sıkan, hatırını soyan, saygısını eksik etmeyen bir isimdir.

Son günlerde THK Başkanlığı ile ilgili tepkilere şaşırmam daha doğrusu ölçüsü fazlaca kaçmış söylemleri görünce tüm kalbimle çok üzüldüm. Sosyal medyanın ve siyasetin insani erdemlerin bu kadar önüne geçmesi karşısında tepkisiz kalamadım.

Çünkü söylenenler hem eksik, hem yanlış hem de haksız idi. Üstelik yapılan haberlerden önce hiç kimse bir telefon edip doğrusunu öğrenmeden hüküm kesmişti.

Evvelini bilmeyen, tanımayan insanların eleştirilerini bir nebze anlayabilirim. Son dönemlerde Babası, abisi Ak Parti içinde etkili olduğu için bunu kötü yönde kullanan o kadar çok insana rastladık ki. Beni rahatsız etmeyin fakirler diye video çeken veya yediği eti peçete yerine para banknotu ile tutan aymazlar sinir uçlarını o kadar hırpaladı ki, buna dair bir eleştiri zincirine bilmeden dahil olmak çok kolay.

Ama, fakat, lakin benim asıl üzüldüğüm bu eleştiri mekanizmasına katılan ve ölçüsünü kaçıranlardan bazılarının Karacan ailesini yakından tanıması, bazılarının da aslında aynı partide Karacan ismine olan rahatsızlıklarını bu olay üzerinden tatmin etme çabası oldu.

Hatta bu konuyu bu kadar köpürtüp, gündemde tutan mekanizmayı besleyenlerin Harun Karacan düşmanlığı yüzünden bunu bilinçli yaptığını bile düşündüm.

Çünkü Alihan yıllardır Sivil Toplumun içinde çeşitli kademelerde görev yapan bir isim. Ben 10 senedir Kızılay içinde olduğunu görüyorum. Genç Kızılay, Kızılay yönetimi ve geçtiğimiz aylarda Vefa Koordinasyon ekiplerinde gönüllü çalıştığını biliyorum. Satranç Federasyonu temsilciliğini halen sürdürüyor. Ve uzun zamandır havacılıkla, THK ile ilgili.

TOBB ile teşviki mesaisi fazlaca, İş oluşumlarında da aktif görev yapmış bir genç.

Yani bu tür Sivil toplum oluşumlarının içinde olan, başkanlık etmiş ve Türkiye’de en genç fahri konsolos olmuş isimlerden birisi.

Bunca şeyi yaparken kimseden ses çıkmayıp, THK Başkanı olunca çıkıyor olması bir tek bana mı garip geliyor?

Vakıfbank yönetimine atansa, Maaş alınan bir kuruma tepeden inse, liyakatsız bir görevlendirme ile karşımıza çıksa anlarım ama THK öyle bir yer değil ki…

Babası siyasetçi diye hiçbir faaliyet göstermesin, otursun sadece ticaret mi yapsın?

İsterse her ay son model araba alabilecek kadar para kazanan birisini THK Başkanı oldu diye arabası oldu zannetmek ve bunu uygun olmayan bir üslup ile dile getirmek üzücü değil mi?

Hele ki ülkenin aydın, düşünceli, adil yüzüyüm diyen sosyal demokrat insanların yorumları acaba kendi şiarına ters düşmüyor mu?

Sorgulamadan, acımadan, gerçeğini öğrenmeden balıklama dalmak mı aydın ve adil düşünce?

Alihan Karacan’ın başkan olmasıyla hatırlanan ve THK’nın para bastığını falan zanneden arkadaşlar lütfen kurumun yapısını, mevzuatını bir incelesin. İmkanı olan İnönü’ye gidip biraz neler yapıldığın görsünler. Kurban derilerinin nasıl toplandığını, ne tür fedakârlıklarla ayakta kaldığını bilerek konuşsunlar isterim.

1 ay önce üye, 1 ay sonra Başkan oldu diye haber yapan arkadaşlar keşke biraz araştırsalar. Bu kurumun bakkal dükkânı olmadığını, mevzuata aykırı bir görevlendirme olamayacağını da bilseler. Ondan sonra eleştirseler daha sağlıklı olmaz mı?

Biraz uzun oldu ama derdim Alihan’ı savunmaktan ziyade bir haksızlığa sessiz kalamamak. Zaten bu konuda asıl mesele Alihan olmamalıydı.

Bu iş etik değildir, şık olmamıştır veyahut farklı ama uygun bir üslup ile eleştirilebilir. Saygı duyarım. Ama insanları eleştirirken Ak Parti, CHP, MHP yani hangi siyasi partiye yakın olduğunu ölçü alırsak yarın bizim başımıza gelen bir haksızlıkta yalnız kalırız.

Çünkü siyaset geçici, güç, koltuk, makam değişken ama insanlık ve samimiyet kalıcı bir iktidardır.