Biri konuyu değiştirmek isterse bu ifadeyi dile getirir. Dikkatler dağıtılır, olay geçiştiriliverir.

Bir bakmışsınız Akdeniz’deki gerginlik pik yapar, savaş ha çıktı ha çıkacak olur. O iş durulur Kobani defteri açılır gözaltılar başlar…

O da mı yetmedi, kardeş Azeri halkını savaşa sürüklemek isteyen Ermenistan’a da kafa tutulur gerekirse.

Bunlar olurken döviz kurlarına bakıyorsun dolar 7,70’i, avro 9 lirayı aşmış.

Bir bakıyorsunuz Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonominin yukarı yönlü pik yaptığını, ekonominin eskisinden daha iyi bir seviyede bulunduğunu söylüyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ekonomiye duyulan güvenin anketlerde yükseldiğini dile getirerek, pandemiyi en az hasarla atlatacak ülkenin Türkiye olduğunu ifade ediyor.

Tabi bunlar güzel sözler, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan ve Bakan Albayrak’ın oturduğu binanın penceresinden ülke ekonomisi böyle görünüyor olabilir de…

Buna kim inanır?

5 Nisan 1994 kararlarını yaşamış bir gazeteci olarak iki günde yüzde 78’leri bulan bir devalüasyona tanık olduk.

Çeşitli kaynaklardan derleme yapılan Vikipedi’de 5 Nisan Kararları’na ilişkin yer alan özet bilgiler şöyle:

“Türkiye çok acı bir reçeteyle karşı karşıya kaldı. Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Tansu Çiller’in, Başbakan olduğu dönemde faizleri yapay biçimde emirle düşürme girişimi, 1994 başlarında mali piyasalarda krize neden oldu. Krizin etkilerini yumuşatmak için yürürlüğe konan program paralelinde 5 Nisan Kararları alındı.

Bu karar kapsamında 1994 yılındaki memur ve işçi ödemeleri bütçe ödenekleri ile sınırlı tutuldu. İşçilerin yaptıkları fazla mesaiden aldıkları ücret yarı yarıya düşürüldü.

Kamuya personel alımı donduruldu. Emeklilik için gerekli olan prim gün sayısının kadınlarda 7 bin 200, erkeklerde ise 9 bin güne çıkartılması için çalışma başlatıldı.

Sosyal Sigortalar Kurumu'nun emekli aylığındaki katsayı sisteminin değişmesi için çalışmaya start verildi.

Vergi mükelleflerinin matrahlarının üzerinde ek bir verginin alınması kabul edildi.

Erdemir, TÜPRAŞ, Petrol Ofisi, PETKİM, Havaş, Ditaş ve Türk Hava Yolları kısmi olarak özelleştirildi.

Düzenleme paketinin açıklanması sonrasında piyasalarda durulma beklendi, faizlerin düşürülmesi sonrasında Türk Lirası mevduatlarından ABD Doları'na doğru bir yöneliş gerçekleşti.

Ekonomi küçülmeye başladı ve 1994 ortalarında daha da ısındı.

Kararlar yoğun bir işsizlik ve gelir dağıtımında ücretliler aleyhinde oldu.

Sermaye sahipleri uygulanan yüksek faizle kazanımlar elde etti. Devalüasyon öncesinde ABD Doları'na yatırım yapanlar da büyük rant sağlamış oldu.

Yaşanan durgunluk birçok firmayı ya küçülttü ya da iflas ettirdi.”

Sonra ekonomik kriz yaşanmadı mı yaşandı kuşkusuz…

Kasım 2000 krizi, Şubat 2001 krizi, 2008 krizi ve içinde bulunduğumuz 2018-2020 krizi…

Bu satırları kaleme alırken dolar 7,78, avro ise 9,09 lira düzeyinde bulunuyordu. İngiliz Sterlini de 10 lirayı çoktan aşmıştı.

Gelelim ipteki cambaza.

Son bir yılda 176 milyar dolar ödenecek dış borç var. 12 kuruşluk bugünkü artışla 20 milyar TL artmış oldu.

Kurdaki artış, enflasyonun artması, her ürüne zam gelmesi, sabit gelirlinin, asgari ücretlinin maaşlarının giderek azalması, Türk Lirası’nın alım gücünün daha da erimesi anlamına geliyor.

Siz şimdi gidin bir emekliye, memura, işçiye, asgari ücretliye “Pazarı, marketi” sorun, “Enflasyon oranının yüzde 11,7” olduğunu hatırlatın, “Geçinebiliyor musunuz?” diye sualde bulunun bakalım ne cevap alacaksınız…

Şuraya not düşmekte fayda var, AK Parti hükümetlerinde Hazine ve Maliye’den sorumlu bakanlık yapan, sonra yollarını ayırıp Deva Partisi’ni kuran Ali Babacan, “Bu daha iyi günlerimiz” dedi.

Uyanığın biri “Aaa bak ipte cambaz var” diyor, inandınız mı?