CHP çok değişti…
Ama belki ondan daha çok AK Parti değişti.

Özellikle Eskişehir söz konusu olunca AK Parti’yi tanımakta zorlanıyoruz. Yıllarca ‘Laiklik, Ordu, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi’ temelli siyaset yapan CHP, tamamen sokağa indi, halka karıştı.
Nerede feryat eden biri var, anında bir CHP’li yanında… Derdi olanın derdini dinliyor, sesi çıkmayanın sesi oluyor CHP’liler...

CHP’nin değişimi kuşkusuz olumlu yönde. Öte yandan AK Parti ise politika üretmekte zorlanıyor. AK Parti’de, 20 yıldır iktidarda olmanın verdiği yorgunluk ve ataleti görüyoruz. 

Bunlar genel değerlendirmeler…

Elbette Eskişehir’e yansımaları var.
CHP’nin Türkiye’de yapamadığını AK Parti’de Eskişehir’de yapamıyor!

Sadece şimdi değil uzun yıllardır yapamıyor. Gündemi belirleyemiyor, çoğu zaman iddia ortaya koyamıyor. Gelecek adına umut olamıyor. Günlük sorunlardan geleceği ilgilendiren politikalara kadar bu böyle… 

AK Parti’nin Eskişehir’deki dağınıklığı kuşkusuz burada önemli etkenlerden biri…

Yapılacak yollardan havaalanına, Eskişehirspor’dan bürokrat atamalarına kadar AK Parti hep geride kalıyor, hep savunmada… Tüm hatlarıyla defansta olunca gol atamıyor! Takımdan ayrı düz koşu yapanlarda var. 
Politika kısmı böyle…

Gelelim Ramazan’a… Mübarek ayın sonlarına geldik. Göreceğimizi gördük! Bir değerlendirme yapabiliriz artık.

Ne gördük peki? AK Parti’nin Eskişehir’de Ramazan’ı da CHP’ye kaptırdığını gördük.

Ahmet Ataç’ın defalarca binlerce kişiyle iftar yaptığını gördük. Ataç’ın Tepebaşı’sı Ramazan’ı kendi bölgesine doya doya yaşattı. Bu anlamda Ramazan’ın kazananı, öne çıkanı, en çok takdir edileni Ahmet Ataç oldu.

Yılmaz Hoca bu sene yemekhanede mütevazi iftarlar vermedi. Büyükşehir, tüm gücünü yardım paketlerine yönlendirdi. Pandeminin başından beri aralıksız gıda kolisi dağıtıyor.

Kazım Kurt, daha sıcak ve samimi bir yol seçerek hanelere konuk oldu. Kurt’u 7-8 kişilik iftarlarda gördük.

CHP’nin vekilleri… Tek kelimeyle inanılmazdı… Nefer iftarında karşılaştığımız Jale Nur Süllü, Tepebaşı’nın esnaf oda başkanlarına verdiği iftardan geliyordu. Murat Diri’nin ‘Buyrun sayın vekilim’ falan demesine kalmadı tüm masalara selam verdi ve gitti. Uğurcan’a ‘noluyor’ dedim, ‘Abi bi derneğin iftarına da davetliyiz, oraya uğrayacağız’ dedi.

Aynı akşam üç iftar… Ezan bi yerde, dua bi yerde, çaylar başka bi iftarda… Utku Çakırözer’de aynı şekilde performans gösterdi Ramazan boyunca…

Bu sırada AK Parti ne yaptı? Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde bi iftar veremedi. Evet, İl Başkanı Zihni Çalışkan sahadaydı fakat ev sahibi olsa daha iyi olurdu. Koskoca iktidar partisi 30 gün boyunca iftarlar veremez miydi?

Bir gün muhtarlar, bir gün amatör spor kulüpleri, bir STK’lar, bir eğitimciler, bir gün sağlık çalışanları… Bence iyi olurdu…

AK Partili birilerinin ’Bizde belediye yok’ dediğini duyar gibiyim! Elbette belediye bi avantaj ama bu kadar güçlü bir iktidarın temsilcilerinin böyle şikayet etmeye hakkı yok. Çalışkan kimi arasa olumsuz cevap alır? Bu işi üstlenecek yüzlerce iş adamı var… Metin Çekiç’i arayıp “Abi bu akşam Millet Bahçesi’ndeki beş bin kişilik iftar sende” dese Çekiç hayır mı diyecek! 

Belediye olmaması bahane değil…

Sorun… AK Parti’nin Eskişehir’de oyun kuramaması… Sonuçta önce merkez ilçeler, ardından kırsal belediyeler derken AK Parti ‘imkansızı başararak’ Ramazan’ı da CHP’ye kaptırdı.